Parti binasında düzenlenen bir programla Türkiye’nin A’dan Z’ye birçok üründe dışa bağımlı hale geldiğine dikkat çekilerek, yerli üretimin ve yerli malı kullanmanın önemi vurgulandı.

Kuru fasulye, mercimek, pirinç, bulgur, nohut, şeker gibi ürünlerin sergilendiği toplantıda içinde bulunduğumuz ekonomik kriz sürecinde yerli üretimin ne denli önemli olduğunun anlaşıldığı dile getirildi.

İl Kadın Kolları tarafından organize edilen Yerli Malı Haftası etkinliğine; İl Başkanı Mehmet Tahtasız, İl Kadın Kolları Başkanı Kamile Anar, İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Yıldız Bek, İl ve Merkez İlçe yöneticileri ile Kadın Kolları üyeleri katıldı.

CHP İl Başkanı Mehmet Tahtasız, Türkiye’nin üretmek için son derece elverişli olmasına rağmen birçok sebze, meyve, tahıl ürünü ve hayvansal gıdalarda dış ülkelere bağımlı hale geldiğini, son günlerde yaşanan ekonomik kriz, döviz fiyatlarının hızla artması, yanlış ekonomik politikalar sonucu büyük bir buhran oluştuğunu anlatarak, bu kötü gidişata ancak yerli üretimi artırarak, üreticiyi, çiftçiyi, esnafı, halkı rahatlatacak düzenlemelerle son verilebileceğini açıkladı.

Tahtasız, tüm halkı yerli malı kullanmaya çağırdı.

İl Kadın Kolları Başkanı Kamile Anar ise Türkiye’nin iğneden ipliğe dış ülkelere bağımlı hale geldiğini istediği ürünü de alamadığını ifade ederek, “yeterli ürün alamadığımız için Türkiye ekonomisi darboğaza girmiştir. Bu ülkeyi eskiden olduğu gibi üreten ülkeye çevirmek, yoksulluktan ve işsizlikten kurtulmak için elbirliği ile tek adam rejimini değiştirerek çiftçiyi, esnafı, öğrenciyi, sokaktaki halkı, mutfaktaki kadını rahatlatmak bizim elimizde. Yeter ki bu verimli topraklardan fışkıran ürünleri üretelim, yerli malı kullanalım, dışa bağımlı olmayalım” dedi.

“YERLİ MALI DİYE BİRŞEY KALMADI”

Kamile Anar, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bugün burada bir araya gelmekteki amacımız yerli mali haftası kutlamak değil. Çünkü yerli malı diye bir şey kalmadı.

Birinci Dünya Savaşından sonra oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelerin para akışını durdurmak için toplumsal tutum bilincinin oluşması amaçlanmıştır.

Yerli malının amacı ülkemizde yetişen, üretilen malların üretimini ve tüketimini çoğaltmak, yerli malı kullanımında işsizliğin azalması, yoksulluğun azalması, vergi ve harçların Türkiye ekonomisine katkı sağlaması, dünyadaki ekonomik ve siyasal çalkantılardan en az şekilde etkilenmektir. En önemlisi de ülkenin bağımsızlığının korunması için yerli malları üretilmesi ve kullanılması gerekmektedir.

1946 yılından itibaren Yerli Malı Haftası kutlanmaya başlanmıştır.

Özellikle ilkokullarda 12-18 Aralık günlerinde; yerli malları nelerdir, hangi bölgelerde hangi ürünler yetiştirilir, ülkemizin gelişmesi ve zenginleşmesi için yerli malı kullanımının önemini anlatmak için görsel uygulamalar yapılmaktadır.

Daha sonra Artırma Tutum ve Yerli Malı Haftası olarak kutlanmaya başlandı. Ürün kullanmada tutumlu olmak, zor günler için artırmak, biriktirmek anlatılıyordu çocuklara.

Ne yazık ki bu anlamlı gün son zamanlarda önemini yitirdi. Çünkü artık mazotun, gübrenin, ilacın fiyatlarının yükselmesi, tarımı ve çiftçiliği yok etme noktasına getirdi ve her şeyde dış ülkelere bağımlı hale geldik. Bu da ülkede işsizlik, yoksulluk ve biat kültürünü yarattı. Bugün toplumun temel besin maddesi buğday, buğday ambarı olan ülkemizde artık yetiştirilemediği gibi, her saniye doların yükselmesi ithalatı da engellemektedir. Çünkü buğday alacak para yok. Bu da kıtlığın göstergesidir. İnsanlar bayat ekmek bile alamıyorlar. Marketlerde temel besin ürünleri artık kota ile satılıyor. Şeker ihraç eden ülke, marketten 1 kilo fazla şeker alamıyor. Pamuk üreten Çukurova’da pamuk tarlaları işlenmiyor. İhraç edilen Türk kumaşlarının yerini ithal iplikler, kumaşlar aldı. Eskiden hayvan kesiminde çok fazla olduğu için toprağa gömülen sakatatların fiyatı eti geçti. Çünkü ithal lop etler kasaplarda. Ayçiçek yağı temel besin kaynağı ancak ithal bile edilemiyor artık. Pirinç tarlaları sebze tarlası oldu. Savaş halinde olan Suriye’nin halkını biz besliyoruz ama patatesi onlardan alıyoruz.

İğneden ipliğe dış ülkelere bağımlı olduk ama onlardan da yeterli ürün alamadığımız için Türkiye ekonomisi darboğaza girmiştir. Ama çözümsüz değiliz. Bu ülkeyi eskiden olduğu gibi üreten ülkeye çevirmek, yoksulluktan ve işsizlikten kurtulmak için elbirliği ile tek adam rejimini değiştirerek çiftçiyi, esnafı, öğrenciyi, sokaktaki halkı, mutfaktaki kadını rahatlatmak bizim elimizde. Yeter ki bu verimli topraklardan fışkıran ürünleri üretelim, yerli malı kullanalım, dışa bağımlı olmayalım. Bütün mücadelemiz bağımsız Türkiye için.”