"Türk Milleti, Tarihin Akışını Değiştirdi"

Adem Yücel, "18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümünü, aziz şehitlerimizi rahmetle anarak, onların emanetine sahip çıkma bilincini benliğimizin en derinlerinde hissederek idrak ediyoruz" dedi.
Adem Yücel'in konuyla ilgili açıklaması şöyle:
"Bundan tam 100 yıl önceydi. Türk milleti, tarihin akışını değiştiren ağır bir sınav verdi.
Bu bir var oluş - yok oluşun sınavıydı. Dünyanın binbir köşesinden ülkemize, milletimize hatta İslam Alemine karşı birleşen sayısız düşman, Çanakkale’ye kadar gelmişti.
Ancak bu necip millet, “Çanakkale geçilemez” diyerek, insanlık tarihinin en büyük kahramanlık destanlarından birini yazdı.
Saldırgan işgal orduları o günün şartlarında en gelişmiş silah ve donanıma sahipti. Milletimiz ise inancı, azmi, vatan sevgisi ve birlik, beraberlik ruhu vardı.
Yediden yetmişe, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bütün bir millet cepheye koştu. Öğretmenler öğrencileriyle omuz omuza savaştı vatan toprağı ve İslam Aleminin yüce değerleri uğruna. Kayseri, Konya, İzmir ve İstanbul’da okullar mezun yerine şehit verdi o yıl tüm öğrencilerini. Ve zafer kazanan, inanç, azim, fedakârlık ve bağımsızlık tutkusu oldu.
Kendini dünyanın hakimi görenler, Çanakkale’de hem yenilgiye uğradı hem de Mehmetçiğin cephedeki tavrından insanlık, centilmenlik, mertlik dersi aldı. Bu eşsiz zafer, Birinci Dünya Savaşı’nın akıbetini belirledi. Canavarlaşan küresel güçlerin kendi çıkarına göre dünyayı dizayn etme rüyası, başlarında patladı. Türk milleti, bir kez daha zalimlere karşı dünyanın masum ve mazlum Müslüman halklarının önünde geçilmez bir set olarak hizmetkarlığını sergiledi. Bundandır ki, Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale yiğitlerini Bedir’deki Sahabe Efendilerimize benzetti meşhur “Çanakkale Destanı” şiirinde:
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi
Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Ve onları Peygamber Efendimiz (SAV)’ın kucaklayacağını müjdeledi, “Sana ağuşunu açmış, duruyor Peygamer” diyerek.
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümünü, aziz şehitlerimizi rahmetle anarak, onların emanetine sahip çıkma bilincini benliğimizin en derinlerinde hissederek idrak ediyoruz.
Öğretmenler olarak mesleğimizi yaparken, dünyanın bütün güçlerine direnebilecek bir iman ve inancı vatan evlatlarının alacağı en birinci ders, özgürlük, bağımsızlık, adalet, millet ve vatan için candan geçebilmeyi, insanlık için fedakârlık yapmayı en birinci talim kabul ediyoruz.
Çünkü hayalimizdeki huzur dolu dünya ve barış içindeki insanlığın, ancak ve ancak böyle inşa edileceğini biliyoruz."
Bunlar da ilginizi çekebilir