Ekonomik insan modeli yani homo economicus kapitalizmin toplumlara adeta bir şartlı refleksle son iki asırdan beri kabul ettirdiği bir yaşam ve düşünce biçimi olarak her alana nüfuz ediyor.

İnsanı özgürleştirmek gibi pozitif bir mesajla güçlü bir algı oluşturarak yaygınlaşan kapitalist model, yaşam biçimini derinden etkilemiş ve insanı adeta bir kafes içine koyarak sürekli etkisi alanında tutmuştur.

Faydayı maksimize etmeyi kutsayan söz konusu model çok değil yakın geçmişte, 40 yıl kadar önce rakibi olduğu sosyalist sistemi benimsemiş toplumları da etkisi altına alarak gücünü küreselleştirmiştir.

Bunun bir sonucu olarak insanı ve değerlerini odağa, merkeze koymayan bu iktisadi akım yeni homo economicus kuşakların doğmasına yol açmıştır. Bu durum esasen bugün dünyada bireysel çıkarı peşinde koşan ve kendi çıkarını her şeyin önüne koyan, bencil, yoz ve mekanik anlayışın yaygınlaşması gibi bir olumsuz sonucun ortaya çıkmasına da yol açmıştır.

Dolayısıyla benimsenen ekonomik sistemin bir sonucu olarak özellikle gelişmiş diye ifade edilen pek çok ülkede hakim olan bu anlayış tesadüfen hayat alanı bulmamış ve yaygınlaşmamıştır.

Kurgulanan iktisadi sistemin gereği olarak ortaya çıkan ekonomik insan veya rasyonel insan modelinde birey; hayatta kalmak için hemen her alanda acımasız bir rekabetle iç içe yaşamak zorunda kalıyor.

Söz konusu rekabet ise bireyin yaşamak için; diğer birey(rakip)ler karşında kendi çıkarını öne almasını, fayda ve tatminini maksimize etmesini, dolayısıyla kendi çıkarını merkeze oturtarak bir çıkış yolu bulmak yönünde ilkeleri ve değerleri bir kenara iterek (bir bakıma şartlı refleks ya da öğrenilmiş çaresizlik öğretisiyle farkında olmadan) ekonomik davranışı ortaya koyacak bir çaba içinde olmasını gerektiriyor.

Sonuç olarak klasik iktisadın ortaya koyduğu ve sanayi devrimi sürecinin güçlendirerek şekillendirdiği “ekonomik insan modeli”, rekabet ve iş odaklı yaşam biçimini ve disiplinini empoze ediyor olması nedeniyle, insanın “değer odaklı” yaşam tarzına ulaşmasının, insani değerlerle gelişmesi ve yücelmesinin önünde bir engel olarak duruyor...