Astsubay Oğuzhan Tombuloğlu'nun naaşı memleketine uğurlandı Astsubay Oğuzhan Tombuloğlu'nun naaşı memleketine uğurlandı

Hünkar Hacı Bektaş Veli Parkından yürüyüş başlatan kadınlar, “Renkli Kadın Yürüyüşü”nün ardından Kadeş Barış Meydanında kitlesel basın açıklaması düzenledi.

Bazı sloganların atıldığı etkinlikte; “Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz bizimdir demek için alanlardayız! Tüm kadınları, gökkuşağı gibi tüm renklerimizle bir arada olmaya, haklarımıza ve yaşamlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz” denildi.
Yürüyüş ve basın açıklamasına bazı siyasi partilerin yöneticileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de destek verdi.

Çorum Kadın Platformu adına konuşan Eğitim Sen Şube Kadın Sekreteri Eylem Kandemir, “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa’nın etkin bir şekilde uygulanması için alanlardayız!” ifadesini kullandı.
Eylem Kandemir, konuşmasında şu konulara değindi:

“EMEĞİMİZ VE HAKLARIMIZ İÇİN
DAYANIŞMAYA, MÜCADELEYE DEVAM”
“8 Mart emeğimizin sömürüsüne, görünmez kılınmasına, ayrımcılığa; her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günü.
8 Mart 1857’de New York’ta dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadelede hayatlarını kaybetmesi ile başlamıştır. Ve o günden bugüne , biz kadınlar dünyanın dört bir yanında, evde, sokakta, iş yerlerimizde ; emeğimiz, haklarımız ve yaşamlarımız için dayanışmaya ve mücadeleye devam ediyoruz.

Biz kadınlar olarak en az 166 yıl öncesinden bugüne emek, hak ve eşitlik mücadelesi uğruna hayatını kaybeden işçi kadınların mücadelelerini selamlıyoruz. Onların sesine sesimizi katarak ayrımcılığa, şiddete, eşitsizliğe, sömürüye, gericiliğe, baskılara ve savaşlara karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Yaşamın her alanında dinin ve dini söylemlerin hakim olması kadınların eğitim, çalışma, sokağa çıkma, evlenme, boşanma haklarının yok edilmesine yönelik açık bir saldırıdır. Mücadelemiz şiddetten arınmış, eşit, özgür ve laik bir yaşam için, emeğimiz, bedenimiz ve hayatımız için.

Bizler kadın mücadelesine dönük tüm bu baskı ve şiddet politikalarının dönemsel değil stratejik ve ideolojik olduğunun farkındayız. Tüm bu olumsuz tabloya, faşizmin ve köktendinciliğin kendisini kurumsallaştırma girişimlerine rağmen, kadınların yaşamın her alanına eşit ve özgür katıldığı, gerçek anlamda demokrasinin ve barışın, laik bir yönetim biçiminin inşa edildiği bir ülke yaratmanın mümkün olduğunu biliyoruz. 

KADIN CİNAYETLERİ VE ŞİDDET ARTIYOR
Kadınlara ve LGBTİ+lara yönelen şiddet, hem iktidarın uygulamaları ile hem de sokakta artarak devam ediyor. Son on yılda kadın cinayetleri üç kat arttı, cezasızlık politikaları derinleşti; eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren birçok kadın derneği kapatıldı.5 bin yıllık erkek egemen zihniyeti ve pratiklerini; görünmeyen kadınlardan, ön görülemeyen kadınlara, erkek egemen sistemin saldırılarına maruz kalan kadınlardan, öz savunma pratiğini yaşamsallaştıran kadınlara ve elbette örgütlenerek bir öz güce ulaşan kadınlara, birbirimizden öğrenerek dayanışarak aşacağımızı biliyoruz. 
Ülkede ve dünyada yaşanan tüm krizlerin bedelinin bize, kadınlara ödetilmeye çalışılmasına tahammülümüz kalmadı. 

Kadınların hane içindeki bakım görevlerini aksatmadan istihdam edilebilmelerini sağlayacak bir yöntem olarak kadınlara ataerkil ile kapitalizmin çıkarlarını kesiştiren bir çalışma alanı yaratılıyor.
Bu koşullar altında her beş kadından yalnızca biri kayıtlı, tam zamanlı istihdama erişebiliyor. Kadın işsizliği ise her zaman olduğu gibi tüm işsizlik türlerinde en yüksek olan işsizlik türü. Kadınların eğitime katılım oranı artıyor ancak işsizlik oranında ciddi bir değişim olmuyor.

Her geçen gün yoksullaşıyoruz, Türkiye’de ve dünyanın hemen her yerinde kadınlar büyük ölçüde herhangi bir sosyal güvence olmadan, kayıt dışı çalıştırılıyor, "ucuz emek gücü" olarak görülüyor ve eşit değerde işe eşit ücretten yoksun bırakılıyor.
Kamusal hizmet kapsamında devletlerin sorumluluğunda olması gereken çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı sosyal destek politikalarının geliştirilmemesi, metalaştırılan hizmetlerin fiyatlarının çok yüksek olmasıyla kadına yükleniyor. 
Kadınlar bu nedenle istihdamdan kopuyor ya da istihdam alanına giremiyor. Tüm bunlar hane içi emeğimizi görünmez kılıp, değersizleştiriyor. Emeğimizin görünür ve değerli olmasını sağlamaya yönelik herhangi bir düzenleme de yapılmıyor. Kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda bırakılıyor.

Kadınlara ve LGBTİ+lara yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesine ve bunlarla mücadeleye ilişkin güçlü bir tedbir maalesef alınmıyor. Her gün en az 3 kadın katlediliyor. Faillerse cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle etrafta gezmeyi sürdürüyor. İktidar, dinin siyasallaştırılması ve siyasetin de dinselleştirilmesiyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğini doğallaştırmaya, bizleri evlerimize kapatmaya çalışıyor. Bu politikalar cinsiyetçilik ve hali hazırdaki eşitsizlikle birleştiğinde de içinde bulunduğumuz koşullar daha da ağırlaşıyor.  

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN
Her fırsatta dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa’nın etkin bir şekilde uygulanması için alanlardayız!

Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılığın terk edilmesi, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmesi, Uluslar arası Çalışma Örgütünün İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 sayılı Sözleşmesinin onaylaması için alanlardayız!
Güvenceli iş, güvenli gelecek demek için, insanca yaşamaya yetecek ücret için alanlardayız!

Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanması için alanlardayız!
Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşlerinin açılması için alanlardayız!
8 Mart’ın kadınlar için ücretli izin günü sayılması için alanlardayız!
Ev hanımlarına emeklilik hakkı verilmesi için alanlardayız!
Kadın Bakanlığı kurulması, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının yapılması ve hayata geçirilmesi için alanlardayız!
Savaş ve işgal politikalarına geçit vermemek için; barış içinde bir arada yaşamak için alanlardayız!
Demokratik ve laik bir yönetim için, hayatlarımıza sahip çıkmak için alanlardayız!

Eşit ve özgür olduğumuz, sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı bir gelecek için emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz bizimdir demek için alanlardayız!
Tüm kadınları, gökkuşağı gibi tüm renklerimizle bir arada olmaya, haklarımıza ve yaşamlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Evde, işte, tarlada emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz.”
Açıklamanın ardından Çorum Kadın Meclisi tarafından da bir basın açıklaması yapıldı.