Kavuncu mesajında, “Aziz milletimiz, şanlı tarihi boyunca çok badireler atlattı, birçok ateş çemberinden geçti. Sadece bundan 106 yıl önce Çanakkale’de yedi düvele karşı destansı bir mücadele veren ecdadımız, yüz binlerce evladını toprağa verdi ama düşmanın Çanakkale’yi geçmesine geçit vermedi. Daha sonra emperyalist batı ve onun uşakları elde kalan son toprak parçası Anadolu’yu işgal etmeye kalkıştı. Özellikle 19 yüzyılın sonu 20. yüzyılın başlarında birçok cephede kesintisiz devam eden savaşlarda yorgun düşmüş kahraman milletimizin kolayca teslim alınabileceğini planladı. Ancak asil milletimiz, esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih ederek, “ya istiklal ya ölüm” şiarıyla adeta çıplak elleriyle düşmanı Anadolu’dan kovdu ve bu toprakları kıyamete kadar vatan edindiğini dost düşman herkese gösterdi” dedi.

“KRİPTO TERÖR ÖRGÜTÜ, KIRK YIL BOYUNCA YAPTIĞI HAZIRLIKLAR SONUNDA MİLLETİ CAN EVİNDEN VURMAYA KALKIŞTI”

“Sonrasında zalim, emperyalist düşman ve içerdeki yerli işbirlikçileri; kılık ve taktik değiştirerek, kahraman necip milletimizi, genç nesilleri; inançlarından, kültüründen, öz değerlerinden kopartarak kendilerine benzetmeye çalıştılar. On yıllarca, baskı ve zulümle, kendi şanlı tarihine, kültürüne, örfüne, geleneğine, kutsal değerlerine düşman etmek için her türlü yolu denediler” diyen Erol Kavuncu, “Bu girişimlerin hiç birinde istediğini alamayan, başaramayan emperyalist düşman ve yerli işbirlikçileri, bu kez de dindar görünümlü hain bir yapı ile hedeflerine ulaşma projelerini devreye soktular. Bundan tam 5 yıl önce 15 Temmuzda, işte bu dini cemaat görünümlü kripto terör örgütü, kırk yıl boyunca yaptığı hazırlıklar sonunda milleti can evinden vurmaya kalkıştı. Küçük yaşta kendisine teslim edilen çocukların beyinlerini yıkayarak, onları talimat aldıklarında babalarını bile katledecek birer robota dönüştürdü. İçeride zehirli bir yılan gibi beslenen emperyalist güçlerin maşası hain terör örgütü FETÖ, o gün en büyük ihanetini gerçekleştirdi. Vatanı korumaları için kendilerine emanet edilen uçakları, helikopterleri, tankları bu milletin sinesine çevirmekten çekinmedi.251 yiğidimizi şehit etti, iki binin üzerinde vatan evladımızı yaraladı” ifadelerine yer verdi.

HAİN DARBENİN ARKASINDA DURMAYA DEVAM EDİYORLAR

Milletvekili Erol Kavuncu, “Ancak, millet iradesinin sarsılmaz temsilcilisi Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde aziz milletimiz çelik bir yumruk olup hainlerin tepesine balyoz gibi indi. Milletimizin her bir ferdi, ezanı, bayrağı, özgürlüğü ve geleceği için yenilmez birer kahramana dönüşerek topyekûn bir işgal tehdidini bertaraf etti. Yeminli devlet millet düşmanları her zamanki gibi aziz milletimizin sarsılmaz çelikten iradesine çarparak darmadağın oldular. Kırk yıl boyunca devletin bütün kurumlarını zehirli bir sarmaşık gibi saran bu meşum yapının, bu ihanet kalkışmasını sadece Pensilvanya’daki bir meczubun tek başına yaptığını düşünmek aklımızla alay etmektir. Başta ABD olmak üzere dost görünen bir çok ülkenin darbe gecesi ve sonrasında takındıkları tutumu düşündüğümüzde bunun, yüzyıl önce yarım kaldığını düşündükleri hesabı tümüyle kapatmak için giriştikleri topyekun bir saldırı olduğunu çok net olarak görüyoruz. Emperyalist güçler, kendilerine sığınan darbecilerden bir tanesini bile bugüne kadar iade etmeyerek, demokrasiye karşı girişilen alçak katliamların faillerini itina ile korumaya devam ediyorlar. Darbenin başarılı olamayacağını anladıklarında üniformaları ile helikopterle kaçarak ülkelerine sığınan bazı hainleri, yani cürmü meşhud olarak yakalandıkları halde teslim etmeyen Yunanistan’dan tutun, her fırsatta bize demokrasi eleştirisi yapan AB ülkelerine kadar tamamı hain darbenin arkasında durmaya devam ediyorlar” açıklamalarında bulundu.

PEKİ SORUN NEDİR?

