Çorum İl Genel Meclisi Aile ve Engelliler Komisyonu Başkanı Arif Çamiçi, akraba evliliğinin dinen de sağlık açısından da mahzurlu olmadığını savundu.
Çamiçi, "Dinimiz, akraba evliliğine karşı çıkmadığı gibi yabancı kadınlarla evliliği de nazara vermiştir. Kan uyuşmazlığı vs. durumlar, sadece akrabalar arasında değil, bütün insanlar arasında söz konusu olabilir. Öyleyse, beraber aynı çevrede aynı hanede yetiştiği akrabasıyla evlenmek istemeyen birini tenkit etmek ne kadar yanlışsa, sevdiği hoşlandığı akrabasıyla evlenmek isteyen bir kişiyi ayıplamak da en az o kadar yanlıştır. Akraba evliliğinden dolayı, doğan çocuklar sakat olmaz. Öyle bir durum olsaydı, müslümanlık akraba evliliğini yasaklardı" şeklinde konuştu.
Çamiçi, diğer yandan da; akraba evliliğinin genetik hastalıkların yaygınlığını etkileyen önemli durumlardan biri olduğunu vurgulayarak, "Dünyada evliliklerin % 20'den fazlası akraba evliliğidir. Doğan çocukların en azından % 8.4'ü akraba evliliklerinden doğmaktadır" dedi.
İl Genel Meclisi Başkanlığı'nca geçtiğimiz Kasım ayında Aile ve Engelliler Komisyonu’na havale edilen, "Halkımızın bilinçlenmesi ve bu toplumsal yarayı sarmak açısından, ilimiz ve ilçelerimizde ki akraba evliliklerine bağlı hasta sayıları biliniyor mu? Bu konu ile ilgili elimizde istatistik bilgiler var mı? Sorunun ortadan kalkması ile ilgili önlemleri alan kurum ve kuruluşlar var mıdır? Varsa hangileridir? Alınan tedbirler nelerdir?" şeklindeki araştırma dosyasının sonuçları açıklandı.
Aile ve Engelliler Komisyonu Başkanı Arif Çamiçi, komisyonun yaptığı çalışmalar ve hazırladığı rapor hakkında bilgiler verdi.
Çamiçi'nin açıklaması şu şekilde:
"Akraba evliliği, eşler arasında kan bağı bulunması yani "aynı atadan gelme" durumudur. Kan bağı olan kişilerde, toplumun genelinde görülen ortak gen yüzdesinin dışında, akrabalık derecesine bağlı olarak artış gösteren daha da fazla ortak gen vardır.

DÜNYADA AKRABA EVLİLİĞİ GÖRÜLME SIKLIĞI
Akraba evliliği genetik hastalıkların yaygınlığını etkileyen önemli durumlardan biridir. Dünyada evliliklerin % 20'den fazlası akraba evliliğidir. Doğan çocukların en azından % 8.4'ü akraba evliliklerinden doğmaktadır. Özellikle Batı Akdeniz ve Güney Hindistan'da çok yaygındır. Akraba evliliği yaygın olan toplumlarda özürlü çocuk doğma riski diğer toplumlara kıyasla iki kat artarak %8-9 olmaktadır.

