Ülkenin bunca sıkıntısı varken CHP’de Muharrem İnce krizi çıktı. Ekonomik kriz, Covid-19 salgını, işsizlik yetmiyormuş gibi egosunu dizginleyemeyen adamların şovlarını izlemeye başladık.

İsmail CEM; çok iyi bir eğitim almış ve genç yaşında siyasi kariyerinde hızla yükselen isimlerden biriydi. 1980 öncesinden başlayarak siyasi bir figür olarak adından söz ettirdi. 1980’den sonra yeniden şekillenen Türk siyasetinde SHP’nin içinde yer aldı. Deniz Baykal ile birlikte Yeni Sol adında bir hareket başlattılar. Ancak ne Deniz Baykal ne de İsmail Cem, dönemin genel başkanı Erdal İNÖNÜ’ye karşı bir başarı sağlayamadı. Deniz BAYKAL, Erdal İNÖNÜ’ye karşı üç defa genel başkan adayı oldu ve kaybetti. İsmail CEM, 1992 yılında Baykal ile beraber SHP’den ayrıldı. 1980 ihtilalinden sonra kapatılan CHP’yi Baykal’ın liderliğinde yeniden açtılar. Ancak İsmail Cem, burada da kalmayarak 1995’te DSP’ye geçti.

İsmail CEM, 1980 öncesinde CHP lideri Bülent ECEVİT döneminde TRT Genel Müdürü olmuş, siyasi çalkantıların ardından yeni kurulan hükümet tarafından görevden alınmıştı. Ecevit, 80 sonrasında SHP’den uzak durmuş ve siyasi yasakların kalkmasının ardından DSP’yi kurmuştu. Bülent ECEVİT solun birleşme çabalarına destek vermiyordu. Ecevit’in bazı eski isimlerle çalışmak istemediği iddia ediliyordu. Ayrıca siyasi açıdan DSP’yi, 80 sonrasının CHP’sinden farklı bir yere koyuyordu. Ve DSP’ye geçen İsmail Cem, 2002 yılında sağlığı bozulan Türk siyasetinin en saygın isimlerinden Bülent ECEVİT’i tabiri caizse hasta yatağında sırtından hançerledi. İsmail Cem, Hüsamettin Özkan ve Kemal Derviş’ten oluşan üçlü, Bülent Ecevit’i siyasi oyunlarla devirip koalisyon hükümetini yeniden şekillendirmeye çalıştı. Bir yandan ekonomik kriz bahane ediliyor, bir yandan siyasi kriz çıkarılıyordu. Hal böyleyken erken seçim kararı alındı ve koalisyon hükümeti çöktü. Ve yerine AKP geldi.

Deniz BAYKAL; Türk siyasetine damga vurmuş isimlerden biridir. Emsallerine oranla “bir yerlere gelme” konusunda daha başarılı bir çizgi izlemiş olsa da siyaseten yaptığı hataların Türk soluna maliyeti ağır oldu. Deniz Baykal’ın çok tartışılan Tayyip Erdoğan’la yaptığı özel görüşme ve ardından Erdoğan’ın siyasi yasaklarının kaldırılması için CHP’yi ikna ederek yasa değişikliğinin çıkmasını sağlaması bir dönüm noktasıdır. O noktadan sonra Tayyip Erdoğan’ın siyaseten silineceğini öngören Baykal yanılmış, AKP’nin 18 yıllık iktidarı başlamıştır. Yaşar Nuri Öztürk ve Zülfü Livaneli’nin anlatımına göre Baykal bunu yaparak “nasıl olsa muhafazakar iktidarın uzun süre dayanamayacağını” söylemiş ve kendisine karşı çıkanları dinlememişti.

