Cenab-ı Allah’a sonsuz şükürler olsun ki bir Ramazan Ayına daha kavuştuk. Manevi güzelliklerle dolu olan Ramazan ayı mü’minler için bir rahmet ve mağfiret mevsimidir. Ramazan ayı, Allahu Teala’nın büyük bir ihsanıdır. Çünkü Ramazan ayı; Kur’an, oruç, iyilik ve güzellik ayıdır. Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle değerlendiren mü’min ebedi mutluluğun kapısını açar. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Ramazan ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar.’’ İyi işler yapan mü’mine Cennet’in kapıları açılır, Cehennem’in kapıları kapanır. Oruç sayesinde nefsine hakim olup şeytana uymadığı için de şeytanın eli kolu bağlanmış ve etkisiz hale gelmiş olur.
Ramazan ayı; orucu, iftarı, sahuru, teravihi, cemaatle dolan camileri, dinlenen vaazları ve okunan mukabeleleri ile kurtuluş ayıdır. Ramazan Alah rızasını kazanma kuşağıdır. Oruç, beş vakit namaz, teravih, dualar, zikir ve tesbihler, iftarlar, sahurlar, fitreler, sadakalar hepsi de birer sevap makinesi gibi işlerler. Uygulayıcılarını da ebedi nimet ve mutluluklara eriştirirler.
Ayrıca Ramazan’ı dolu dolu yaşamaya ruhen ve kalben niyet etmek; yani mü’min, niyetli bir Ramazan yaşamaya kararlı olmalıdır. Burada oruç tutmak için gerekli olan niyetten söz etmiyoruz. Merkezi Allah rızası olan bir niyeti kast ediyoruz. Hz. Peygamber Efendimiz; “Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Herkese niyet ettiği şey vardır.’’ buyuruyor. O halde amelin gerçek değeri amel edenin niyetinde gizlidir. Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.
Hz. Peygamber Efendimiz bir başka hadisinde; “Niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur.” müjdesini vermektedir. Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, orucun Allahu Tealanın emri olduğuna inanmak ve sevap beklemek lazımdır. Günün uzun olmasından ve oruç tutmanın güç olmasından şikayet etmemek şarttır. Günün uzun olmasını, oruç tutmayanlar arasında güçlükle oruç tutmayı, fırsat ve ganimet bilmelidir. Oruçlu kimse oruca niyet ettiği gibi bu oruçla Allah’ın rızasını, rahmet ve mağfiretini de dilemelidir. O halde Ramazan’da niyetlerimizi sağlam tutmalıyız ki adetlerimiz ibadet olsun, ibadetlere dönüşsün. Ziyafetlerimiz ve ziyaretlerimiz ibadet olsun.
Ramazan-ı Şerif Kur’an ayıdır; kalplere nur, gönüllere şifa, mü’minlere rahmet ve bütün insanlara hidayet olan Kur’an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olmasının şerefine bu ay oruçla taçlandırılmış ve Müslümanlar için yılın aylarının en hayırlısı olmuştur.
Kur’an’ın okunması bir ibadettir, her harfine bir hasene sevabı verilir. Kur’an-ı okumaktan maksat onu anlamak, onu anlamaktan maksat ise hükümlerini uygulamaktır. Vahiy meleği Cebrail (a.s), her yılı Ramazan ayında Sevgili Peygamberimizle buluşur, karşılıklı olarak birbirlerine Kur’an okurlardı. Mukabele ve Kur’an hatimleri Cebrail ile Peygamberimiz arasında yapılan mukabele uygulamasının bir devamıdır.
Ramazan-ı Şerif Oruç Ayıdır; Ramazan orucu Bakara suresinin 183-184. ayetlerinin inmesiyle hicretin 2. yılında Bedir Savaşı öncesinde Şaban ayında farz kılınmıştır. Orucun farz olduğu Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir. Kur’an-ı Kerimde; “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten (kötülüklerden ve haramlardan) sakınmanız için oruç tutmak, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.’’ buyrulmaktadır.
Oruç sevabı en çok olan ibadetlerden biridir. Hz. Peygamber Efendimiz; “Ademoğlunun her ameline on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir.’’ buyurmuştur. “Oruç hariç, çünkü oruç benim içindir, onun mükafatını da Ben vereceğim, oruç tutan kimse yemesini, içmesini ve şehvetini Benim için terk etmektedir. Oruçlunun iki sevinci vardır; biri iftar ettiği zaman, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir” anlamındaki kutsi hadis bu gerçeğin beyanıdır.