AKRABA EVLİLİĞİ TARİHÇESİ
Eski devirlerden beri toplum ve dini topluluklar akrabalar arası evlilikler için bazı yasaklar getirmişlerdir. Bu sınırlamalar kökenini olasılıkla biyolojik bilgi ve deneyimlerden değil, sosyal gereklilikten almıştır. Ayrıcalıklı durumlarda kardeşler arası evlilikler bile kabullenilmiş ve hatta firavunlarda olduğu gibi desteklenmiştir. İslam dünyasında kuzen evlilikleri kabul görürken, kardeşle, amca, teyze, dayı, hala gibi akrabalarla ve sütanne ile evlenmek yasaklanmıştır. Bazı kültürlerde ise yakın akraba evlilikleri ekonomik çıkarlar, çiftin ailelerinin birbirini daha iyi tanıyor olması, coğrafi konum gibi nedenlerle desteklenebilmektedir. Bütün Hıristiyan âleminde ise halen birinci derece kuzen evlilikleri kabul edilmemekte ve böyle evlilikler için katolik kilisesinden özel izin almak gerekmektedir. Kilisenin aynı zamanda vaftiz baba ile onun vaftiz çocuğunun da evliliklerini yasaklamış olması bu yasakların biyolojik temellerin dışında başka inanışlara bağlı olduğunu göstermektedir.
Birinci dereceden kuzen evlilikleri diye isimlendirebileceğimiz kardeş çocuklarının evlilikleri, ülkemizde en sık rastlanan akraba evliliğidir. Halkın eğitim düzeyinin ve genetik hastalıklar konusundaki bilgisinin artması, bu tür evliliklerin oranının % 0,3’ün altına düşmesine ve hatta büyük şehirlerde daha da azalmasına neden olmuştur. Akraba evliliği toplumumuzda birçok başka ülkede olduğu gibi ciddi bir tıbbi sorundur. Genetik hastalıkların sıklığını olumsuz etkilemesi nedeniyle üzerinde önemle durulması ve tartışılması gerekir.

AKRABA EVLİLİĞİ SIKLIĞI NEDİR?
Türkiye’de akraba evliliği sıklığı Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsünün 1983 yılında yaptığı çalışmada % 21.10 olarak bildirilmiştir. Bu sıklık yöreler arasında ciddi farklılıklar göstermektedir ve ülkenin batısından doğusuna doğru gidildikçe artmaktadır.
Diğer bir araştırmada Doğu Anadolu’da sıklık % 30.8 olarak bulunurken Batı Anadolu’da % 12.8’e düşmektedir. Bu sıklık köylerde ve kasabalarda artmaktadır. Ayrıca böyle dar topluluklar uzun süreler boyunca incelendiklerinde, burada yaşayan halkın yakından ya da uzaktan bir şekilde birbiriyle akraba oldukları ortaya çıkar ki bu da aynı köyden iki kişinin evliliğinin bile akraba evliliği olarak kabul edilmesi gerekliliğini doğurur.

AKRABA EVLİLİĞİNİN SIK OLMASININ NEDENLERİ NELERDİR?
Akraba evliliği, evliliğe aile büyükleri tarafından karar verildiği durumlarda daha da artmaktadır. Erken yaşlardaki evliliklerde sıklığı daha fazladır. Resmi nikâhlı eşlere göre dini nikâhlı eşler arasında % 50’lik bir artış izlenmektedir.
Yapılan çalışmalar eğitim ile akraba evliliği sıklığının azaldığını göstermektedir. İlkokul mezunları arasındaki sıklık yaklaşık % 20 iken orta ve yüksek öğrenimi tamamlayanlarda % 10’a kadar gerilemektedir. Yine ailesinde akraba evliliği olan kişilerde olmayanlara göre 2 kat fazla akraba evliliği bildirilmektedir.

AKRABA EVLİLİĞİ SIKLIĞI DEĞERLENDİRMELERİ
Akraba evliliğinin bu kadar sık olmasının nedenleri sosyal, ekonomik, psikolojik, dini ve coğrafi açıdan yapılacak incelemelerle ortaya konabilir. Sosyal sebepler arasında en önemli etken, belirli bir sosyal sınıfta olan kişilerin başka sosyal sınıftan kişilerle evlenmek istememesi ve kendine en yakın özelliklerdeki kişileri en kolay akrabaları arasında bulmasıdır.
Ekonomik sebeplerde bu yaklaşıma eklendiğinde, aileler mal varlıklarının bölünmemesi için yakın akraba evliliklerini tercih eder hale gelmektedir.
Psikolojik faktörler bazı yörelerde ağırlık kazanmaktadır. Türkiye’de bazı yörelerde evlenen kızın anne-babasıyla görüşmesi engellenmekte veya sınırlandırılmaktadır. Bu da kızını akrabaya vererek ilişkileri sürdürebilme yönüne insanlarımızı kaydırabilmektedir.
Dini sebepler daha çok azınlıkları etkilemektedir. Başka dine mensup ülkelerde yaşayan azınlıklar çocuklarının aynı dinden insanlarla evlenmesi isteğiyle yakınlarındaki insanları evlilik için seçmektedir. Yine bazı yörelerde coğrafi koşullar nedeniyle ulaşım ve iletişim güçlüğü olması orada kapalı bir toplum oluşmasına yol açabilmektedir.
Akraba evliliklerinin dağılımına bakıldığında birinci derece ve ikinci derece kuzen evliliklerinin tüm akraba evliliklerinin % 80-90’nını oluşturduğu gözlenmektedir.

