Öncelikle maddi anlamda hiç kazanmadım, kazanmıyorum da. Para umurumda değil. Umurumda olsaydı bazı yerleri terk etmezdim.
İlçemizin küçük olması nedeniyle yazıların hedef olarak yazmadığım kişiler tarafında yaraları nedeniyle bana karşı acımasız, pervasızca baskı kurdular.
Adamı ben makamıyla değerlendirmem. İnsani davranışları, dedikleriyle davranışlarının aynı doğrultuda olmasını isterim. Neler geldi başıma?  Öncelikle mabette yazımın içeriği hakkında alınganlık gösteren zat üzerine basarak laf etti.
Ama ben kendisine iyilik etmişti. Ve bu kişi bana çok ağır laflarla büyüğümden laf işittirdi. Kendisine dedim. Tekzip yoluna başvursun diye. O yazının içerini aynen savunuyorum. İlgili kişilerin basınla nasıl iletişim kurması gerektiğini ben öğretecek değilim.
İlçenin ileri gelen kişilerinin rahatsız olduklarını ve lise öğrencisi gibi yazımın editör olmayan fakat mevkii sahibinin mutlaka süzgecinden geçirilerek yayınlanabileceği bilgisi verildi. Hatta her hafta dikkatim çekildi. Yine yazmışsın diye.
Yazdığım haftalık yerel gazeteyi eline alan birisi sen kimden izin adlında yazı yazıyorsun diye sorgulamıştı.  Sadece tebessüm etmiştim. Bu çağda bu kadar gerilikte fazla değil mi? 
Burdur’dan yetkilinin birisi aramıştı. Konunun gerçek olup olmadığı hakkında fakat her ne kadar önyargılı kişilerce insanlara farklı davrandığım düşüncesinde olanların aksine, yok dedim, kurgu o yazı demiştim. Yıllar önceydi.
İlçemizin aksakal gazetecisi olarak bilinen zatın benimle dalga geçildiğini söylemesi ise çok garip gelmişti.  Ramazanla ilgili yazının başlığından dolayı kendisi de hafiften alaya ortak olmuştu. Ben olsam güzelce izah ederdim.
Eğitim bir sen burdur şube başkanında lanetine uğradım. Sendikadan istifadan epey sonra yazı yazmıştım. Onu kullanarak beni sendikaya üye yapmadı. Hala da üye değilim. İsmimi duyunca “o yazı yazdı” üye olamaz cevabına herkesi alıştırdı.
Umarım sayın başkan kızmaz. Kendisinin “Mevlana hazretlerinin mesnevisinden” derlemeleri var. Mevlana’nın meşhur sözünü yazarsam ayıp olur.
Bizim gerçekten hoşgörü adına, kusurlarımızı dile getirenlere teşekkür etme erdemini edinmemiz gerekiyor. Yazı yazdı manevi ceza ver.
Öğretmenlerin siyasi içerikli olmadıkça yazı yazmasında asla sakınca yok. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Amir her istediğini “ben yaptım oldu”, olur, olacak diyebilir. Öyle makam sahibiyim güç, kudret bende devri epey geçti.
22 Nisan 2014 başbakanın grup toplantısından alıntı” hiçbir yetkili ben böyle istedim ve böyle olacak diyemez. Derse cezasını çeker. Kim olursa olsun”.
Ülkemiz hukukla yönetilen devlettir. Devletin yasalarını çiğneyenin cezası neyse çeker, çekmelidir.
Suçu olmayan masum insanlara manevi eziyetten zevk alanların, belki gülenlerin ağlayacakları zamanın yakın olduğunu unutmamalarını önersem, kızarlar mı bilemem?
Köşe yazmakla aslında çok büyük kazancım oldu. Sevenlerimin olduğu kadar sevmeyenlerim de olduğunu öğrendim.
En büyük kazancım ise, çok kitap okumak oldu. Adam kızmış, adam müdürü aramış, adam laf söyletmiş umurumda değil.
Kitap okumanın tadı başka, bunu hafızada yorumlayarak köşeye dökmenin tadı ise bambaşka oluyor.
Öfkelenenlere selam olsun.