Ben boş lafa bakmam icraata ve neticeye bakarım. Bu duygu ve düşüncelerim çeyrek asra yakın zamandır sözlerimi harmanladığım yazın dünyasında hep böyle oldu.
Çünkü laf ebesi siyasetçilerin laflarından çok çekti bu millet. Ve millet artık uyandı   neticeye bakıyor.
Aha! işte bende milletin baktığı neticeleri yazdım. Allah memleketine hizmet yolunda yürüyenlerden bin kez razı olsun. 
Hani klasik bir söz vardır yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır. İşte! teminat Kızılırmak havzasına hayırlı olsun.
Sizin için okudum, sizin için araştırdım ve sizin için yazdım bu gerçekleri bölgenin gabuğunu gırmaya başlamasının keyfini birlikte sürelim diye.
Kalemim müjdelere yetişmekte güçlük çekiyor artık. Ben bu sözleri harmanlarken üst üste iki müjdeyi birden aldım. Osmancık’tan Samsun – İstanbul otoyolu geçecek ve Çorum’dan Samsun - Ankara yüksek hızlı tren hattı hayırlı olsun.
Bu topraklarda doğmuş ve yaşayan bir insan olarak tabii ki içim içime sığmıyor ve bu müjdeler için de yeni sözler harmanlamak gerek.
Ben bu güzel şeyleri yazmazsam çocuğum yarın bana soracak. Baba çeyrek asırdır yazıyorsun. 2003 yılından 2023 yılına geçişi neden görmedin?
“Bir şey yap. Güzel olsun... Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? O zaman güzel bir şeye başla... Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü: “Her insan ölecek yaşta" diyordu Şemsi Tebriz-i Hz. Mevlana’ya.
Tıpkı bende öyle yaptım. Dilim döndüğü, gözüm doğruyu gördüğü ve kalemim ve yüreğim elverdiğinde güzel işler yapan güzel bir insan için güzel şeyler yazdım. Çünkü biz hepimiz ölecek yaştayız.
Bu hikaye Akşemseddin ve Koyunbaba Hazretlerinin duaları ile dualanmış bir bölgenin şahlanmasının hikayesidir.
Osmanlı’ya adını veren kentin sessiz ve sedasız 2023 yılına hazırlanmasının hikayesidir. Ya da gabuğunu gırmasının hikayesi. Ve bu hikaye yaşanmış ve yaşanmakta olan bir hikayedir.
Bu hikaye bölgenin geleceğine imza atmanın haklı gururunu yaşamanın hikayesidir. Bu hikaye yedi gün ve yirmi dört saat Osmancık’ı, İskilip’i, Bayat, Oğuzlar, Dodurga ve Kargı’yı düşünmenin ve bu doğrultuda üretmenin hikayesidir. 
Ve bu hikaye Hz. Ali’nin “Çalışanlar kötülük düşünmeye vakit bulamazlar, çalışmayanlar ise kendini kötülükten kurtaramazlar” dediği gibi çalışanların, üretenlerin ve doğup büyüdüğü topraklara tuğla üstüne tuğla koyanların hikayesidir.