Her rengin bir dili vardır aslında. Kimi neşeyi, kimi hüznü kimi de mevsimleri müjdeler. Oysa hepsinin anlatmak istediği aynıdır bize... Ben en çok maviyi severim mesela. Saf, temiz, berrak... Samimi ve içtendir birazda. Deniz gibidir oysa umut dolu, gökyüzü gibidir sonsuz. Ben en çok maviyi severim aslında, içinde dürüstlük ve sadakat taşır. Bazen de moru severim. Mor menekşeleri hatırlatır bana. Onların açtığı mevsimi. Biraz da güçlüdür kendinden emin, asla kimseye taviz vermez.Bir de bakarsın ki her yer onla renklenir. Ben en çok siyahı severim aslında. Asildir, her yerde kendini belli eder. Beyaza da kumral da esmere de yakışır oysa. Ve en önemlisi sevinci de üzüntüyü de içinde taşır. Bazen de pembeyi severim, içimdeki çocuk canlanır onunla. Özgürce dolaşabilirim bisikletimle.Kırlarda koşabilirim, dans edebilirim onunla. Ben en çok kırmızıyı severim oysa. Biraz enerjik, biraz da hareketli. Ve azimli. Bazen de yeşili severim bana doğayı hatırlatır, çimleri, kuşları, çiçekleri. Bir de huzuru ve sakinliği... Ben en çok beyazı severim aslında. Tertemiz, saf binlerce metre öteden kendini belli eder.Bulutları hatırlatır bana... Aslında tüm renkler mükemmel değil midir? Yeşil baharı müjdeler, beyaz kışı, mavi yazı, sarı sonbaharı.... Oysa ruhumuz değil midir kendine renk seçen? Ben tüm renkleri severim aslında. En çok da gökyüzünü, denizi.........