Hz. Musa(r.a.)'nın kavmi, ona Allahü Teala'yı yemeğe davet etmek istediklerini bildirdiler. Hz. Musa, kavminin isteğini :“Allahü Teala, yemekten içmekten münezzehtir, sizin söylediğiniz olacak iş değildir” diyerek geri çevirdi. Daha sonra Hz. Musa, Allahü Teala'nın huzurunda iken, “Bana kavminin isteğini niçin iletmedin?” sorusuna “Allah'ım, böyle bir şeyi söylemekten utandım. Sen yemekten, içmekten ve her türlü ihtiyaçtan münezzehsin, ben nasıl olur da yemeğe davet ederdim” diyerek yanıt verdi. Allahü Teala, Hz. Musa'ya: “Kavmine tekliflerini kabul ettiğimi söyle, hazırlık yapsınlar, davetlerine icabet edeceğim” diye buyurur.
Hz. Musa, kavmine durumu anlatır ve hazırlıklar başlar. Allahü Teala'nın davete icabet edeceği gün olabildiğince mükellef bir sofra hazırlanmıştır. Beklenmeye başlanır. Uzaklardan gelen yaşlı, fakir, üstü başı toz içinde bir kimse görünür. O yaşlı kimse, halktan bazı kimselere uzaktan geldiğini ve aç olduğunu, kendisine ikramda bulunup bulunamayacaklarını sorar. O kimseler, çok önemli bir misafir beklediklerini, yemeğe ancak o gelince başlayacaklarını söyleyerek, “Madem ki sen de aramıza katıldın, al şu kovayı da su getiriver, zaten ancak misafirimiz gelince yemeğe başlayacağız” diyerek yanıtlar. O yaşlı zat, bu cevaba alınganlık gösterir ve aralarından uzaklaşır. Beklemeye devam edilir, fakat o yaşlı zattan başka gelen kimse yoktur. Halkı da Hz. Musa aleyhisselamı bu durumdan dolayı kınamışlardır.
Hz. Musa ertesi gün utana sıkıla Allahü Teala'nın huzuruna çıkar: “Allah'ım Senden yine Sana sığınırım, bunu Sana söylemekten de utanırım, ancak kavmim bana sen bize yalan söyledin demekte. Onlara nasıl yanıt vereceğim?” diye sorar. Allahü Teala: “Ben yemeğe geldim ya Musa, lakin siz bana ikramda bulunmadınız. Ben yere göğe sığmam ama bir kulumun gönlüne sığarım. Eğer size gelen misafirin teklifini geri çevirmemiş olsaydınız Beni ağırlamış olacaktınız. Bilmiyor musunuz? Ben yoksulların, muhtaçların ve düşmüşlerin yanındayım. Onlara ikram ettiğinizde Bana ikram etmiş olursunuz. Ben susamış kulumun yanındayım. Ona su verdiğinizde Bana su vermiş olursunuz” diyerek yanıtlar.
Sofralarımız her zaman durumu iyi arkadaşlarımızla dolmasın. Bir yetim, bir öksüz, borçlu, muhtaç birileri olsun. Ya da böyle bir zamanda uzaktan da olsa paylaşalım maddi manevi sofra bereketini. Böylelikle Rabbimizi davet etmiş, evlerimize misafir etmiş oluruz. Allah rızası için yapılan her şey bizzat Allah’a karşı yapılmış gibi olmakta demek ki...