Anayasa’nın üçüncü maddesini çiğnediler…

“Kürtçe” ikinci bir dil olarak hayata geçirildi…

Sırada, sözde “Kürdistan” bayrağı var…

Onlar sözde “Özerk Kürdistan” larını ilan ettiler…

Kendi ordularını kurdular (PKK )…

Kendi sözde “öz güvenlik” polis güçlerini oluşturuyorlar…

Kendi siyasi oluşumlarını tamamlamak üzereler (KCK)

Kendi başkanları var (İmralı’da) ve muhatap alınıyor…

Sıfır terör devraldınız, şimdi ise sokaklara taştı.

İmralı, örgütün üssü haline geldi…

Yakalandığı an, “emrinizdeyim” diyen İmralı sakini hiç olmadığı kadar güçlendi, devleti tehdit eder hale geldi. Emrindeki avukat ordusuyla ve kendisine sağlanan esnek çalışma ortamı sayesinde 24 saat demeçleri yayınlanıyor, sanki içeri de değil de dışarıda gibi…

Devlete baş kaldırıyorlar… Bunun adına da  “ sivil başkaldırı” diyorlar…

BDP’li vekil elindeki bastonu göstererek adeta tüm kinini kusarcasına; “ bu benim T.C. kimlik numaram” diyebiliyor… Bu sözlerin ardına saklanan gerçek ise “K.C. kimlik numarası” talebidir…

Aynı vekil “bin yıllık kapıları açtık, içeri girdiniz, paylaştık”  diyerek tarihi saptırıyor, “biz sizden önce vardık” demeye getiriyor, Anadolu’daki binlerce yıllık Türk varlığını ve Türk kimliğini inkâr ediyor, hayaller peşinde koşuyor…

TBMM’ den ve başka yerlerden devlete hakaret ediyorlar, TSK’ ne saldırıyorlar…

Ülkenin sokakları, tıpkı 80 öncesinde olduğu gibi yine savaş alanına döndü…

“Sizin ordunuz”, “sizin devletiniz” diyerek ayrı bir devlet yolunda hızla ilerliyorlar…

Yarattığınız korku imparatorluğu sayesinde herkes susuyor…

Türklük, Milliyetçilik, Atatürkçülük, Ulusalcılık suç oldu!

Hukuk işlemez oldu…

Sevr’in başaramadığını, başarmak üzereler…

Cumhuriyetin savcıları ise yumurta atan öğrencileri içeri tıkmakla meşgul…

Sayenizde… Hamdolsun!

***

Yasama, yürütme, yargı tekelleşti, kuvvetler ayrılığı ilkesi ortadan kalktı...

Yargı tarafsızlığını büyük ölçüde yitirdi… Yandaş hukuk sistemi oluşturuluyor…

Cumhuriyet tarihinin ahenkle dans eden, en uyumlu ikilisi bizde: 

Yürütme “tak” çıkartıyor, Çankaya “şak” onaylıyor…

 “Ergenekon” adında bir kara delik oluşturuldu, gazeteciler, ordu mensupları, paşalar, bilim adamları, rektörler, avukatlar ve pek çoklarını yuttu,  daha da kimleri yutacağı bilinmiyor…

Dünyada hiç olmadığı kadar “yandaş ve mütareke basın” ordusuna sahip olduk…

Ekranlarda koro halinde, “demokrasi türküleri” söyleniyor;

“Türk Kürt kardeştir, iki bayrak, iki dil, vermeyen kalleştir”

“Kahramanı kadar, haini de bol bir milletiz” diyen büyük Atatürk, ne kadar da haklıymış!

Sahi ne kadar da çok Atatürk ve ordu düşmanına sahipmişiz, şimdi anladık…

Sayenizde… Hamdolsun!

***

Yasal düzenleme beklenmeden üniversitelerde türban serbest bırakıldı…

Yasalara ne gerek var?

Türban ilköğretime kadar girdi, sırada bebekler var…

 “Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihte aramak lazım gelecektir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk belli ki yanılmış!