Akraba evlilikleri ne tür risklere yol açar?
Akraba evliliğini üzerinde durulması gereken bir sorun olduğunu gösteren bazı bulgular vardır. Akraba evliliği yapanlarda ölü doğum sıklığının normal topluma göre yaklaşık 2 kat arttığı bildirilmiştir. Bu oran normal toplumda % 1.24 iken, akraba evliliklerinde % 2.14'dir. Diğer taraftan düşük (abortus) ve ölü doğumlar (intrauterin exitus) birlikte ele alındığında aynı artış yine dikkati çekmektedir. Bu oranlar normal toplumda % 5.21 iken, akraba evliliklerinde % 10.55'dir. Yeni doğan kayıpları açısından bakıldığında ise % 50lik bir artış söz konusudur. Normal toplumda bu oran % 10.76, akraba evliliklerinde % 16.29'dir. Ayrıca akraba evliliklerinde doğumsal kusurların (fetal anomali) 10 kat arttığı bildirilmektedir.

AKRABA EVLİLİKLERİNDE GENETİK GEÇİŞLER
Akraba evliliğinde önemli olan sorun sağlıklı olan bireylerin genlerinde taşıdıkları hastalıkların çocuklarına aktarılmasıdır. Bu açıdan önemli olanlar ise otozomal resesif ve bazı multifaktöryel geçişli hastalıklardır. Genler anne babadan çocuklara özelliklerin nakledilmesini sağlayan yapılardır. Aynı aile içinde genler arasında benzerlik ihtimali çok yükselmektedir.
Akraba evliliği ile görülme riski artan hastalıklarda, her iki eşte de aynı tip bozuk genin bulunması gerekmektedir. Akrabalar arasında genler arasında benzerlik sıklığı arttığı için hastalıklı çocuk sahibi olma olasılığı da artmaktadır.
Hastalıklı genler açısından heterozigotluk oranının çok yüksek olduğu kapalı toplumlarda yapılan evlilikler sonucu hastalık ortaya çıkma riski daha yüksek olduğundan bu tür toplumlarda akraba evlilikleri ayrı bir önem kazanmaktadır.

