Pandemi ve pandemiyle birlikte daha da şiddetlenen ekonomik krizin, iktidarın ‘çarklar dönecek’ ısrarı nedeniyle her gün daha da ağırlaşarak işçi sınıfı, emekçiler ve yoksul halk kitlelerinin üzerine bir kâbus gibi çöktüğünü belirten EMEP Merkez İlçe Başkanı Aygün, “Günlük ölümler yüzlerle vaka sayısı binlerle, on binlerle ifade ediliyor. AKP’nin hatırlıları günlük olarak test yaptırırken işçilerin ‘yaygın test yapılsın’ talebi dikkate alınmıyor. Pandemi başladığından bu yana işçiler ‘sürü bağışıklığı’na terk edilmiş durumda” dedi.

“PANDEMİ VE KRİZİN TÜM YÜKÜ HALKIN OMUZLARINA YÜKLENDİ”

“Pandemi döneminde ihmal edilmeyen bir tek önlem oldu. O da arka arkaya çıkarılan ekonomik paketler aracılığıyla tekellerin kârının korunması için atılan adımlardır” diyen Aygün, ekonomik krizin yükünün işçi, işsiz, yoksul köylü, küçük esnaf, emekli kısacası tüm halkın omuzuna yüklendiğini vurguladı.

“ESNAFA ‘KEYİF ÇAYI İÇ’ DENİLİYOR”

Pandemi döneminde işten atmaların yaygınlaştığını, işsizliğin çığ gibi büyüdüğünü, hayat pahalılığının katlandığını ifade eden Aygün, açıklamasında şunları dile getirdi:

“Emekçiler bu dönemde ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği, zorunlu izne çıkarmayla fiilen 1100-1700 TL düzeyine düşen ücretlerle hayatta kalmaya çalışıyor. Emekçilerin bu duruma düşmesinin sorumlusu siyasi iktidardır. Ne var ki ‘eve ekmek götüremiyorum’ diyen esnafa ‘abartma al bir keyif çayı iç’; ‘ne iş olsa yaparım’ diyen işsizin feryadına ‘işsizlik yok, mesele mesleksizlik, mesele iş beğenmezliktir’ diye cevap verildiği günlerden geçiyoruz.”

“2021 BÜTÇESİNDE EMEKÇİLER YOK”

Gelirlerin büyük bölümünün işçilerin ve bordro mahkumu kamu emekçilerinin vergilerinden oluşan 2021 bütçesinde bütün kaynakların faiz ödemelerine, diyanete, savaşçı politikaların gereği olarak silah harcamalarına ve örtülü ve açık ödenekler olarak iktidarın ihtiyacına tahsis edildiğine dikkat çeken Aygün, 2021 bütçesinde işçi, işsiz, üretici köylü, küçük esnaf, kadın, genç ve çocuğun olmadığını dile getirdi.

“ASGARİ ÜCRET İNSANCA YAŞANABİLECEK BİR DÜZEYDE OLMALIDIR”

Mevcut asgari ücretin açlık sınırının altına düşeli aylar olduğuna işaret eden EMEP Merkez İlçe Başkanı Aygün, “Hal böyleyken yakında görüşülmesine başlanacak 2021 asgari ücretin belirlenmesinde gerçekleşen 2020 ve beklenen 2021 enflasyon oranı baz alınarak brüt 3200 -3300, net 2500-2600 TL civarında rakamlar dillendirilmeye başladı bile. TÜİK rakamlarının gerçeklerle örtüşmediği ayyuka çıkmıştır. Asgari ücret; kıstasın açlık sınırı olarak alınmadığı, hak kayıplarını karşılayacak, insanca yaşanabilecek bir düzeyde olmalıdır” dedi.

“PANDEMİYE KARŞI MÜCADELEDE BİLİMİN YOL GÖSTERİCİLİĞİ TEMEL ALINMALI”

Pandemiye karşı mücadelede bilimin yol göstericiliğinin temel alınması gerektiğini ve bu bağlamda TTB’nin yapılması gerekenleri ortaya koyduğunun altını çizen Aygün, pandemiye karşı mücadele için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Eğitim, sağlık, hijyen ve genel temizlik (belediye) gibi zorunlu olan mal ve hizmetlerin dışında üretim ve hizmet sunumu durdurulmalı, çalışanlara tam ücretli izin verilerek 21 gün tam kapanma sağlanmalıdır.Üretime ve hizmet sunumuna devam edenlere düzenli test yapılmalı, sağlıklı çalışma koşulları ve 6 saati geçmeyecek kısa çalışma saatleri uygulanmalıdır.Salgın süreci sona erene kadar yoksulluk sınırının altında geliri olan veya hiç geliri olmayan her haneye sosyal ekonomik destek verilmeli, ücretsiz doğalgaz, su, elektrik, telefon, internet hizmeti sağlanmalı, bu durumda olan yurttaşların kredi borçları ertelenmelidir.Sermaye kesimine sağlanan Teşvik, vergi, sigorta indirimi gibi ayrıcalıklara son verilmeli, hizmet alımında garanti ödemeleri iptal edilmeli bu kapsamdaki tüm projeler sonlandırılmalıdır.İşsizlik fonu, bireysel emeklilik fonu gibi fonlar amacı dışında kullanılmamalı, yönetimi işçilerin çoğunlukta olduğu kurullara bırakılmalı ve tüm kaynaklar kuruluş amaçlarına uygun olarak işçileri ve halkın ihtiyaçları için kullanılmalıdır.Pandemi süreci fırsata çevrilerek uygulanan baskı politikalarına, yasaklara, antidemokratik uygulamalara son verilmeli, haklar güvence altına alınmalıdır.”

“TALEPLERİ KAZANMANIN YOLU MÜCADELEDEN GEÇER”

Bu talepleri kazanmanın yolunun mücadeleden geçtiğinin altını çizen Aygün, şu ifadeleri kullandı:“Başta sendikalar, meslek örgütleri olmak üzere siyasi partiler, emek ve demokrasi güçleri olarak haklarımızı ve taleplerimizi kazanmanın, özgürlük alanlarını genişletmenin, iktidarın baskı ve sömürü politikalarını geriletmenin yolu birlikte hareket etmekten ve ortak mücadeleden geçmektedir.”