Bir ilişki başlarken ilk günlerde seni kıskanmaya başlıyorsa bu hoşuna gider herkesin."Bana ne kadar aşık, çok seviyor" diye düşünürüz, hatta düşünmekle de kalmayız bu durumdan çok mutlu ve hoşnutuzdur. Ta ki olay boyut değiştirip bu kıskanmalar her geçen gün dozunu biraz daha artırdığında ve gün gelip dayanılmaz bir hal aldığında, özel hayatımız, özgürlüğümüz sevdiğimiz insanın tekelinde oyuncak olduğunda kaçmak, kaçıp kurtulmak isteriz. O çok hoşnut olduğumuz, kendimizi vazgeçilmez sandığımız, gururla: "Ay aşkım beni çok seviyor, çok kıskanıyor" diye böbürlendiğimiz durum artık işkencedir bizim için. Neredeydin? O arayan kim? Kimden mesaj geldi? Ne yazıyor? Hatta zamanla haddini aşar ve artık sormak yerine çalan telefona direk uzanıp alıp açmak veya mesaj okumak gibi durumlara kadar gider boyut. Peki ne oldu o aşık adama yada kadına? Bu sevgimi, aşk mı? Yoksa güvensizlik mi? Yada özgüven eksikliğimi? Size güvenen, seven insan bu işkenceyi yapar mı peki? İlk başlarda sizin herseyinize hayran o kişi belli bir zaman sonra "Onu giyme, oraya gitme, Onunla konuşma" gibi cümleler kurmaya başlar. Belli bir dozun üzerine çıkan kıskançlık asla ask ve sevgi değildir. Bu sadece özgüven eksikliğidir. Kişinin kendisine olan güven problemini size baskı ve kısıtlama getirerek yansıtmasıdır. Gazetelerde çok duymuşuzdur "Çok sevdiği sevgilisini kıskançlıktan öldürdü" diye. Ruh sağlığı yerinde hiçbir birey sizi nefessiz bırakacak kadar kıskanmaz. Sevdiğimiz insanin diğer insanlar tarafından ilgi görmesi pek hoşumuza gitmez, fakat güven ve saygı varsa sorun yaşamayız. Özgüven ve özsaygımız gelişmemişse bu büyük problemleri de beraberinde getirir. Bir kişi ne kadar özgüven problemi yaşıyorsa o derecede karşıdakini suçlayıcı ve ezici olur. Çünkü kaybetme korkusu onu bir süre sonra ilişkisinde suçlayıcı, huzursuz ve birlikte olduğu kişinin yaşamını çekilmez hale getirmesine sebep olur. Dozunda kıskanıldığınız, sağlıklı sevildiğiniz, sevgi dolu günleriniz olsun.