AKRABA EVLİLİKLERİNDE ORTAYA ÇIKABİLEN HASTALIKLAR
Kan bağı olmadan da bu hastalıklar iki taşıyıcı evlenirse ortaya çıkabilir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi, aynı tip hastalıklı genle karşılaşma riski akrabalık olduğunda daha yüksek olacağından, özellikle ailesinde otozomal resesif geçişli hastalık bulunan bireylerin mutlaka genetik danışmanlık almaları ve yakın akrabası ile evlenmiş olmaları durumunda ortaya çıkacak tehlikeler hakkında bilgilenmeleri gerekmektedir.
Kistik Fibrozis Akraba evliliklerinde en çok rastlanılan hastalıklarda birisi kistik fibrozistir. Kistik fibrozisin ortalama görülme sıklığı 2000 de 1'dir.
Kistik fibroziste etkilenen en önemli organlar epitel yapılardır. Dokuların salgı, solunum ve emilim özellikleri bozulur. Buna bağlı pulmoner komplikasyonlar, gastrointestinal sistem komplikasyonları ortaya çıkar. Kistik fibrozisli hastaların yaşam süresi ortalama 27 yıldır.
Fenilketonüri; özellikle beyni etkileyen bir hastalıktır. Türkiye'de fenilketonüri sıklığı 5000 de 1'dir. Fenilketonuride bir enzim eksikliği sonucu fenilalanin yıkılamaz ve hastalık oluşur. Erken tanıyla fenilalaninsiz diyet ile normal zekâ düzeyine erişilebilir.
Yenidoğan döneminde fenilketonüri taraması, ülkemizde Sağlık Bakanlığı'na bağlı kuruluşlarda rutin hizmetler arasında verilmektedir. Doğumdan sonraki 5-10 gün içinde birkaç damla kan ile basit ve ucuz bir yöntemle (Guthrie testi) hastalık saptanabilir.
Thalasemi major Thalasemi major; özellikle Akdeniz Bölgesi’nde taşıyıcılığı yüksek bir kan hastalığıdır. Hemoglobindeki bozukluğa bağlı gelişir. Kansızlık ağırdır, büyüme geri kalır ve kalp yetmezliği gelişir. Thalessemide tedavi ile yaşam 40 yaşa kadar uzatılabilir. Son yıllarda ülkemizde evlenmek üzere olan çiftlerde evlilik öncesi taşıyıcılık için taramalar yapılmaktadır.
Akraba evliği yapanların sağlıklı çocuğu olabilir mi? Olabilir. Ancak akraba evliliği yapanlarda özürlü ya da hastalıklı çocuk doğurma riski diğer evliliklere göre artmaktadır.
Kur’ân-ı Kerîm: “Ey Peygamber! Biz, şu kadınları sana helâl kıldık, …, seninle beraber hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını…” buyurmak suretiyle akraba evliliğinin mubah olduğunu bildirmiştir. Elbette burada akrabadan -teyze, hala gibi- evlenilmesi haram olanları müstesnadır.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de bizzat kendileri, öz kızı Hz. Fâtıma’yı amcasının oğlu olan Hz. Ali’ye nikâhlamıştır. Ayrıca hanımlarından Zeyneb binti Cahş, halasının kızıydı. Akraba evliliğinde bir mahzur veya bir sakınca olsaydı bunu başta Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) uygulamazlardı. Bazı yörelerde normal görülüp kimi yerlerde ise tepkiyle karşılanan akraba evliliğine dinî anlamda bu çerçevede bakmak gerekir. Evet, bir yerin örfü orada yaşayan Müslümanların hayatında önemli bir yere sahiptir. Ancak Kur’ân ve sünnet-i sahiha’ya uymayan bir örf, geçerli değildir. Halk içerisinde yerleşmiş olan bazı örflerin de bir anda tadil edilmesi kolay olmamaktadır. Dolayısıyla Kur’ân ve Sünnete ters de olsa Müslümanlar teferruata ait meselelerde halkla yaka paça olmamalı belki bazı meselelerin hallini zamanın akışına bırakmalıdırlar.
Günümüzde yakın akraba evliliklerinde sakat doğumların çok olduğu söylentileri gerçeği yansıtmamaktadır. Yabancılarla evlenip de eli ayağı sakat çocuklara sahip aileler az olmadığı gibi yakın akraba ile evlenip de çocuğu sakat doğan insanlar da dikkat çekici oranda değildir. Öyleyse meseleyi mutlak manada akraba evliliğine bağlamak yanlış olur. Ancak akrabalarda bulunan bazı hastalıkların yakın akraba evliliklerinde daha fazla artacağı hususu, araştırılmış bir konu olup yine de üzerinde durulmaya değer.
Bu konuda şu tavsiye edilir: İster yakın ister uzak akrabayla isterse yabancı biriyle evlenilsin, yapılan bütün evliliklerde gerekli sıhhî tetkikler, tahliller yapılmalı, muhtemel bir tehlike varsa bunun tedbiri alınmalıdır. Bugün bu işler zor olmadığı gibi mecbur da tutulmaktadır.
Evet, akrabâ ile evliliğin sakıncası olmamakla beraber, dinimizce akrabâ olmayan kadınlarla evlilik de teşvik edilmiştir. Hadis diye rivayet edilen, fakat bazı âlimlerce Hz. Ömer’e ait olduğu söylenen bir sözde şöyle buyrulmuştur: “Yakın akrabâlarla evlenmeyin zira çocuk zayıf olur.”
Bu manaya benzer şekilde rivayet edilen bir hadislerinde Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam) şöyle buyurmuştur:
“Yabancılarla evlenin, ta ki çocuklarınız zayıf olmasın.”
Çocuğun zayıf olmasının sebebi olarak da şöyle denilmiştir:
Bu söz ister bir hadis-i şerif olsun, isterse Hz. Ömer Efendimiz’e ait olsun, neticede önemli bir husus ortaya konmuş bulunmaktadır. Ancak bu söz, evlenilebilecek yakın akrabâ ile evliliği haram veya mekruh kılmış değildir. Hadiste yakın akraba denilmiş, uzak akraba söz konusu edilmemiştir. Dolayısıyla uzak akraba ile evlilik aynen yabancı bir kadınla evlilik gibi görülmüştür.
Akraba dışından evliliklerde, nesillerin bedenen, zihnen daha sağlam olmasının yanında, insanlar arası tanışmayı, kaynaşmayı arttırma böylece toplumun, milletin, ülkenin sulhüne katkıda bulunma gibi faydalar da vardır.
Netice itibarıyla akraba evliliği dinen de sağlık açısından da mahzurlu değildir. Dinimiz, akraba evliliğine karşı çıkmadığı gibi yabancı kadınlarla evliliği de nazara vermiştir. Kan uyuşmazlığı vs. durumlar, sadece akrabalar arasında değil, bütün insanlar arasında söz konusu olabilir. Öyleyse, beraber aynı çevrede aynı hanede yetiştiği akrabasıyla evlenmek istemeyen birini tenkit etmek ne kadar yanlışsa, sevdiği hoşlandığı akrabasıyla evlenmek isteyen bir kişiyi ayıplamak da en az o kadar yanlıştır.

