Nayman yaptığı açıklamada, “Aile hekimliği çalışanları tüm olumsuz şartlara rağmen kendi başarı hikayesine sürekli yenilerini eklemekte ve yeni başarılarla adından söz ettirmekte bu başarı tamamen Aile Hekimliği çalışanlarının gayret ve emeklerinin sonucudur, gerek anne bebek ölümlerinin azaltılması, gerek bebeklik dönemi aşılarındaki %98in üzerinde başarıları ile hakkımızın sağlığını, geleceğini güvence altına almaya devam etmektedir.

Pandemi döneminde Aile Hekimliği çalışanları kendilerine yeterince kişisel koruyucu malzeme verilmemesine, Covid 19 nedeniyle hayatını kaybeden Aile Hekimliği çalışanlarına, mesleğini yaparken hayatını kaybeden asker, polis, itfaiye, öğretmen gibi çalışanlara sağlanan şehitlik payesi hakları verilmemesi ve meslek hastalığıyla ilgili illiyet bağı aranmasına, Covid 19 olan arkadaşlarından hasta oldukları günler için ücret kesilmesine, polikliniklerini hiçbir şekilde kapatmadan, esnek çalışma sistemine dahil olmadan, il idarelerinin bütün mobing ve baskılarına rağmen mesleklerine olan sadakat nedeniyle bütün bu süreci yönetemeyen beceriksiz yöneticilerin tersine büyük bir özveri ve fedakarlıkla çalışmışlardır” dedi.

“Beş yıldır masada olan, her geçen yıl hak kayıplarının görmezden gelindiği gerçeğine rağmen büyük bir beklentiyle vaatlerle hak kayıpları gidereceği söylenen aile hekimliği ödeme ve sözleşme yönetmeliği 30.06.2021 tarihinde yayımlanmıştır” diyen Nayman, “Dağ fare doğuramamış, fiyasko ile sonuçlanmıştır. Salgın döneminde sağlık çalışanlarının motivasyonu daha ne kadar düşürülebilir derken çıkan yönetmelik Aile Hekimliği çalışanlarının aklıyla alay etmektir. Yönetmelik değişikliği ile Aile Hekimliği çalışanlarının statüsünü il sağlık müdürlüklerine bağlı işçi noktasına getirmiş, kölelik sistemine taşımıştır. Yeni yönetmelik aynı zamanda Aile Hekimlerinin haklarını savunan tüm Aile Hekimliği çalışanlarına basına demeç ve sosyal medyada ceza verme tehdidinde bulunmuştur. Hukuk devletinde bunu kabul etmemiz mümkün değildir!” ifadelerine yer verdi.

“AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMASINDA İŞ GÜVENCESİ BU YÖNETMELİKLE SONA ERMİŞTİR”

Nayman, “Zaten yıllarca en büyük sorunlardan biri olan 81 ilde farklı aile hekimliği uygulaması, 81 ilde farklı keyfi uygulamalar olsun diye il sağlık müdürlüklerine padişah hükmünde sözleşme feshi, açığa alma, sözleşme yenilememe gibi olağanüstü yetkiler, tüm hukuk kurallarını çiğnenerek verilmiştir.

'Sağlık Bakanlığında çalışan ama Ülkemiz geleceğine ve sağlık sistemine dinamit koyan Aile Hekimliği çalışanı düşmanı bazı bürokratlar, tüm sivil toplum kuruluşlarına aile hekimliği mevzuatı açısından kaybettikleri her dava için bir madde ekleyerek kendi beceriksizliklerinin sözleşmesini yazmıştır ki bu maddelerin bazıları insan haklarına ve Ülkemizin taraf olduğu Uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Örneğin, süt iznine çıkan bir anne aile sağlığı çalışanının yerine o saatlerde görevlendirme yapmayacağını yazarak iş barışını bozmuş, Anne çocuk sağlığını korumak için çalışan bizlerin, annelik hakkının dahi önüne engel koymaya çalışmıştır” açıklamalarında bulundu.

“Bir diğer örnekte; entegre Aile Hekimliği çalışanlarının en temel insani hakkı olan sağlık iznine göz diken sayın bürokratlar insan hakları ile çelişen şu ifadeyi eklemiştir; bir çalışan hasta da olsa kanser de olsa, kaza da geçirse, raporlu da olsa 5 nöbet tutamazsa sözleşmesi fesih edilir” diyen Nayman, "Aile Hekimliği çalışanları yaptıkları özverili çalışmaya salgında da devam ediyor, son 6 ayda Aile Hekimliği çalışanları 33 milyon Covid aşısı yapmıştır. Biontech aşıları Aile Sağlığı Merkezlerinde günde 600 bin kişiye yapılmış, Aile Hekimliği Türkiye’nin salgından kurutulmasının en büyük güvencesi olmuştur.

Ancak Aile Hekimliği çalışanları 10 yıldır %60 gelir erimesi yaşarken, özlük haklarını kaybederken bütün itirazlara, başvurulara, görüşmelere rağmen 2015 de bizzat Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın da kabul ettiği kayıp dahi yerine konulmazken, son çıkan yönetmelikte kronik hastalık tarama ve takibi, bütün aile hekimliği hizmetleri performansa dayalı devam ederken, üzerine günde 600 bin aşı yapılırken, ortalama bir aile hekimliği birimine ilin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyine bağlı olarak yılda 5 bin ile 10 bin ek tarama vererek bunun %40 oranında yapılmadığında aylık 1000-1500 lira arası gelir kaybı olacağı ortaya çıkmıştır” dedi.

“HAKSIZLIK VE ADALETSİZLİK VARSA BİZ YOKUZ!”

Nayman, “Aile sağlığı çalışanı açığı tüm ülkede %15 oranında devam ederken, hasta sorumluluğu yokken, teknik ve eğitim alt yapısı olmadan bu kadar büyük bir iş yükünün pandemi döneminde pozitif perfromans adı altında negatif olarak verilmesini kabul etmiyoruz.

Salgın döneminde daha fazla dayanma gücü kalmayan sağlık çalışanlarının sesini duyun Ödeme ve sözleşme yönetmeliği bir an önce geri çekilmeli ve bu yönetmelikte imzası, payı olan beceriksiz tüm bürokratlar görevden alınmalıdır.

Bugün burada bulunan STK'lar olarak anayasa ve yasalardan aldığımız tüm yetkillerle iş bırakma eylemi, istifa hakkımız ve diğer eylemlerle Ülkemiz geleceğine ve halkımıza vurulan bu büyük darbenin karşısında duracağız. Artık, kendi kişisel hırslarını Ülkemiz sağlık sistemi üzerinde tutan, keyfi kararları sağlık çalışanlarını göz ardı ederek alan, samimiyetten, iyi niyetten uzak bürokratlar biz sağlık çalışanlarına daha fazla haksızlık yapamayacak.

Aile Hekimliği çalışanlarının sesini hep birlikte tüm kamuoyuna duyuracak, asla haksızlıklara boyun eğmeyeceğiz. Haksızlık ve adaletsizlik varsa biz yokuz!” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.