Erol Kavuncu, “Onlarca yıldır aynı ittifakın içinde yer aldığımız halde bu ülkeler neden maskelerini çıkartıp atacak kadar düşmanlıkta sınır tanımıyorlar? Onlar için sorun; Devletimizin hainlerden arındıkça adeta kendini yeniden bularak hem içeride hem de dışarda destan yazdığı bir şahlanış dönemine girmiş olmasıdır. Prangalarından kurutulan Türkiye’nin gerek coğrafi ve stratejik konumu, gerekse kültürel ve tarihi birikimiyle orta doğuda, üç kıtanın birleştiği yerde etkin ve güçlü bir ülke olarak dünya siyasetine yön çiziyor olmasıdır.

Şuna adımız kadar eminiz ki bütün sorun, Türkiye’nin artık söz dinlemeyen, kendi kaderini kendi belirleyen bir ülke olmaya karar vermiş olmasıdır. İşin sırrı; Sayın Cumhurbaşkanımızın tarihi ‘One Mınute’ çıkışında ve BM’de emperyalistlerin gözlerinin içine baka baka ‘Dünya Beşten Büyüktür’ haykırışında yatmaktadır. Küresel sömürü düzeninin ağababaları, Türkiye’yi uyuyan dünyayı uyandıran, bir oyun bozucu olarak görmektedirler.Evet, gerçekten de Türkiye bu zalim oyunu bozmakta, bu soygun düzenini alt üst etmektedir. Bunu Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, en son Azerbaycan’da cümle âleme göstermiştir, ve bütün dünya artık şunu çok iyi biliyor ki bunlar henüz bir başlangıçtır.

Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye tarihi başarılara imza atarken, maalesef bizdeki muhalefet de; Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ifadesiyle; ‘’İktidarı düşürmek için ülkenin düşmesine bile razı’’ bir zihniyetle, kendi ikbal ve çıkarları için, siyasetin yedi benzemezini de kuyruğuna takarak ülkemizin tökezlemesi için ellerini ovuşturarak pusuda beklemektedir. Rüyasını gördükleri iktidarlarını yıkım siyaseti üzerine bina eden bu köhnemiş zihniyet, tarihin en büyük omurgasız siyaset örneğini sergilemektedir.

Her gün yeni bir yalanla, yeni bir oyunla, yeni bir tezgâhla, algı operasyonlarıyla Türkiye'nin üzerine gölge düşürmek için kıyasıya rekabet eden koltuk sevdalılarını görüyoruz. Hırstan gözleri ve gönülleri körelen celladına âşık bu kukla siyasetçiler, suç ve terör örgütleri başta olmak üzere gayri meşru çete, mafya yapılanmalarının gölgesine sığınarak onlardan medet umacak kadar şirazeyi kaybetmiş durumdadırlar. Algı operasyonlarıyla, yalanlarla, mafya kumpaslarıyla, sokak terörüyle, şiddetle, baskıyla Türk siyasetini esir almaya heveslenenler hiçbir zaman başaramayacaktır. Zira içerisinde hainlik, ihanet olan hiçbir maya, bu topraklarda asla tutmayacaktır.

Milletin bağrından doğmuş, milletiyle yol yürüyen ve cumhuriyet tarihi boyunca yapılan yatırımların 10 kat fazlasını ülkemize kazandıran Ak Parti olarak yakalanan tarihi başarıyı sürdürmekte sonuna kadar kararlıyız. Ne içeriden ne de dışarıdan hiç kimsenin bizi hedeflerimizden döndürmesine, büyük ve güçlü Türkiye idealimizden vazgeçirmesine asla izin vermeyeceğiz.

Bizim Cumhurbaşkanımız liderliğinde, daha gidecek çok yolumuz, yapacak çok işimiz, inşa edecek çok eserimiz var. Bu kutlu yolculukta millet iradenin üstünde hiç bir güç, aziz milletimize hizmetkârlıktan daha büyük bir paye tanımıyoruz. Ayasofya’da susturulan ezan nasıl 86 yıl sonra yeniden semaya yükseldiyse, yeminli düşmanlarımızın her fırsatta indirmeye kalkıştığı şanlı bayrağımız her seferinde nasıl daha yükseklere asıldıysa, bundan sonra da aynı kararlılıkla mücadelemize devam edeceğiz.

Türkiye, mazlumların, mazlum coğrafyaların umudu olarak; 15 Temmuz’da tanklara karşı bedenlerini siper eden asil milletiyle kutlu yürüyüşüne kararlılıkla devam edecektir.15 Temmuz Destanı’nı yazan 251 şehidimizi ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şifa, hayırlı uzun ömürler diliyor, 15 Temmuz Destanının yıldönümünde vatanımıza, milletimize, devletimize, dinimize kast eden hain terör örgütü FETÖ ve işbirlikçilerini bir kez daha lanetliyorum” dedi.