Türk insanına ödül verilmeli aslında; her gün değişen stres yüklü gündem maddelerine dayanabildiği için. Komşu ülkelere bakıyorsunuz; Irak’ta ABD işgalinden beri Müslümanlar birbirini öldürüyor, ölü sayısı 1,5 milyonu buldu. Libya’yı NATO bombalıyor, aşiretler birbirini öldürüyor. MISIR’a burunlarını sokuyorlar, hükümet bir o tarafa bir diğer tarafa el değiştiriyor, iç çatışmalarda insanlar ölüyor. Yıllardır ABD’nin işgal ettiği Afganistan’da dinci teröristler, kendi halkının içine bomba yüklü araçlarla dalıyorlar. Suriye’yi işgal planında Tayyip’i kafa kola alan ABD, Rusya’nın müdahalesiyle geri adım atıyor ve bizimkini ortada bırakıyor. Suriye’de 250 bin insan ölüyor, Türkiye’ye 2 milyon sığınmacı geliyor…
Suriye pisliğine Türkiye’yi bulaştıran Tayyip Hükümeti, önce ÖSO’lu teröristleri açıktan destekledi, ardından garip bir yaratık doğurdu: IŞİD… Bu IŞİD denilen “ciğer yiyici, kafa kesici, korku filmlerini bile korkutan”, yüzyılımızın Frankenstein-Dracula karışımı garip örgüt, Müslümanlığı alet ederek kız çocuklarına tecavüz ediyor ya da parayla zengin Arap prenslerine satıyor. Yüzlerce masum sivili kurşuna diziyor, gazetecilerin boğazını keserek ABD denilen diğer canavara meydan okuyor. Kaçırdığı 49 diplomatımızdan ise haber yok… Bu arada bölgedeki İsrail canavarı, Irak ve Suriye’deki karışıklığı fırsat bilip, Temmuz-Ağustos sıcaklarında Gazzelilerin tepesine ateş yağdırıyor.  Çocuk-kadın demeden Filistinliler, Dünya’nın gözü önünde sistematik olarak öldürüldüler. Şili, Venezuella gibi sosyalist ülkeler en ağır tepkileri koydular, İsrail’le diplomatik ilişkileri kestiler. Tayyip Erdoğan ise konuyu Cumhurbaşkanlığı seçim malzemesi olarak kullandı o kadar…
Nasıl başardılarsa Batılı ülkeler, Ukrayna’da bile halkı iç savaşa sürüklediler. Ayaklarının değdiği her yerde oluk oluk kan akıyor bunların. Ancak Avrupa’nın kuzeyinde Vladimir PUTİN duvarına çarptılar. İlk hamlesi Kırım’ı referandumla Rusya’ya bağlamak oldu. Bizimkiler ne yapmıştı? Kıbrıs meselesinde Rauf DENKTAŞ’ı itibarsızlaştırmakla uğraşırken, Güney Kıbrıs AB’ye bağlanmıştı…
Türkiye’nin en başarısız Dışişleri Bakanı olarak görülen Ahmet Davutoğlu, Başbakan olarak atandı. Tayyip Erdoğan kendisini tek aday olarak gösterdi ve AKP kongresinde seçtirdi. AKP’li delegeler de süs olsun diye salonda oturup, alkışlayıp, seçileceği belli olan kişiye oy verdiler. Bırakın başka aday olmasını, düşüncesini söylemeye cesaret edecek bir insan bile yoktu ortada… Bunun üstüne CHP Kurultayı yapılınca, insanlar ilk etapta kendilerini başka bir gezegende zannetmiş olabilirler. Korku ve tek adam partisi AKP ve demokratik yarışın olduğu, farklı Genelbaşkan adaylarının çıkabildiği CHP aynı gezegen ve aynı ülkedeydi aslında…
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan olumsuz sonuçların ardından CHP’nin iki adayla kurultaya gitmesi, diğer partilerde olmayan demokrasi anlayışını ortaya koydu. Ben Muharrem İNCE’nin konuşmasını, verdiği mesajları daha çok beğendim. Kemal KILIÇDAROĞLU’nun Mehmet BEKAROĞLU gibi hatalı transferlerinin ve politika değişikliğinin partiye zarar verdiğinin farkına varamadığını düşünüyorum. Bunun ötesinde kurultayla ilgili yaşanan iç çekişmeler, sağlıklı seçime gölge düşürecek hareketler ve duyumlar, adil yarışı etkilemiştir. Kendi partilisiyle yarışmak için harcadıkları enerjiyi, iktidar olmak için harcasaydı CHP’liler, partinin oy oranı % 25’li rakamlara endekslenmezdi. Umarız ki genel merkezdeki üç-beş kişinin liste savaşı, bu ülkenin son dönemlerde veriyor olduğu laik Cumhuriyeti koruma çabasının önüne geçmez.
Birkaç ay önce elime geçen “Atatürk, CHP ve Din” kitabını, kaynaklara dayanarak yazan ve Kurultayda en yüksek oyu alan İhsan ÖZKES’i kutluyorum. CHP örgütleri tarafından ücretsiz dağıtılan 2012 basımlı kitap,  Atatürk’ün anısına bir saygı ve yanlış algılara verilmiş olağanüstü bir cevap niteliğindedir. Aynı şekilde Şafak PAVEY’i de yaptığı çalışmalardan, AKP vetolarına karşı verdiği mücadeleden ve sevecen kişiliği nedeniyle takdirle karşılıyorum. Gönlümden geçen isimlerden ikisiydi onlar. Ve bu iki kişinin yüzlerine dikkatle bakıldığında, sadece “samimiyet” duygusunu göreceksiniz; yani son zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi…