DEVA Partisi Çorum İl Başkanı Orhan Vargeloğlu; Genel Başkanımız Ali Babacan’ın Haymana kongresinde kullandığı ve “Uydurulmuş Gerçeklik” ilginç tabiri dikkatimi çekti.

Literatüre ‘siyasette uydurulmuş gerçeklik’ ne anlama geliyor hususuna baktım.Uzmanlar ‘gerçeklik’ kelimesini “zaman ve mekan içinde var olan her şey” diyerek tanımlıyorlar.Gerçekliğin bilim, inanç, felsefe gibi pek çok alanda da değişik anlamı vardır.

Ancak AK Parti İktidarı’nın özellikle liderinin siyasete yerleştirdiği yeni gerçekliğin adı “uydurulmuş gerçeklik” olarak siyasette yerini alıyor.

Ne yapıyor iktidar, lideri ve ortakları?

Var olmayan bir şeyi varmış, olmuş gibi uyduruyor.

Gerçekleri ters yüz ederek ustaca kabullendirmeye çalışıyorlar.

Olayları çarpıtarak, rakamlara takla attırarak hayali, uydurma gerçeklikler üretiyorlar.

Yoğun propaganda vasıtalarıyla gerçek olmayan verilerle ikna ve algı operasyonunu yapıyorlar” dedi.

Vargeloğlu, “Bu konuda sayısız örnek vardır. Başta Merkez Bankası verileri, enflasyon rakamları, açılışlarda abartılı sayılar, işsizlik rakamları, hayali projeler, faiz sebep, enflasyon sonuçtur gibi. Oysa ki faizde enflasyonda sonuçtur. Devleti iyi yönetirseniz faizde enflasyonda düşer, kötü yönetirseniz yükselir. İstatistiklerle oynamalar gibi. Artık toplum tarafından bilinen bir gerçek var. O da doğru bilinenler ile iktidarın uydurulmuş gerçekliği arasındaki tezat Ve büyük fark. Genel başkanımızın kongrede vurguladıkları “ mızrak artık çuvala sığmıyor” sözü yerini tamda buluyor.

Erdoğan iktidarı ;

Yanlış giden şeylerin müsebbibi olarak her hafta bir dış düşman üreterek izaha çalışması bir başka uydurulmuş gerçekliktir.

Unutmayalım; tarihte hep otoriter rejimler ‘uydurulmuş gerçekliklerle’ halklarını yanıltmaya, kandırmaya çalıştıkları bilinen bir realitedir.

Gelecek kuşaklar iktidar ve ortaklarının uydurulmuş gerçeklikle milletimizi nasıl oyaladıklarını, kandırdıklarını, zamanını nasıl çaldıklarını ibretle, esefle hatırlayacaklardır” ifadelerine yer verdi.

Vargeloğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Bir ülkenin cumhurbaşkanı artık market işletmeciliğine soyunduysa, devleti market işletmeciliğine sokarak fiyatları kontrol edeceğine inanıyorsa, bu beyhude bir çabadır. 84 milyonluk bir ülkede bin şubeli marketlerle fiyat kontrol edilemez. Türkiye’de enflasyonu düşürüp fiyatları makul tutmanın yolu maliyetleri düşürmekten geçer. Maliyetlerin de kaynağında döviz kuru vardır. Sayın Cumhurbaşkanı’na tavsiyemiz ülkedeki döviz kuruyla ilgili istikrarsızlığı bir an önce önlemesi ve söz verdiği gibi enflasyonu ve faizi düşürmesidir. Bu kendi seçim taahhüdüdür.

‘HUKUK VE ADALET OLMADAN ENFLASYONU DÜŞÜREMEZLER’

Devletin rolü kolları sıvayıp ‘Ben alıp satayım, marketçilik yapayım’ demesi değil; devletin rolü makroekonomik dengeleri sağlam tutmak, ülkede enflasyonu düşürmek ve vatandaşın satın alım gücünü artıracak ekonomi politikalarını uygulamaktır. Çözümü yanlış yerlerde arıyor. Hukuk, adalet ve güven olmadan ekonomiyi asla düzeltemezler. Asla enflasyonu düşüremezler, kurda istikrarı sağlayamazlar. Faizlerin düşmesi hayal olur.

‘MERKEZ BANKASI’NIN ALDIĞI FAİZİ DÜŞÜRÜP, HAZİNE’NİN VERDİĞİ FAİZİ YÜKSELTTİLER’

“Merkez Bankası faizlerini bir puan düşürdüler, Hazine’nin borçlanma faizi bir buçuk puan arttı. Birisi Merkez Bankası’nın aldığı faiz, öbürü Hazine’nin verdiği faiz. Merkez Bankası’nın aldığı faizi düşürüyor, Hazine’nin verdiği faiz oranı bir buçuk puan yükseliyor. Ne anladık.”