Ermenistan’da, Nikol Paşinyan’ın Başbakan olmasıyla birlikte insanların bölgelerinde barış geleceğine, barışla birlikte bir rahatlama ve refah düzeyi artışı olacağına dair kanaatleri öne çıkmıştı. Bunun için siyasi tutuklamalara, “yolsuzluk operasyonlarına” yönelik ciddi bir tepki yoktu.

Ne var ki, arkasında diaspora Ermenilerinin gücünü hissettirerek gelen Paşinyan’ın insanlara şu ana kadar getirdiği tek şey savaş, daha fazla yoksulluk, daha fazla acı, keder ve göç oldu… 

Ermeni diasporası, Paşinyan ile birlikte ülkede fanatizmi, ırkçılığı ve düşmanlığı körüklerken, barışa yönelik adım atılmasına izin vermediği gibi tek kuruşluk bir yardım da temin edemedi. 

Daha doğrusu diasporanın, Ermenistan’ın güçlü ve müreffeh bir devlet olması gibi bir derdi olmadığı ve sadece Türkiye’ye karşı olabildiğince azgın bir düşman olarak kalmasından başka bir hedefi bulunmadığı için Paşinyan da bu kodlarla hareket etti. 

Kadim Türk yurdu olan, Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ bölgesini ve Azerbaycan’ın topraklarının bir bölümünü işgal altında tutmaları yetmiyormuş gibi, ekonomisini tehdit amacıyla petrol ve doğal gaz boru hatlarının geçtiği Tovuz bölgesini de zaman zaman taciz etmeye başladı. 

Kuşkusuz ki, Ermenistan’ın bu tutum ve davranışları kendi öz gücüne güvenerek değil, şimdiye kadar Türkiye ve Azerbaycan’ı bloke etmeye uğraşan devletlerin arka çıkacağını hesaplayarak yaptığı işlerdi. 

Nitekim, görülüyor ki Rusya, Fransa, ABD ve İran Ermenistan’a her şart altında destek veren ülkeler.

Her ne kadar Rusya ve İran; dünya kamuoyuna böyle bir destek vermediklerini deklare etseler de, her türlü silah ve mühimmat desteğini yaptıkları belgelerle ortaya konmuş durumda. 

Üstelik İran bunu çok pespaye bir şekilde yapıyor. Bir yandan destek vermiyorum diyor, diğer yandan da tırlar dolusu yardım yollarken kendi halkı tarafından yakalanıyor…

Fakat Azerbaycan otuz yıl önceki Azerbaycan değil.

Askeri olarak çok güçlü, teknolojik olarak ileri düzeyde ve ekonomik olarak savaşı sürdürebilecek durumda. İnsan kaynakları açısından Ermenistan’ın çok çok ötesinde. 

Asılsız soykırım iddialarında olduğu gibi yine dünya kamuoyunu yalanlarla harekete geçirebileceklerini düşünen Ermenistan yöneticileri, her gün bir başka yalana sarılıyorlar ama fayda etmiyor. 

Türkiye’nin doğrudan savaşa dahil olduğunu söylediler, gerçek dışı olduğu ortaya çıktı. Türk F 16’larının uçaklarını düşürdüğünü iddia ettiler, yalan çıktı. Suriye’den “cihatçı” getirildiğini söylediler, yalan çıktığı gibi Suriye’den kendilerinin PKK’lıları İran üzerinden Karabağ’a naklettikleri ortaya çıktı…

Şimdi Erivan’ın yakınlarında İHA düşürdüklerini iddia ediyorlar ama bu da gerçek dışı… 

Bütün dertleri, Türkiye’nin savaşın içinde olduğu yalanı ile kendilerine destek bulabilmek. İç kamuoyunda da Azerbaycan’a karşı aldıkları ağır mağlubiyeti bu yalanlarla izah edebilmek…

Çok sayıda tank, top, uçak, iha, siha, askeri araç ve malzemenin yanında asker kaybı var; bunları gizlemeye çalışıyorlar, her gün adım adım Karabağ’ı terk ediyorlar; siviller kaçıyor, durdurmaya uğraşıyorlar. 

18-55 yaş arası insanların ülke dışına çıkışını yasakladılar, Karabağ’dan kaçan askerleri yakalayınca kurşuna diziyorlar buna rağmen ateşkes için koşul ileri sürmeye çabalıyorlar…

Ama dünyada artık hiçbir şeyi gizli tutabilmek veya yalanlarla değiştirebilmek mümkün değil… 

Azerbaycan ordusu, ülke topraklarındaki işgalcileri kovmak için savaşıyor ve zafere adım adım ilerliyor. Bunu durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecek. 

Türkiye ve Türk milleti elbette tüm varlığı ile Azerbaycan’ın bu haklı mücadelesini destekliyor.

Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne gerek olmadan da Azerbaycan’ın bu zaferi elde edebilecek kabiliyete sahip olduğu açıktır. 

Agit ve Minsk süreçlerini şimdi hatırlayanlar, Azerbaycan ilerledikçe ve Ermenistan ordusu dağıldıkça diplomasi masasını hatırlayanlar; otuz yıldan beri BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen Karabağ ve Azerbaycan topraklarında işgalci durumdaki Ermenistan’a ses çıkarmayanlardır. 

Paşinyan ise, perişan haline bakmaksızın hala Türkiye’nin dahil olmadığı bir ateşkes ve barış süreci gibi son derece komik öneriler yapabilmektedir.

İşin garip tarafı Türkiye’de de Paşinyan ağzı ile konuşan uluslararası hukuk çerçevesinde haklı bir mücadele ile zafere gitmekte olan Azerbaycan’a karşı ayak oyunları ile engel olmaya çalışanların varlığıdır.