24 Temmuz Basın Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınlayan Mehmet Tahtasız, tüm basın mensuplarının bayramını kutladı.
AKP’nin iktidarda bulunduğu 18 yılda en az 721 gazetecinin tutuklandığını bildiren Tahtasız, Türkiye’nin Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 50.02 puanla 154. sırada yer aldığına dikkati çekti.
Bu koşullar altında basın özgürlüğünden söz etmenin mümkün olmadığını ifade eden Tahtasız, “Bir yandan AKP’ye biat etmeyen binlerce gazeteci işten atılırken diğer yandan çalışmaya çalışan gazeteciler de haklarındaki soruşturmalar, davalar, gözaltı-tutuklamalarla ve yayın yasakları ile uğraşmaktadır. Artık ülkemizde haberleri editörlerden, haber müdürlerinden önce ‘yargılanır mıyız?’ endişesi yüzünden hukukçular, avukatlar okumaktadır” ifadesini kullandı.
Tahtasız, “17 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla Türkiye’de en az 93 gazeteci ve medya çalışanı, tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde bulunuyor.
İşinden edilen gazeteci sayısı 10 binin üzerinde. Çalışan gazeteciler içinde de yandaş olmayanların sarı basın kartları iptal edildi.
İlk altı aylık dönemde; en az 19 gazeteci, yazar, yayıncı hapis cezasına mahkum edildi. Onlarca gazeteci hakkında soruşturma ve dava açıldı. En az 16 gazeteci tutuklandı. En az 52 gazeteci gözaltına alındı. RTÜK, Basın İlan Kurumu ve BTK, en az 158 basın yayın kuruluşu ve internet sitesi hakkında erişim yasağı, ilan kesme, yayın/program durdurma ve para cezaları verdi. En az 5 gazeteci fiili/silahlı saldırıya uğramıştır. Çok sayıda gazeteci politikacılar, yerel yöneticiler, kolluk güçleri tarafından tehdit edilmiştir” diyerek CHP tarafından hazırlanan bir raporun bilgilerini paylaştı.
CHP İl Başkanı Tahtasız, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Basın, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü güç basındır. Bir ülkede demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi ancak ve ancak basının önündeki engellerin kaldırılmasıyla mümkündür.
Basın özgürlüğü, doğruluk ve tarafsızlık ilkelerinden taviz vermeden, hiçbir baskı, tehdit ve sansüre maruz kalmadan gazetecilerin görevini doğru bir şekilde yerine getirmesidir. Basının özgür olmadığı bir ülkede ne demokrasiden ne de insan haklarından söz etmek mümkün olmaz.
Bir ülkede basın ne kadar özgürse, demokrasi de o kadar güçlü olacaktır. Ancak bugün Türkiye’de,  ne yazık ki basın ve medya ciddi zorluklar yaşamaktadır. Gazeteciler ve ifade özgürlüğünü savunanlar, haksız gerekçelerle demir parmaklıklar ardına kapatılmış, halkın haber alma özgürlüğü elinden alınmıştır. Ülkemiz, ne yazık ki günümüzde gazeteciler için en büyük hapishane olarak anılmaktadır.
Basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154. sırada yer alan ülkemizde, bu vahim tablo durumu net olarak ortaya koymaktadır. Basında sansürün kaldırılmasının yıldönümü olarak kutlanması gereken 24 Temmuz’u ne yazık ki bayram havasında kutlayamıyoruz. Gazeteciliğin suç olmadığı, sansürlenmediği, basın emekçilerinin fikirlerinden dolayı hapse atılmadığı, hedef gösterilmediği, işsiz kalmadığı, kamuoyuna haber ulaştırmak için zorlu koşullar altında her şartta büyük bir özveriyle görev yapan basın emekçilerinin hak ettiği değere kavuştuğunu bir ülke umudu ve özlemi ile değerli basın emekçilerimizin 24 Temmuz Basın Bayramını kutluyorum.”