Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, Covid-19 virüsünün tedavisi için dünya genelinde birçok çalışmanın devam ettiğini hatırlattı. Aşı çalışmalarının virüse yakalanmadan önce önleyici bir kuvvet olduğunu önemli bir konumda olduğunu, ancak tüm insanlığın kullanımına ulaşması konusunda kesin bir verinin ellerinde olmadığını belirtti. Prof. Dr. Oğuztürk dünya üzerinde bir tedavi yöntemi olan monoklonal antikor tedavisi çalışmalarında da önemli bir aşamaya gelindiğini söyledi. Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump'ın da Covid-19 tedavisi için de antikor tedavisine başvurulduğu açıklanmıştı.

Covid-19 enfeksiyonunda kullanılması için çalışmaların önemli bir aşamaya geldiği monoklonal antikorların yeni bir umut olabileceğine değinen Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Faz-1, Faz-2, Faz-3 aşamalarındaki çalışmalar neticesinde de kısa vaka olguları ile birlikte şu sonuca varılmış; monoklonal antikorların uygulanabilirliği söz konusu ve uygulandığı zaman da tedavi süresini kısaltıyor” dedi.
 

“Monoklonal antikorların uygulanabilirliği söz konusu ve uygulandığı zaman da tedavi süresini kısaltıyor”
Covid-19 enfeksiyonunun tedavisi için kullanılması amaçlanan ve çalışmaları devam eden monoklonal antikor tedavisinin önemli bir aşama kaydettiğini belirten Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Monoklonal antikor tedavisi aslında bilinen bir tedavi yöntemi. 1980'li yıllardan sonra konvansiyonel kimyasalların kullanımına ek olarak, biyoteknolojik olarak oluşturulmuş ilaçların tıpta kullanımı ile ilgili belirli bir mesafe kat edilmiş durumda. Özellikle kanser hastalarında monoklonal antikorların kullanımı ile ilgili başarı sağlamış olgular bizlerin bilgisi dahilinde. Korona virüsten önceki zika ve ebola virüste de buna benzer uygulamalar yapılmıştı. Ama korona virüste monoklonal antikor tedavisine yönelik dünyanın birçok bölgesinde çalışmalar yapılmış. Faz-1, Faz-2, Faz-3 aşamalarındaki çalışmalar neticesinde de kısa vaka olguları ile birlikte şu sonuca varılmış; monoklonal antikorların uygulanabilirliği söz konusu ve uygulandığı zaman da tedavi süresini kısaltıyor. Aynı zamanda kişilerin semptom ve şikayetlerinin daha erken bir şekilde azalması ve sonlanmasına katkı sağlıyor. Bu anlamda monoklonal antikorların geniş kesimlerde kullanılması gündeme gelebilir. Ama bazı geniş kapsamlı çalışmaların yapılmasına da ihtiyaç hala devam ediyor. Geniş kesimlerde kullanımı durumu şuan için söz konusu değil. Bir de vurgulanması gereken durum şu; biz özellikle bu monoklonal antikorları bağışıklığı zayıf olan kişilerde, yaşlılarda, kanser hastalarında veya virüse karşı antikor seviyesinde ciddi anlamda bir yükselme sağlayamamış kişilerde dışarıdan bir antikor takviyesi yaparak virüse karşı bir başarı sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.

“Aşılara göre bir artısı olabilir”

Virüslerin vücuda girdikten sonra onlara karşı tepki veren savaşçı elemanların antikorlar olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuztürk, “Virüslerin vücuda girdikten sonra insanların o virüse karşı mücadelede tepki vermesinde en önemli savaşçı pozisyonunda gördüğümüz elemanlar antikorlar. Bu anlamda virüse karşı mücadelede monoklonal antikorların da gelişmeye yönelik üst çalışmalarla birlikte araştırılmasında fayda var kanaatindeyim. Aşılara göre bir artısı olabilir. Aşıların ne kadar sürede tamamlanacağı ve kullanıma geçeceği ile ilgili net bir veriye sahip değiliz. Birkaç aydan 1 yılı kadar da bulabilecek bir süre söz konusu. Bu anlamda bu aşıların daha uzun bir sürede tüm dünya insanlarına hizmet verebilecek bir durumu söz konusu. Artı aşıların yan etkilerinin de netleştirilebilmesi için belli bir süreye ihtiyaç var” diye konuştu.