Mutluluğun Atölyesi
Mutluluk
Yaş aldığımız zaman arttık sıra mutluluklarımız küçülüyor mu?
Veya sorumluluklarımız mı bizi sorunlu hale getiriyor?
Beklentilerimiz mi bizi endişelendiriyor?
Özentiler mi bizi doyumsuz kılıyor?
Gel işin içinden çıkabilirsen.
Biz, biz olmaktan çıkıp ruhumuzu unutup başka toplumların görüntüsüne özendiğimizden beri belki gülmeyi unutuyoruz.
Mutluluğun en güzel göstergesi gülmek, gülebilmek değimlidir? Çoğu insanımız farkına varmadan mutluluğun anlamını unutup gidiyoruz.
Başta eğitim sistemimiz çöktü. Minicik beyinlere ezber odaklı, puana dayalı, kıyaslayan bir yol çocukların başarısı veya başarısızlığı sayıldı.
Sanki çocuklar mekanik.
Geleceğin temeli endişe ile atılıyor.
Eskiden deneyerek, yaparak eğitim vardı, çöpe atıldı.
Çocuklar birbiri ile yarışan, değerlerden ve kişisel beceriden uzak, ben odaklı bencil nesiller haline geldi.
Uygulanan dinci ve kinci eğitim politikaları da bunları destekledi.
Özel okulların ve özel öğretmenlerin devreye girmesi ile hırs çoğaldı, insani değerler azaldı.
Başarı çözdüğü soru sayısına zamanlandı.
Mutlu olmayı adım, adım unuttuk
Eeee ailede bu işe aman benim çocuğum geri kalmasın diye dışarıdan ne görüyorsa yapmaya çalıştı.
(Ben şahsen bunlar makine değil insan yavrusu dediğimde üzerime hürleyen velilerin hışmına uğradım).
Kendi olamayıp başkasına özenen, kendini nasıl yaşar? Özünü, kendini yaşayamayan insan mutlu olabilir mi?
Hep endişe içinde yaşayan gülmeyi nasıl becersin?
Ülke olarak yanlış politikalarda başka ülkelerin yaşam tarzlarına hep özendirildik. Taklitçi üretmeyen tüketen bir kuşak yetiştirdik. Ne yazık ki olduk.
Ha bir de adım, adım kendi özümüzden uzaklaştırılıp, uydurma ümmetçi zihniyet beyinlere zerk edilmeye başlandı.
(Arap milliyetçiliği övülerek, dinden uzaklaşıp araplaşılmaya başlandı)
Dünya şimdi yaparak, yaşayarak eğitimi tartışırken biz hala taklidin peşinde koşuyoruz.
Yetinmeyi unuttuk.
Hep başkalarının hayat düzeyine göz dikildiği için kıredi kartları ve borç batağında hastalanıp mutsulaşıyoruz.
Etrafımızda o kadar çok mutlu olacağımız şeyler var ki bakmasını bir bilebilsek.
Milli Eğitim, Köy Enstitülerinin içeriğinde günümüze uygun halde geri dönmelidir.
O zaman nesiller üreten, toplum gülen ve mutlu olacaktır.
***

Uzun süredir ülkemizde yaşayan Suriyelileri izliyorum.
Adamlar her yerde gülebiliyorlar.
Hastanede bir çift Suriyeli çocuklarını acile getirdiler, annede babada birbirlerine karşı ve de çocuklarına gülerek konuşuyorlardı.
Bizde çocuğumuza serum takılsa dünyamız başımıza yıkılır veya ağlarız.
Sokakta görüyorum bakımlı ve yüzlerinde endişe yok.
Mutlular yani.
Beklide savaş ortamından kurtulmanın huzuru bilemiyorum. Toplum bilimcilerin derinlemesine incelemesi gereken bir konu herhalde.

Biz kendi ruhumuzu kaybedeli, bize uymayan ruhlara büründürmeye çalışalı beri belki bu kadar umutsuz olduk.
Gelecekten endişelerimiz çok olduğu için mi desem.
Tüketimden kurtulup her halimizle üretime geçersek beklide yeniden kendimizi bulabileceğiz, ne bileyim.
Endişemi yenip mutlu olmak istiyorum.
Kalın Sağlıcakla_Mutluluk Yanıbaşımızda__Meyrem’ce