Akraba evliliğinden dolayı, doğan çocuklar sakat olmaz.
Öyle bir durum olsaydı, müslümanlık akraba evliliğini yasaklardı. Nice insanlar vardır ki, çok yakın akrabasıyla evlidir, fakat çocukları çok gürbüzdür. Akrabasıyla evlenenlerin bazılarının çocukları sakat olabiliyor, bu doğru. Fakat akraba olmayanların da bazen çocukları sakat oluyor. İnsanlığa zararlı bir şeye İslam dini müsaade etmez. Hz. Ali Efendimiz de akraba evliliği yapmıştı ama, çocuklarının hiçbirinde sakatlık yoktu.
Bu husus peygamberimizin fiiliyle de sabittir. Zira peygamberimiz halasının kızı (Zeynep, r.a. validemiz) ile evlenmiştir. Peygamberimizin yaptığı bir işi kötü görmek kadar bu dünyada kötülük tasavvur olunamaz.
Akraba evliliğinin zannedildiği gibi mahzurlu olmadığını söyleyenler; Hz. Hasan (r.a.) efendimiz zehirlendiği zaman kardeşi Hz. Hüseyin'i yanına çağırtarak oğlu Kasım'ı emanet edip "Ya Hz. Hüseyin! Bu oğlumu zamanı geldiğinde kızınızla evlendirin" buyurmasını, daha ashabdan pek çoklarının hala, teyze ve dayı kızlarıyla evlendiklerini delil göstererek, yakın akraba evliliğinin zannedildiği gibi birçok sakatlıklara sebep olduğu ve olabileceği iddiasının yersiz olduğunu ispat etmektedirler. Bu hususta araştırma yapan tıp uzmanları (Genetikçiler) ana ve babanın sipermlerindeki genleri inceleyerek "Şayet genler hasta ise hasta genlerin birleşmesinden çocuk sakat olur. Bu durumun akrabalarda daha çok olma ihtimali vardır" derlerken, acaba bu sakatlıkların nikah adaplarına riayet edilmediğinden meydana geldiğini ve gelebileceğini hiç düşündüler mi?"