Deva Partisi Çorum İl Kadın Politikaları Başkanı Zehra Benli mesajında şu ifadelere yer verdi;

23 Nisan Milli Hâkimiyet’in göstergesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gündür. TBMM’nin açılışının 101. Yılını kutladığımız “Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı herkese kutlu olsun.

"Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir" ilkesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin varoluşunun temel dayanağını oluşturuyor. 23 Nisan 1920’de milli iradenin bağrından çıkardığı TBMM’ni açarak egemenliğin ve cumhuriyetin temelini atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1929 yılında bu Bayramı çocuklara armağan etmiştir. Dünya siyasi tarihi göstermiştir ki, devlet, bir milletin bir coğrafya üzerindeki kayıtsız, şartsız, ortaksız egemenliği olarak bilinir ve tanınır.

“Bağımsızlık benim karakterimdir.” diyen M. Kemal Atatürk; Cumhuriyetin, özgürlüğün ve bağımsızlığımızın ilelebet sürdürülebilirliğini ancak bu kavramların yetişen nesle benimsetilmesinden geçtiğine inandığı için, Meclisin açılışını müteakip Maarif Vekilliğini kurarak (2 Mayıs 1920 ve 3 sayılı Kanun) bu karakterin gençliğe aşılanmasının yol ve yöntemini de göstermiştir.

Bu bağlamda yetişkinlere, “Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir." diyerek sorumluluklarını hatırlatmıştır.

‘GÖREVİNİZ ÇOK ÖNEMLİ VE HAYATİDİR’

Gençlerle yakından ilgilendiğini gösteren bir ifadesinde, "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz." derken gençlere sorumluluklarını ve görevlerini hatırlatmıştır.

Gazi, Kurtuluş Savaşının en bunalımlı günlerinde Ankara’da toplanan Maarif Kongresinin açılışında (15 Temmuz 1921) yaptığı konuşmada, “Gelecek için hazırlanan vatan çocuklarına, hiçbir zorluk karşısında baş eğmeyerek sabırla çalışmalarını ve eğitimdeki çocuklarımızın ana babalarına da yavrularının eğitimlerini tamamlamak için her fedakârlığa katlanmaktan çekinmemelerini öneririm. Büyük tehlikeler karşısında uyanan milletlerin ne kadar kararlı oldukları tarihçe ispat edilmiştir. Silâhıyla olduğu gibi beyniyle de mücadele etmek zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği gücü ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Milletimizin temiz karakteri yetenek ile doludur” diyordu. Bu ifadesinde Gazi M. Kemal bir anlamda eğitim ve bilimde yapılacakları da bir seferberlik olarak görüyor ve bunda da başarılı olunacağına inancını belirtiyordu.

Atatürk konuşmasını; “Milletimizi yetiştirmek gibi kutsal bir görevi üzerine alan yüce heyetinizin bugünün durumunu dikkate alacağından ve her zorluğu yenerek bu yolda gayet sabırla yürüyeceğinden şüphem yoktur. Göreviniz çok önemli ve hayatidir. Bunda başarılı olmanızı Yüce Allah’tan dilerim” diyerek bitiriyordu.

“Çocuk Bayramı” ifadesi sevgi, barış, dostluk, gelecek kavramlarını çağrıştırır. Bunlar başkaları ile paylaşılırsa anlamlı olur. Bu sebeple biz bu milli bayramımızı diğer devletlerin çocukları ile birlikte kutlayarak sevgiyi, barışı, dostluğu ve bayramın tadını yeryüzüne yaymayı ve yaşatmayı arzu ediyoruz. Bu düşünceyle geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitimiyle ilgili yapılabilecekleri de planlamamız gerekir şimdiden. Çocuk Bayramı dünyada ilk. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 101. Yılı önlemlerle taçlandırılmalıdır.

NE YAPILMALIDIR

Her çocuk kaliteli/nitelikli eğitime erişebilmelidir. Bunun için çocuğun yüksek yararının elde edilmesi konusunda toplumsal uzlaşı sağlanmalıdır. Sosyal devlet ilkesinin içi doldurulmalıdır.Devlet yoksul aileler için en azından barınma, beslenme, giyecek destek sistemini kurmalıdır. Bu anlamda her çocuğun öğrenmesi ve gelişimi için gerekli "asgari standartlar" devletçe sağlanmalıdır.Çocuklar, yoksullukta değil eğitime erişimde eşitliğe kavuşturulmalıdır. Parasız, zorunlu, kamusal eğitim herkes için yeniden tanımlanıp içeriği doldurulmalıdır.

‘23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI ÇOCUĞUN SESİ OLMALIDIR’

Çocukların kendilerini, sorunlarını ve çözümlerini tanımlamalarına fırsat verilmelidir. Toplumun, devletin, ailenin nasıl bir eğitim istediği ile birlikte çocuğun nasıl bir eğitim istediği de; çocuk tarafından açıklanabilmelidir.Çocuklara kazandırılacak yeterlikler, çocukları gelecekteki sorunlarla baş edebilecek niteliğe kavuşturmalıdır. 21. yüz-yıl becerilerine yeni beceriler eklenmesi, bu becerilerin farklı değişkenlerle güncellenmesi olanağı araştırılmalıdır.

Eğitim süreci , araştırma ve geliştirme bulguları ile desteklenmelidir. Öğrenme ve öğretme süreci, araştırma sonucu oluşturulan zengin deneyimlerle beslenmelidir. MEB- Üniversite- Sivil toplum örgütleri ve Özel sektör kuruluşlarını, "eğitim araştırmalarına" yönlendirecek, iş birliklerini ve eşgüdümlerini sağlayacak bilimsel, idarî mali özerkliği bulunan " Çocuk Araştırmaları Enstitüsü ya da başka çatı bir kurum" kurulmalıdır.

Bu anlamda, her türlü ihtiyaç, istek ve beklentiyi; bilim ve teknolojideki gelişmelerle uyarlayabilecek bir "düşünme" becerisi temelde yer almaktadır. Çocuklarımızın "üst düzey düşünme” becerileri (eleştirel, yaratıcı düşünme vb.) ile donatılmasının olanağı oluşturulmalıdır" Düşünen, duyarlı ve üretken birey" temel amaçlardan olmalıdır. Bu amacın sonuçlarından olarak "özgür birey" ve "özgür toplum" hayaline erişilebilecektir. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak amacımız eğitimde dirilişi yeniden sağlamaktır. Eğitim ve okulu çağın kavramlarıyla yeniden düşünmek, sistemi evrensel ilkeler üzerine yeniden inşa etmek ve hatta insanlık için yeni bir eğitim modeli sunmaktır. Tarihimiz ve eğitimsel birikimimiz bizi buna zorluyor ve mecbur kılıyor.