Sosyal fobi, sosyal bir ortama girdiğinde kişinin kaygı ve endişe yaşaması durumudur. Başkaları tarafından eleştirileceğini düşündüğü durumdur. Çevresindekilerin onun görünüşünü yada giydiklerini beğenmeyeceklerini düşünürler. Konuştuğu zaman söylediklerinin dinlenmeyeceğini, ilgi çekmeyeceğini, önemsenmeyeceğini düşünür. Küçük düşürüleceğini sanır. Bu özgüven eksiklerinden dolayı zamanla sosyal ortama girmek istemez, gruplara girmekten kaçınırlar. Sosyal fobi en çok karşılaşılan 3. psikolojik sorundur. Özellikle ergenlik döneminde sosyal ortama girme, arkadaşlık ilişkilerinde aktif olma kişiliğin gelişimi açısından önemlidir. Sosyal fobi olan bireyler giderek içine kapanır ve gelişiminde de sıkıntı oluşur. Bu durumun sonucun da da en çok gördüğümüz durum internet bağımlılığıdır. Bu noktada anne-babanın davranışı önemli oluyor. Çocuğu yargılayıcı davranışlar, ifadeler çocuğun daha çok içine kapanıklığını arttırır. Bu yüzden destekleyici ve onları cesaretlendirici bir yaklaşım daha uygun olur. Aile içindeki ortamının özellikleri, ev içinde ki sıkıntıların çocuğa yansıması da onlarda çekingenliğe ve sosyal fobiye iter. Toplum içinde telefonla görüşme, küçük bir grup etkinliğinde yer alma, toplum içinde yemek yeme, toplum içinde bir şeyler içme, dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma, eğlenceye gitme, başkaları tarafından izlenirken çalışma, iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme, iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma, birilerinin oturduğu odaya girme, ilgi odağı olma gibi durumlardan nefret ettikleri gibi bu durumlarda şöyle belirtiler ortaya çıkar. Kızarma ve kaslarda titreme çarpıntı, titreme, terleme, kaslarda gerginlik, midede rahatsızlık, boğazda kuruma, sıcaklık/soğukluk duyguları, kafada basınç, kekeleme, ses titremesi. Sosyal Fobi tedavisi olan bir hastalıktır. Sosyal Fobi’de ilaç tedavisi ve psikoterapi (konuşmaya dayalı ruhsal tedavi) uygulanır. Hastanın durumuna göre bazen tek başına psikoterapi, bazen ilaç tedavisi uygulansa da genelde her ikisinin beraber uygulanmasında başarı daha yüksektir. Her hastalıkta olduğu gibi ailenin gözlemleyip uzmana başvurması gerekmektedir.