Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Doç. Dr. Mehmet Ali Gök, Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı çerçevesinde önemli uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Gök, meme kanserinin meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişmesi sonucu oluştuğunu belirterek, “Bu hücreler kontrolsüz olarak çoğalır, tümör olarak ortaya çıkar. Memenin kanserli dokusu önce yakın çevresine, sonra da memeye yakın lenf bezlerine yayılır. Zamanında tanı konup tedavi edilmeyen meme kanserleri diğer organlara yayılarak tedavi imkânının zor olduğu evreye geçer. Meme kanserlerinin son yıllarda görülme oranları oldukça arttı. Dünya çapında yapılan istatistiklere göre meme kanserinin görülme oranı 10 bin kişide 4-5 olarak hesaplanmıştır” diye konuştu.

DOĞUMDAN SONRA İLK 6 AY BEBEK EMZİRİLMELİ

Genetik yatkınlık ve ilerleyen yaşla beraber meme kanseri görülme sıklığının arttığına değinen Doç. Dr. Gök, meme kanserinden korunmanın yollarını da şu şekilde sıraladı:

Uzman Klinik Psikolog Simge Ünal, hizmet ofisini 28 Nisan’da açıyor Uzman Klinik Psikolog Simge Ünal, hizmet ofisini 28 Nisan’da açıyor

“Sigara ve alkol gibi kanserojen ürünlerden uzak durulmalı. Sağlıklı beslenmeli ve düzenli spor yapılmalı. İdeal kiloyu korumaya özen gösterilmeli. Bebek sahibi olan anneler ilk 6 ay emzirmeli. Geç yaşta anne olmaktan kaçınılmalı, hormon ilaçlarının kullanımına dikkat edilmedir. Memede kanserli bir hücrenin bir tümör oluşup muayene sırasında bir uzman tarafından tespit edilinceye veya radyolojik incelemede belirginleşinceye kadar uzun süre kalması gerekir. Kadınlarda genellikle en az 1 cm büyüklüğüne ulaşmış bir kitle elle kontrol edilerek tespit edilebilir.”

HASTALARIN YÜZDE 70’İ KENDİSİNİ İNCELERKEN TESPİT EDİYOR

Doç. Dr. Gök, günümüzdeki meme kanseri belirtilerinin büyük bir kısmının kişinin kendisi tarafından bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Kanserli kitleler sert, düzgün kenarlı, pürüzlü yüzeyli ve meme dokusunda gizlenmeyecek şekilde değişikliğe uğrar. Memede ele gelen bir şişlik veya kitle, iki meme arasında ortaya çıkan asimetri, meme ucunun içe doğru çekilmesi, şekilde değişiklik, memelerde kızarıklık, yara, egzama, kabuklanma, çatlama, deride portakal kabuğuna benzer görünüm, memede olağandışı boşluklar veya büyüklük artışı, adet değişikliği, memede bulunandan farklı nitelikte ağrı, meme ucu akıntısı, koltuk altında şişlik kanser tanısını koymaya yarayan önemli bulgulardır. Meme kanserlerinin yüzde 70'ini hastalar kendi memelerini incelerken veya muayene ederken buluyor. Bu yüzden 20 yaşından sonra kadınlar ayda bir kez adet bitimi sonrasındaki dönemde ayna karşısında kendi memelerini gözlemlemeli ve elleriyle memelerini, koltuk altlarını yoklamalılar. Herhangi bir değişiklikte farklılık varsa, en kısa sürede doktora başvurmalılar."

TEDAVİDE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM ŞART

Erken evrede tespit edilen meme kanserinin tedavisinde ilk seçenek olarak cerrahi yöntemlerin kullanıldığına işaret eden Doç. Dr. Gök, “Meme kanseri tedavisinin en önemli bölümünü cerrahi oluşturur. Meme kanseri ameliyatının amacı, kanserli parçaların uzaklaştırılmasıdır. Cerrahi tedavi yöntemleri tümörün tekrarlamasını (nüks) veya başka organlara dağılmasını önleyecek şekilde uygulanır. Yöntemler, takip eden sistematik tedavi yöntemleri, tedavi yöntemi (kemoterapi) ve/veya hormon tedavisi ile tedavi (hormonterapi) uygulanır. Kanser tedavisinde sıklıkla tercih edilen radyoterapi, kanserin yok edilmesi ve tümörlerin yok edilmesi amacıyla uygulanıyor. Meme kanserinin tedavisindeki başarı oranı, kanserin ne kadar erken evrede yakalandığı ile doğru orantılıdır. Meme kanseri erken evrede saptandığında 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 96 seviyesine çıkabiliyor. Meme kanseri tedavisinde multidisipliner yaklaşım uygulanmalıdır. Meme kanseri tedavisinin planlanmasının genel cerrahi, radyoloji, patoloji, medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümlerinin multidisipliner bir yaklaşımla birlikte ve işbirliği içinde çalışmalıdır” diyerek sözlerine son verdi.