Sivas’ın Yıldızeli kasabasına bağlı Banaz köyünde doğdu. Asıl adı “Koca Haydar’dır”

Pir Sultan Abdal, Alevilerce bilinen en büyük yedi ozandan biridir. Pir Sultan Abdal şiirlerinde yaşadığı dönemin çirkinliklerinden kesitler sunar.

Pir Sultan Abdal, Kanuni zamanında yaşadı. Bir kızılbaş ayaklanmasına katıldı.

Bu ayaklanmayı bastırmakla görevli Sivas Valisi Hızır Paşa tarafından Sivas’ta astırılarak öldürüldü. Pir Sultan Abdal’ın nefesleri bütün Anadolu, Azerbaycan ve Rumeli’ndeki Kızılbaşlarla Bektaşiler tarafından yüzyıllarca okundu, ezberlendi.

Uyur iken uyardılar, / Diriye saydılar bizi,

Koyun olduk ses anladık, / Sürüye saydılar bizi..

AZMİ BABA (16.Y.Y)

Azmi Baba’nın 16. Yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Bektaşi ozanıdır. Azmi Baba katı bağnazlığın Tanrı’da var saydığı bir takım gereksiz nitelikleri ele alarak gülmece türünde Tanrı’yı kınamaya koyulur. Tanrı’yı en güçlü sayılan yerinden vuran ozanın tek dayanağı gülmecenin keskin dilidir.

Denizleri yarattın sen kapaksız, / Suları yürüttün elsiz ayaksız,

Yerleri temelsiz, göğü dayakasız, / Durdurursun acep iskâncı mısın?

Kullanırsın kanatsızca rüzgarı, / Kürekle mi yaptın sen bu dağları?

Ne yapıp da öldürürsün sen sağları / Can alıp verirsin, sen cancı mısın?

FUZULİ ( ?- 1556)

Bağdat dolaylarında doğdu. Kanuni zamanında yaşadığı, dönemin bilimleriyle uğraştığı, iyi bir eğitim gördüğü biliniyor. Son yıllarını yoksulluk içinde geçirdiğini “Selam verdim rüşvet değildir deyü almadılar” dediği “Şikâyetname” adlı mizahi mektubundan öğreniyoruz. Gazel ve kaside türünde şiirler yazmıştır.

“Su Kasidesi” ve “Leyla ile Mecnun” adlı Mesnevisi ünlüdür.

Beni candan usandırdı, cefadan yar usanmaz mı?

Felekler yandı ahımdan muradımın şemi yanmaz mı? (Şem= Mum)

Kâmu bimarıma canan deva-yı dert eder ihsan, ( Bimar= Hasta)

Niçün kılmaz bana derman, beni bimar sanmaz mı ?

RUHSATİ ( 1856-1899)

Sivas’ın Kangal ilçesinde doğmuştur. Okuma yazmayı köyünde öğrenmiş. Çobanlık ve çiftçilik yapmıştır. Bektaşi dervişidir. Tasavvuf ve ahlak konularında hece ölçüsüyle yazdığı şiirleriyle üne ulaşmıştır.

Bir vakte erdi ki bizim günümüz, / Yiğit belli değil, mert belli değil,

Herkes yarasına derman arıyor, / Deva belli değil, dert belli değil,

Başın ayık değil kederden yastan / Ah.. ettikçe duman çıkıyor baştan,

Haraba yüz tuttu bizim gülistan, / Yayla belli değil, yurt belli değil..

AŞIK MAHSUNİ ( 1943-2002)

Afşin ilçesine bağlı Berçenek köyünde doğdu. Toplumsal sorunları dile getiren deyişleriyle ünlüdür. Aşık Mahsuni bir kavga adamıdır. Onun kavgası ham sofularladır, memleketi soyup soğana çevirenlerledir.

Dövüştüm, çekiştim ham sofuyunan, / Dikildi karşıma boş kafayınan,

Aşikâr gidemez bir sefayınan, / Böyle boş boşuna yorarlar beni,

Mahsuni Şerif’im gayrı gam yemem, / Ondan ötesini kimseye demem,

Ufak vücuduma kefen istemem, / Varsa insanlıkla sararlar beni,,,

ZAMANE HALK OZANI BİLGE BAADDİN

1—Kadınlar duyduklarına aşık olur, erkekler ise gördüklerine aşık olur. Bu yüzden kadınlar sürekli makyaj yapar, erkekler de yalan söylermiş.

2—Kadın her gün temizlik yapıyor, yemek yapıyor, evi toparlıyor, dünyaya canlı bir bebek getirebiliyor, bir kapris yapmış çok mu?

3—Nereye kaçarsan kaç, üç şey seninle gelir. Gölgen, acın, geçmişin. Kaderin ise zaten seni orada beklemektedir.

4—Felsefe soru sormanın önemini vurgular. Bitmek bilmeyen bir merakla dünyaya bakmayı amaçlar. Bu sayede olaylara farklı bir çerçeveden bakmayı ve

sorunları çeşitli şekillerde değerlendirmeyi öğretir.

5—Bazı sabahlar Yaban TV’de keklik, Çulluk, Bıldırcın ve Domuz avı seyrediyorum. Domuzlar yılda 3-4 doğum yaparlar ve bir doğumda da 15-20 yavru doğururlarmış. İlk yavruların da tekrar anneleriyle doğum yaptığı hesaplanırsa bir domuz bir yılda 350-400 yavrulayabilirmiş.

14 Ocak 2022 / Mehmet Özata