Özgürlük verdiği kadınlar, “istemezük” dediler…

“Laik- anti laik” olarak bölündük…

Din, hayatın her safhasında siyasete alet edildi...

Din’de riya had safhada…

Dinle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar bile dindar kesildi…

Ekrana her çıkanın dilinde  “hamdolsun! …

Yıllanmış sanatçı (!) lar, ilâhi kasetleri çıkartmak için birbiriyle yarışıyor…

İkbal’de türbana girdi, kaymak gerdan meydanda…

Cübbeli sarıklı Jet Fadıl, Fadime’nin Müslüm’ü canlı yayınlarda baş konuk…

Ekranlar evlere şenlik! Türkiye’yi tanımayan İran zanneder…

Ne kadar da çok İslam âlimi (!) miz varmış meğer…

Bir tarafta Cübbeliler, diğer tarafta cemaatçiler…

Nurlar içinde kaldık!

Sayenizde… Hamdolsun!

***

Sadaka siyasetini öğrendik…

İhaleci, iş bitirici, zengin tüccar siyasetçilerimiz çoğaldı…

Dünyanın sayılı zenginleri arasında yer aldığı iddia edilen bir başbakana sahibiz…

Emek sömürüsü arttı… Emekli silindir gibi ezildi…

İşsizlik aldı başını gitti… Her üç gençten ikisi işsiz…

35 yaşın üstündeki emek gücü sizlere ömür…

Esnaf ve KOBİ’ ler can çekişiyor…

Topla, tüfekle işgal edilemedik ama küresel sermayenin oluşturduğu, Alış Veriş Merkezleri (AVM)  ler, dört bir yanımızı sardı…

İngiliz yanımızda, Fransız karşımızda, Alman arkamızda...Çin malları ise her yerimizde!..

Avrupa Birliği (AB)’ne giremedik ama 70 milyonluk dev bir pazar olduk! Her şeyi alıyoruz…

Üniversite mezunlarımızdan tezgâhtar ordusu yetiştirdik…

Sıcak para cenneti haline geldik…

Merkez Bankası bile korktu!

Elin yabancısı ümüğümüze çöküp, düşük kur, yüksek faizden malı götürüyor…

Ben ülkemi âdeta pazarlamakla mükellefim” diyen bir başbakana sahip olmak her ülkeye nasip olmaz…

Millî değerlerimiz, bankalarımız, topraklarımız, limanlarımız, koylarımız v.b. babalar gibi yabancılara satıldı…

Türk sularının özelleştirilmesi, Fırat ve Dicle’nin uluslar arası kullanıma açılması da sırada…

Yeni Maden Yasası ve uygulama yönetmeliğini bilenler yorumluyor;

Ulusal madenler sömürü ve talana açılacak!”

Çiftçilik ve hayvancılık can çekişiyor!..

Dünyanın tahıl ambarı Türkiye, buğdayını, pamuğunu, şeker kamışını dışarıdan ithal ediyor!..

Tohumumuzu  ABD ve İsrail’den alıyoruz… Kısır tohumlar toprağımızı da kısırlaştırıyor…

ET’e ettiklerini ise ne siz sorun ne de biz söyleyelim…

Sayenizde… Hamdolsun!

 

***

Hidro Elektrik Santralleri (HES)  ile ülkenin sularını kurutma, topraklarını bataklığa çevirme yolunda ciddi adımlar atıldı…

Güzelim Karadeniz’in yemyeşil yaylaları, İkizdere ve diğerleri tehlike altında…

Allianoi ve daha kim bilir nerelerdeki Allianoi’ lerimiz toprağa verildi…

İstanbul’un su havzaları da imara açıldı…

Denilen o ki; Ordunun elindeki bazı araziler de golf sahalarına ve imara açılacakmış!..

Yemin etmişler bir kere, memlekette bir karış yeşil alan bırakmayacaklar!..

