Hitit Devletinin başkenti olan Hattuşa, günümüze kadar Hititler'den kalanları korumuş, tarihi açıdan önemli bir bölgedir. Yapılan kazılarda beş kültür katı ortaya çıkmıştır. Hatti, Asur, Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans devletlerinden kalıntılar ortaya çıkmış olsa da, bunlardan en önemli kalıntılar Hitit Devletine aittir. Hattuşa keşfedildikten sonra 1893-1894 yıllarında kazılara başlatılmıştır. Ve bu kazılar süresinde 1906 yılında, çivi yazısı ile yazılmış büyük bir Hitit arşivi bulunmuştur.

Hitit Devleti, Geç Tunç Çağında Anadolu'da Hattuşa merkezli kurulan bir devlettir. I. Labarna Döneminde başkent taşınmış ve Labarna ismi değişip, orjinal adı Hattuşalı insan anlamına gelen I. Hattuşili ismini almıştır. Yani Hattuşa, Hititler'in başkentidir. Bir devletin izlerini en iyi nasıl o devletin başkentinde görebiliyorsak, Hattuşa içinde; Hititler'in izlerini en iyi görebileceğiniz yer desek yanılmış olmayız. Bu nedenle Hattuşaş 1986 yılında, UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil edilmiştir.

Yolunuz bu taraflara düşerse veya tarihi yerleri gezmeyi seven biriyseniz, Çorum Boğazkale gidebilir hem gezip hem Hattuşa'yı yakından görebilirsiniz.

Hattuşa'nın kuzey ve güneyde kalan bölümlerine göre; Yukarı Şehir ve Aşağı Şehir adı verilmiştir. Hititler, en büyük tapınaklarını, yönetim merkezleri ve okullar gibi en önemli yapılarını bu bölge üzerine kurmuşlardır. Hattuşa, sanat ve mimarlık alanında da oldukça etkileyici eserler bırakmıştır. Bu eserlerden en önemli ve dikkat çekici olanları; 1 Nolu Tapınak, Potern ve Aslanlı Kapıdır.

Aslanlı Kapı, Hattuşa Kentinin dış yüzünde kapının iki yanına yerleştirilmiş üç boyutlu Aslan figürü kazınmış kapıdır. Bu figürler açıkağızları ve büyük gözleriyle, kentin koruyucuları olarak simgelenmiştir. Aslanların aslı olan eserler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir. Hattuşa'daki Aslanlı Kapı'da orjinali kadar etkileyici yapılmıştır.

Hattuşa'daki Potern, 100 metre civarında yapılmış tünel benzeri bir yapıdır. Mikeh taşları ile inşa edilmiş tavana doğru sivrilerek giden bir yapısı vardır. Girişinden ileri doğru baktıkça oldukça büyüleyici bir görüntüye sahiptir. Potern'in, üç boyutlu kabartmalar gibi duran tavan ve duvar yapısı insanın başını döndürürken, mimarlığı da meraklılarını etkileyecek cinstendir.

Şehrin dışında çok yakında kalan Yazılıkaya Açıkhava Tapınağı da Hititler için önemli bir yerdi. Yüksek kayalar arasına gizlenmiş Yazılıkaya Tapınağı, yeni yıl kutlamaları için kullanılmıştır. Kayalara ülkenin önemli tanrı ve tanrıçaları kabartma halinde işlenmiştir. İki bölüm halinde gezilebilir bir tapınaktır. Hitit İmparatorluğu için kutsal olan bu tapınağın, üç ayrı evre zamanında yapıldığı tahmin edilmektedir. İlk dönemde dış dünyadan soyutlayacak olan kuşatma duvarı yapılmış, ikinci dönemde anıtsal girişle Hitit geleneğinde bir tapınak haline gelmiştir. Üçüncü dönemde ise yapının kanadı kullanışlı bir girişe dönüştürülmüştür. Yani Yazılıkaya Tapınağı MÖ 16.yüzyılda yapılmış olsa da, duvar kabartmaları MÖ 13.yüzyıla aittir. Zamanla farklı dönemlerden izler eklenerek, günümüze kadar Hitit izlerini taşımayı başarmıştır. Tanrı ve tanrıçaların figürleri kayalara harika bir el işçiliğiyle işlenmiştir. Günümüze kadar geldiği sürecin doğal yıpratıcı şartlarında göz önüne alırsak, yapıldığı dönemdeki halinin harika sanat eserleri olduğu aşikardır. İşlenen tanrı figürlerinin içinde Cennetin Güneş Tanrısı, Ay Tanrısı, Mezopotamya Su Tanrısı, Başak Tanrısı, Hitit ve Hatti Fırtına Tanrıları bulunur. Günümüzde bize garip gelecek olan figürlerin, zamanında bazı devletler için oldukça kutsal nesneler olduğunu unutmamak gerekir. Bu işlemeleri yakından gördüğünüzde Hattuşa Yazılı Kaya Tapınağı'nı daha fazla keşfetmeye ve o dönemdeki insanların orada ne şekilde kutsal törenler yaptığını merak etmeye başlayacaksınız.

Bunların yanı sıra Büyük Kale'den bahsetmeden geçmemiz doğru olmaz. Hattuşa'da ki Büyük Kale, Kraliyet Sarayı olarak kullanılmak için inşa edilmiştir. Kraliyet ailesi ve yönetimin yaşadığı özel bir alan olarak yapılmıştır. Kraliyet duvarlarının kalıntılarını, Hattuşa'yı gezerken görebilmeniz mümkündür.

Hattuşa'da ele geçirilen antik eserler beş gruba ayrılmıştır. Seramikler, silahlar, yazılı belgeler, kült objeleri ve aletler olmak üzere gruplandırılmıştır. Yapılan kazılarda çıkarılan ve Ankara-Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenen antik eserler bulunmaktadır.

Hititler'in arkeolojik açıdan çok önemli bir devlet sayılmasının yanında Hattuşaş bölgesi de çok büyük bir yerleşim yeri olduğu için, Hititler'in en iyi araştırılmış yeri olmuştur. Normal bir kent niteliğinde yapılmış olan Hattuşa başkenti; şehir içi su kaynakları, atık su giderleri, kanalizasyonlar gibi tam teşekküllü bir sistemle inşa edilmiştir. Bundan yüzyıllar öncesi dönemde inşa edilmiş olduğunu düşünürsek, Hititlerin bu bölgeyi ne kadar benimsediklerini rahatça anlayabiliriz. Gidip görmek isteyenlere kapıları açık olan Çorum-Hattuşa'ya ulaşımınız da oldukça kolay olacaktır. Hititler'in başkentini kendi gözlerinizle görüp harika bir tarih deneyimi yaşayabilirsiniz.

Öyle ki şehri tam anlamıyla gidip görmek isterseniz, bunun için bir haftanızı ayırmanız gerekecektir. Fakat kesinlikle gözünüzde büyütmeyin çünkü şu an yaşadığımız bir şehirle aynı kefeye koyup değerlendirdiğimizde, tarihin etkileyici ambiyansı sizi oldukça etkileyecektir. Hatta belki de günümüzde yaşadığımız şehrin yüzyıllar sonra, arkeologlar tarafından değerlendirilecek olma ihtimali; tarihin ne kadar derin ve sonsuz bir kavram olduğunu bize hatırlatır...