Hep konuşulur, Türkiye pek çok alanda ve konuda haklı olduğu halde özellikle "uluslar arası düzeyde kendi tezini hakkıyla savunamaz," diye. Aslında bu saptama eski Türkiye'ye ait bir değerlendirme olarak kabul edilebilir. Bugün ise durum farklıdır. Türkiye artık kendi tezini yüksek sesle savunur hale gelmiştir. Bir istisna olarak belki de bazı alanlarda; tezini savunamamak değil de, kadim tarih ve kültürel birikiminin getirdiği özgüven ve mütevazilik nedeniyle savunmak gereği duymamasından da kaynaklanmakta olduğu da söylenebilir.

Yine Türkiye’nin geçmişteki uluslar arası ilişkilerdeki pasif politik aktör olmak yönündeki kabulü ve mütevazi tutumu; yurt içindeki ve dışındaki pek çok kimseyi Türkiye’nin üzerine gelmek yönünde bir bakıma cesaretlendirmiştir, hatta bu alışkanlıkla hala marjinal seviyede de olsa cesaretlendirmekte olduğu da söylenebilir. Ancak muhataplar esasen Türkiye’nin kararlılığının ne kadar önemli olduğunun da farkındalar ve ona göre kendilerini konumlandırmaktadırlar. Unutmamak gerekir ki; kararlı olmak, kararsız kalmaktan yani başkasının sizin hakkınızda karar almasından hep daha doğrudur(Özçatalbaş, 07.12.2015) ve daha önemlidir.

Bu noktada geçmişten bugüne yaşanan yerel ve küresel ölçekteki olaylara şöyle bir bakalım ve konular üzerinde kısaca değerlendirme yapalım!

  • Dış politikada “İnsanı ve insani değerleri merkeze yerleştiren” Türkiye haklı ve mütevazi
  • Rusya konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Suriye konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Türkmenler konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Mülteci konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Irak Konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Arap dünyası konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Kıbrıs konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Bölücü pkk ve yıkıcı fetö terörüyle mücadelede Türkiye haklı ve mütevazi
  • Ermeni iddiaları konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Afrika konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • İnsani duyarlılık ve yardımlar konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • İnsan hakları ve milli bütünlük konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Avrupa Birliği konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Amerika konusunda Türkiye haklı ve mütevazi
  • Birleşmiş Milletler konusunda Türkiye haklı ve mütevazi

Kuşkusuz daha onlarca konu sıralanabilir. Bugün; bu “haklılığı ve mütevaziliği anlamayanların etkisi azalmakla birlikte, anlamak istememe tutumunda olanların varlığı ve etkisi (eskisi kadar olmasa da) hala önemlidir ve ne yazık ki bu durum Türkiye’nin hala belirli ölçüde zayıf karnı olmaya devam etmektedir.

Bu güzel ülkede yaşayan ve bu büyük milletin ferdi olmanın sağladığı “yüksek değeri” göz ardı ederek, bilerek veya bilmeyerek farklı güçlere yaslanmayı veya başka güçlerden beslenmeyi yeğleyenlerin, yani Türkiye’nin birlik ve beraberliğinin karşısında olanların hatta pervasız bir heyecanla Türkiye’nin haklı tezlerini dışlayarak karşıt pozisyon almaları, dış güçlerin tezlerine destek vermeleri aslında en basit anlamıyla bir heyelan ve hezeyan durumudur. Bunların hakkı ve haklıyı göreceği günler yakın olsa da titreyip kendilerine gelmeleri yazık ki biraz daha zaman alacak görünmektedir.