Başlangıçta fakir fukaraya konut yapmak için kurulan TOKİ, ahtapot gibi maşallah! Kolları tüm ülkeyi sarıp, sarmaladı…

TOKİ Kondu’larımız ve TOKİ Getto‘ larımız oldu…

Eski site devletleri gibi, büyük site semtler kuruldu…

Evimizin altında sauna, bahçemizde havuzlarımız var, çok şükür…

AGA diyor ki; “10 bin getir, daireyi götür”

(…)

Sayenizde… Hamdolsun!

***

Dış siyaset bir ileri iki geri;

Önce gürleyip, sonra “peki” diyoruz…

ABD komşu kapımız oldu…

Obama emretti, emirler birer, birer yerine getirildi…

Ermenistan ile koşulsuz protokol imzalandı…

Ruhban okulu açılıyor, Ekümenik Patrik  yolda..

Akdamar’a Haç takıldı… Sümela ayine açıldı…

Füze kalkanı ile ABD’ ye tam teslimiyet sağlandı…

Rum’a limanlarımızı da açacağız…

“Komşularımız ile sıfır sorun” dedik, Irak ile kanka, İsrail ile düşman olduk…

Mavi Marmara, “Filistin ‘e yardım götüreceğim” dedi,  İsrail ise,“gelme vururum” dedi ve vurdu:

Sonuç; 9 şehit…

Dost ve kardeş Azerbaycan ile aramız bozuldu…

Sözde “Ermeni soykırım” kararı almayan ülke neredeyse kalmadı…

Sayenizde… Hamdolsun!

***

Günde 60 dizi izleyen, düşünemeyen bir toplum yaratıldı…

Ülkede yoksulluk, yolsuzluk, hırsızlık, gasp, cinayet, şiddet almış başını gidiyor…

Silahlanıyoruz! 18 yaşını dolduran herkese beş silah!

Atış serbest… Artık kime isabet ederse…

Akıl almaz vahşet haberleriyle sarsılıyoruz. İnsanlar kadın, çocuk demeden yakınlarını boğazlıyor…

Öğrenciler yine kıpırdamaya başladı…

Korku dağları bekletirmiş! Polis üniversitelerde kamp kurdu… Cebinde bir yıllık arama izni belgesi ile…

Yeni Osmanlıcılık yolda…

Başkent Ankara yalnızlığa mahkûm ediliyor;

Merkez Bankası ve Vakıflar Baş Müdürlüğü İstanbul’a taşınıyor…

Başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm yabancı misafirler İstanbul’da ağırlanıyor…

Dolmabahçe ağırlama merkezi oldu…

İstanbul’un payitaht olmasına az kaldı, Allah’ın izniyle…

Yurdumuzun kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, tek önderimiz ve ebedî liderimiz, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlük o kadar belirginleşti ki;

91 yıl sonra Atatürk’e “Ankara’ya gelme!” dediler;

Atatürk Garnizon Koşusu’na, Ankara Seğmenlerinin yürüyüşüne izin vermediler…

Sayenizde… Hamdolsun!

***

Bugün yılbaşı, eski yılın son günü. Ülke olarak yeni yılımızı kutlayacağız…

Nişantaşı, Beyoğlu, Bağdat Caddesi coşacak…

Bu yıl Noel Baba ve çam ağaçlarının dışında parlak kovboy şapkaları da ithal etmişiz…

Ne güzel!

Noel ağaçlarımızı süsleyecek, çocuklarımıza Noel Baba ve Noel Anne kıyafetleri giydirecek, Amerikan Kovboyu’nun parlak şapkasını başımıza geçirip,  sırtımıza 479 milyon dolar dış borç hediye çuvalını yükleyip, yanımıza 4 milyon işsizimizi alacak, cebimizde sefalet ücretimiz ve kredi kartı borçlarımız ile Mehter Marşı eşliğinde Noel Baba’nın geyiğine binecek ve yeni yıla girişimizi kutlayacağız…

Sayenizde… Hamdolsun!

YENİ YILINIZ KUTLU, MUTLU VE UMUT DOLU OLSUN!
SEVGİ VE SELAMLARIMLA...
TÜLAY HERGÜNLÜ