Türk siyasi tarihinde siyasetten pek anlamayan iş insanları da zaman zaman siyasi parti kurdular ve kurdukları gibi batırdılar. Cem BOYNER, 1995’te liberal görüşlü Yeni Demokrasi Hareketi’ni kurdu. Anketler uçuyordu, zengin patronların gazeteleri ilk seçimde iktidara geleceğini söylüyordu. Biz “Saman alevi sönecek,” dediğimizde inanan yoktu. Halk, kendisiyle arasında bağlantı kuramadığı bu oluşuma ilgi göstermedi. Cem Boyner ilk seçimlerin ardından siyaseti bıraktı.

Mustafa SARIGÜL; önce CHP sonra DSP’ye geçti. Milletvekili oldu, belediye başkanlığı yaptı. Deniz BAYKAL’a karşı genel başkanlık yarışına girdi, kaybetti. 2009’da Türkiye Değişim Hareketi’ni başlattı. Destekçileri gittikleri yerlerde önüne gelene sarı atkılar, sarı fular ve kravatlar dağıttılar. Ancak vatandaşlar sarı aksesuarlara rağbet etmemiş olacak!.. Partileşemeden dağıldı.

Cem UZAN, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’la iş ortağı oldu. Türkiye’nin ilk özel televizyonunu kurdular. Ortaklık bozulsa da Cem Uzan iş ve televizyon dünyasından kazandıklarıyla zenginliğini artırdı. 2002 yılında Genç Parti’yi kurdu, şaşırtıcı bir şekilde % 7’nin üzerinde oy aldı. Şayet seçim barajı % 10 olmasaydı onun açısından çok şey değişebilirdi. Ancak saçtığı paralar kendisini kurtaramadı. Tayyip Erdoğan’a karşı sert muhalefet yürüten Cem Uzan’ın partisi, bir sonraki seçimde % 3’e düştü. Ergenekon soruşturması, magazinel haberler, mal varlığı tartışması derken, 2009’da Türkiye’den kaçtı. Siyasi hırsı olan ama siyasi alt yapısı olmayan birinin vardığı son nokta buydu.

21. yüzyılın Türkiyesi’nde Batılı ülkelerden ayrılan tarafımız işte budur. Hâlâ hırsla, ben merkezli hareket eden siyasetçiler hayatımızı mahvetmesin diye, neredeyse diken üstünde yaşıyoruz. Yol aldığımızı düşünüyoruz, ancak her defasında biri daha çıkıyor ve bir çuval inciri berbat ediyor. Çünkü mevcut iktidarı göndermek için parçalanmak değil, birleşmek gerekiyor.

CHP ve İyi Parti’nin başını çektiği Millet İttifakı’nın çabasıyla, 31 Mart 2019’da İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Türkiye’de çok sayıda büyükşehir ve yerel belediye AKP’den geri alındı. Yapılan en büyük iş, iktidarın baskısına rağmen Millet İttifakı destekli belediyelerin yolsuzluklara karşı verdikleri büyük savaştır. Özellikle İstanbul’da çeyrek asırlık rant ve talanın önüne taş kondu. CHP ve İyi Parti, siyasette eşine az rastlanır bir mücadele örneği veriyor. Millet İttifakı her geçen gün halkın takdirini daha çok kazanıyor. Derken…

Muharrem İnce CHP’den ayrı yürümeye karar veriyor. Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi Anadolu’ya geçip Memleket Hareketi’ni başlatacakmış.

2018 Cumhurbaşkanlığı seçimini % 22 farkla kaybetmiş olan Muharrem İnce…

Atamayla Cumhurbaşkanı adayı yapılmış olan Muharrem İnce…

Atamayla kurultay delegesi yapılan Muharrem İnce…

Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı genel başkanlık yarışını kaybetmiş olan Muharrem İnce…

Türkiye’ye demokrasiyi getirmek için yola çıkacakmış. Hayırlı olsun! DEMOKRASİ’yi bir yerlerde görürse, bulursa ve DEMOKRASİ kendisinin EGO’sunu görüp kaçmazsa, bizden selam söylesin…