Allah’ın kitabında ve Peygamberimizin dilinde methedilen Ramazan, ilahi rahmet ve mağfiretin oluk oluk aktığı bir aydır. Yapacağımız ibadetlerle Rabbimizin sonsuz rahmet ve merhametine ermek için bu ay büyük bir fırsattır.
Ramazan gecelerinin ihyasında en verimli ibadet Teravih Namazıdır. Hz. Peygamber bu namazı kılmış ve ashabına da kılmalarını tavsiye etmiştir. Hz. Ömer döneminden sonra ise teravi namazı İslam’ın bir şiarı haline gelmiş ve Müslümanlar bunu devamlı kılmışlardır. Mümkün olduğu kadar teravih namazını camide ve cemaatle eda ederek Ramazan gecelerini değerlendirme gayreti içinde olmalıyız.
Bu ayda, emri altında bulunanların işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren amirler de affolurlar; Cehennemden azad olurlar. Resulullah, bu ayda, esirleri azad eder, kendisinden istenilen her şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene, bu işleri yapmak nasip olur.
Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmelidir. Elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü Tealanın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.
Fırsatı kaçırmamalı, bu ayı ahireti kazanmak için fırsat bilip, elden geldiği kadar ibadet etmeli, Allahu Tealanın razı olduğu işleri yapmalıdır. Allahu Teala’nın gazabına sebep olabilecek bütün kötülüklerden, haramlardan sakınmak, iman, ibadet bilgilerini, haramları öğrenmek, kul haklarından sakınmak, varsa helalleşmek, günahlardan tövbe etmek lazımdır.
Her şeyden önce, i’tikadı düzeltmelidir. Ehl-i Sünnet alimlerinin bildirdikleri i’tikadı öğrenmek ve buna göre inanmak lazımdır. İ’tikad düzgün olmazsa, tutulan oruçların, yapılan diğer ibadetlerin bir faydası olmaz. Çünkü i’tikadı bozuk olanların, muhakkak Cehennem’e gidecekleri hadis-i şerifte bildirilmiştir. Bunun için, Ehl-i Sünnet alimlerinin yazdıkları ilmihal kitaplarını alıp okumalı, doğru imanı öğrenmeli, ibadetleri yapmalı, haramlardan sakınmalıdır.
Allahu Teala, şartlarına uygun yapılan tövbeleri kabul edeceğini va’detmiştir. Böyle mübarek günleri, ayları fırsat bilip, çok çok tevbe ve istiğfar etmeli, affedilmek için, Cenab-ı Hakk’a yalvarmalıdır. Sonra ibadetleri, haram ve helal olanları öğrenmeli ve bunlara göre ibadet yapmaya çalışmalıdır. Kıymetli zamanlarda bu bilgileri okumak, öğrenmek, nafile namazlardan ve diğer bütün nafile ibadetlerden çok daha kıymetlidir.                                                           Ramazan-ı Şerif sosyal yardımlaşma ayıdır. “Komşusu aç iken, mü’minin tok dolaşması yakışık almaz.’’ anlamındaki hadis sosyal dayanışma duygusunu en çarpıcı bir biçimde gözler önünü sermektedir. Oruç fakirlere karşı yardım duygusunu geliştirir. Ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, Yüce Allah’ın ihsan ettiği sayısız nimetlerin kadrini bilir, O’na şükreder, açlığın ne demek olduğunu anlamak suretiyle de bunu devamlı tadan fakirlere yardım ellerini uzatır.
Sonuç olarak; ayların sultanı olan Ramazan Kur’an, oruç, sabır, yardımlaşma, dayanışma, rahmet, bereket, af ve mağfiret ayıdır. Bu ayı manevi kazancımızın en yüksek olduğu bir ay olarak değerlendirmeliyiz.
Yüce Allah, Ramazan ayı vesilesiyle bize madem ki daha farklı bir muamelede bulunmaktadır. O halde biz de Rabbimize karşı, bu ayda diğer aylardan daha çok ibadet ve güzel ameller işleyerek yaklaşmalıyız.
Oruçlarımız uçsuz bucaksız bir rahmet, teravihlerimiz sonsuz bir fazilet, iftar ve sahurlarımız ise ebedi bir mağfiret vesilesi olsun.
Selam ve dua ile…