2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifi kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine AK Parti Grubu adına konuşma yapan Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, halkın dini konulardaki talep ve beklentilerini karşılamak maksadıyla, 3 Mart 1924 yılında Şeriyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kurulduğunu hatırlattı.

Gelinen nokta itibarıyla, dinin iki temel kaynağı olan Kur'an ve sünnete dayalı sağlam bilgiyi esas alan, Müslümanların 14 asırlık dinî tecrübesini de göz ardı etmeyen bir kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ülkemizde bugün toplumsal huzurun en önemli mimarlarından biri olduğunu vurgulayan AK Parti Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, “Bu kapsamda, yurt dışı temsilcilikleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’nin 81 vilayetinde il ve ilçe müftülükleri aracılığıyla, 130 bini aşkın nitelikli, fedakar personeliyle hizmetlerine devam etmektedir” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her zaman milletin yanında yer aldığını ve almaya da devam edeceğinin altını çizen Kavuncu, “15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasındaki, 'ezanları susturan darbelerden, darbeleri durduran selalara' misyonuyla, imam ve müezzinlerimizin, 'diriliş ve kıyam salalarını' unutmamız asla mümkün değildir. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığı, milletimizin en büyük imkânlarından biri haline gelmiştir ancak bugünlere de kolay gelinmemiştir. Tek parti yılları boyunca, Türkçe ezan zulmü, Kuran kurslarının kapatılması, dini değerlerin, dindarların toplumsal hayattan tümüyle soyutlanması gibi uygulamalarda, Diyanet’ten ya bütün bu uygulamalara, fetvalar vererek meşrulaştırması istenmiş ya da tümüyle sessiz kalması talimatı verilmiştir. 1930’lu yıllarda ezanın Türkçe okunmasına fetva vermeyen Diyanet İşleri Başkanlığı; 28 Şubat döneminin karanlık günlerinde tüm baskı ve dayatmalarına rağmen, başörtüsü konusunda dönemin güç odaklarının uygulamalarına da boyun eğmemiştir" ifadelerini kullandı.

"Eski Türkiye günleri çok gerilerde kalmıştır"

"Diyanet’e yapılan bu haksız eleştirilerin temelinde Hıristiyanlık benzeri seküler bir İslam oluşturma, dinde reform yapma girişimlerine cevaz vermemesi yatmaktadır" diyen Kavuncu konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliğinde, AK Parti iktidarının devlet millet barışını sağlanması ile ülke her yönüyle normalleşirken, Diyanet de kendi mecrasını bulmuştur. Aziz milletimizin gözbebeği Diyanet İşleri Başkanlığını, herhangi bir genel müdürlükten farklı görmeyenler, elbette ki gelinen bu durumdan rahatsız olacaklardır. Halbuki, o eski Türkiye günleri artık çok gerilerde kalmıştır. Bu aziz milletin çocuklarına 15 yaşına kadar Kur’an-ı kerim öğrenmeyi yasaklayan o zihniyet ebediyen tarihin çöp sepetine atılmıştır. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Ali Erbaş’ın Cuma hutbesine karşı kınama yayınlayan bazı baro ve destekçileri, Müslüman mahallesinde salyangoz satmakta, abesle iştigal etmektedirler. Bu akıllara ziyan açıklamalara karşı söylenebilecek en hafif ifade, hadsizliktir, had bilmemezliktir. İslam dini milletimizin en kıymetli müştereği, en vazgeçilmez değeridir."

Din ile problemi olanların Diyanetle de problemi olmasını anlayabildiklerini anlatan Kavuncu, "Ancak; sözde demokrat geçinip, dilinden hoşgörüyü düşürmeyenler, her ne zaman dine ve dindarlara dair bir bahis açılsa hemen militanlaşmakta ve adeta ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmeye çalışmaktadırlar. Halbuki, dini, dindarları hayatın dışına çıkarmak isteyenlerin kaderi binlerce yıldır hiç değişmemiş, kendileri hayatın dışına itilmekten kurtulamamışlardır. Netice olarak; onlar istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır diyor" dedi.