Halk arasında kaba tabirle bilgisizce ve deneyimsizce tabir edilen adıyla "yata yata para kazanmak" yada sürekli dillere dolanmış bir cümle 3 ay tatil yapmak. Gerçekten yata yatamı para kazanıyoruz sizce? Bir duvar ustası yanlış ördüğü duvarı 10 kez yıkıp yeniden örebilir, herhangi bir memur yanlış yazdığı evrağı 10 kez yırtıp yeniden yazabilir. Peki öğretmen yanlış eğittiği bir çocuğu yeniden sil baştan yapabilir mi sizce? Hepimizin en değerlisi olan üstüne titrediğimiz göz bebeklerimiz evlatlarımızı gözü kapalı teslim ettiğimiz öğretmenlerimiz. Her gün 2 yada 3 çocuktan değil yüzlerce yada binlerce çocuğun sağlığından eğitiminden güvenliğinden sorumlu olan öğretmenlerimiz. Birçok kurumda 1 ay yıllık izin kullanıldığı halde öğretmenin aslında 2 ay olan fakat hep 3 ay sanılan ve lanse edilen yaz tatili sizce bilgi yok ama fikir var değil midir? Hangimiz sizce bu 2 aylık yaz tatilini 5 yıldızlı otellerde ailemizle geçirebiliyoruz. % 82 sinin visa borcu batağında olduğu eğitmenlerimiz bizi hayata hazırlayan öğretmenlerimizin kaç tanesi sizce tatile gidiyor belki % 20'lik bir kesimi. Onu da 6 ay taksite böldürüp güya gidip kafasını boşalttığı tatilin geri dönerken taksitlerini düşünerek. Mesleğimin 14.yılı halen köyde öğretmenim ve 4 şehirde toplam 9 okulda çalıştığım halde halen merkez bir okula gelemedim. İlk yıllarımda bir öğretmen arkadaşım "Elin çocuğunu sen mi adam edeceksin bos ver be Gonca neden kendini paralıyorsun" dediğinde beynimden vurulmuştum. Öğretmen anne babanın evladıydım ve hep nesil için didinen bir annem ve babam vardı ve ben bu mesleğe sahip olabilmek için tam 5 yıl sınavlara girmiştim. Hiç bıkmadan yılmadan. Bu arada 5 yıl kazanamayacak kadar kotu olduğumdan değil tam tersi çok yetenekli olduğum halde maalesef yetenek sınavlarında dönen torpiller yüzündendi.O gün çok öfke duyduğum yasça ve yıl olarak benden çok eski olan öğretmeni şuan anlayabiliyorum. Doğrumu? Değil. Katılıyor muyum? Hayır. Sadece anlıyorum. Çünkü bezmişti bezdirilmişti bıktırılmış yılmış artık sadece ticaret gb görüyor maaş gününü bekliyordu. Peki neden? Bunun o kadar çok nedeni var ki.Halkın mesleğe bakış açısı, idarenin tavrı, her ay aldığı ama bir türlü ay sonuna denk getiremediği maaşı, aynı sınıfta 33 yada 35 ayrı hayat ve her birini anlayıp ona göre sekil alması gerektiği, eve götürdüğü ve çocukları uyuyunca içinde kaybolduğu evrak angaryası, okuldaki toner, su, hizmetli wc sorunu gibi size en az yüz tane yazabileceğim sizin uzaktan göremediğiniz yıldıran bezdiren enerjisini aşağı çeken sıkıntılar. Ben öğretmenim bir cümlemle bir çocuğun dünyasını ve geleceğini karartabilirim. Ben öğretmenim bir cümlemle bir çocuğun hayatını bambaşka yapabilirim. Hayatta şanslıysanız iyi öğretmenlere denk gelmişsinizdir.Bu mesleğin hakettiği itibarı ve olanakları göremesekte, öğretmenlik para işi değil vicdan işidir. Senin gözünün içine bakan yüzlerce minik göz onlara bilgi vermek onları eğitmek güzel davranışlar kazandırmak dünyanın en güzel duygusu. Her ne kadar uzaktan yata yata para kazanıyor görünsekte her kuruşunu fazlasıyla hakediyoruz kimsenin şüphesi olmasın. Ve kimse şunu unutmasın öğretmeni horlamak bıktırmak bezdirmek aslında evladınıza en büyük kötülüğü etmektir. Değerimizin anlaşılacağı yarınlar görmek umuduyla.