İsot ile ilgili Urfa diyarından bir hikâye vardır. 
Fransızlar Urfa'yı işgal için asker konuşlandırırken, Bey Kapısı'nda oturan ahaliye haber gelir, Fransız askeri yaklaşıyor diye. Aldıran bile olmaz, kimseden pek ses çıkmaz. Oturmaya devam ederler. 
Gün ilerlerken yeni haberler gelir. Fransızlar Akabe gibi kente hakim tepeleri de işgal etmiştir. Kente girmeleri an meselesidir. Ahalide gene bir hareket yoktur. 
Son gelen haber ise herkesi ayaklandırmaya yetmiş, infial yaratmıştır... 
Fransızlar isot tarlalarına girdi! Kızılca kıyamet kopar. "Vurun ulan vurun bugün namus günüdür" der ahali. 
Gerisi malum. Fransızlar Urfa'dan çıkartılmış, Fransızlar isot başkaldırısına yenilmiştir... Bu hikâye kuşkusuz bir rivayettir.
Ne demiş atalarınız ''Bana dokunmayan yılan bin yaşasın''... Tam da ülkemizde yaşananları anlatıyor...
Son yıllarda MİT başkanı üzerinden, yargıdan vs. derken sürtüşme dershaneler üzerinden patlak verdi... Ayyuka çıktı...
Şu günlerde ise iyiden tavan yaptırıldı...
Oynanan tiyatronun sonucunun ne  olacağı  meçhul...?
Düne kadar iktidar erkine destek verenlere bazı soruların yönelmesinin de yerinde olacağı kanısındayım...
Ülkemizin bölünme açılımları yapılırken nerdeydiniz…?
Türk Silahlı Kuvvetleri yok edilirken başka ülkede mi yaşıyorsunuz...?
Dinimizde zina en büyük günah  iken suç olmaktan çıkarılmasına neden sesiniz kaldınız...? 
Cennet analarımızın ayağı altında diyen inancımız varken, kadınlarımız öldürülürken kulaklarınızı neden tıkadınız...?
Aile birliği toplumun temeli idi boşanmalar son beş yılda %40 artarken çözüm bulunmamasına sessiz kalmayı neden yeğlediniz?
Dinimizce Şehitlik en üst mertebe iken şehitlerimize kelle diyenlere neden Hadis-i Şerifi hatırlatmadınız...?
Çiftçilerimiz milletimizin efendisi idi, çiftçimize ananı da al git derlerken de duymadınız mı?
Ülkemizin bütün kaynakları haraç-mezat satılırken hiç mi torunlarınız aklınıza gelmedi...?
Ormanlarımız  çıkarlara ve yandaşlara feda edilirken, HES'lenirken, ''Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz'' Hadis-i Şerifini bilmiyor muydunuz...?
4+4+4’le Milli Eğitim sistemimizin kökü kazınıp MALİ EĞİTİM sisteminin temeli atılırken etli pilav mı yiyordunuz...?
Yabancılara sınırsız hak ve satış yapılması normal miydi...?
Türk kelimesi ve Trük’lüğün unsurları birer, birer silinirken sesinizi niçin duyamadık?
Sayamadıklarım saydıklarımdan çoook daha fazla, gerisini sizler ekleyiniz...
Bende eğitim sisteminin hatalarına karşıyım... Eğitim milli olmalı ve okullarda yapılmalı... Dershaneler bir gereksinim olmaktan mutlaka çıkmalı... İllaki okullar Eğitimde ve Öğretimde Milli Eğitimin gerekli koşullarını yerine getirecek düzeye yeniden kavuşmalı ki dershanelere gerek duyulmasın...
Ne diyebilirim ki; Şükür uyandığınız için çok sevinçliyim...
Kalın sağlıcakla_ Uyanalımmmm__