Baro Başkanı Av. Yaşar, düşünülen tasarıyla gelecek seçim sisteminin yargıyı büyük anlamda etkileyeceğini vurguladı.

Hükümetin hazırlık içinde olduğu çoklu baro sistemine karşı cuma günü Türkiye’nin çeşitli kentlerinden Ankara’ya yürümeye başlayan baro başkanları, dün sabah saatlerinde başkentin girişinde polis kuvvetleri tarafından durdurulmuş ve yürüyüşlerine izin verilmemişti.

27 saatin ardından temsili yürüyüşe izin verilmesi sonrası baro başkanları yaklaşık 500 metrelik temsili bir yürüyüş ile Ankara’ya giriş yapmıştı.

O anlarda alanda bulunan Çorum Barosu Başkanı Av. Kenan Yaşar da yaşananları anlattı.

“METİN BAŞKAN OLAYI ÇÖZMEYE ÇALIŞTI”

Hatırlanacağı üzere Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, 27 saat boyunca kentin girişindeki polis ablukası altında bekleyen meslektaşlarının yanına gelmediği ve aynı saatlerde başka bir grup baro başkanı ile Anıtkabir’den fotoğraf paylaştığı sebebiyle ‘baroları bölmek’ ile eleştirilmişti.

Bu konuya açıklık getiren Çorum Barosu Başkanı Av. Kenan Yaşar, yaşananları şöyle anlattı:

“Metin başkanın oradan ayrıldıktan sonra görüşmesi gerekiyordu. İçişleri Bakanı uçaktaydı. Önceden toplantı yapmışlar ve yürümenin olmaması noktasında, Eskişehir yolunda karşılama yerinden arabalara binilip Anıtkabir’e gidilmesi noktasında bir karar almışlar. Ama başkanlarımız da demokratik haklarını kullanıp bir sembolik yürümek istediler. Sıkıntı zaten 100 metre yürüyerek daha sonra otobüslere binilip Anıtkabir’e gitme noktasında oluştu. Metin başkanın 24 saat sonra olay yerine gitmesi de ‘olay çözülmeden olay yerine gitmenin bir mantığı yok’ diye düşündü. Sabaha kadar birlik başkanı olayı çözmeye çalıştı. Dışarıya yansıyan Anıtkabir’de fotoğrafın paylaşılması farklı algılar oluşturdu ama olayın gerçek yönü budur.”

ANKARA’DA YAŞANANLARI ANLATTI

Eylemin öncesi ve sonrasında yapılan çalışmaları, amacını ve perde arkasını paylaşan Yaşar, “Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı’nın açıklamasına tepki metni vardı. Bu metinde çağlar ötesi gelen ses şeklindeki ifadeden dolayı toplumda bir tepki uyandı. Tepkiye karşılık siyasetçiler de baroların seçim sisteminin değiştirilmesine yönelik bir tartışma başlattılar. Avukatlık yasasının uzun süredir değiştirilmesi gerektiği noktasında bütün barolar hem fikir. Ama bunun bir parça halinde değil de toplu halde değiştirilmesinin daha doğru olacağı kanaatini taşıyoruz. Barolar kamu kurumu niteliğinde olduğu için de bir şekilde mutlaka kendilerine yönelik yasa değişikliğini kendi yapacakları çalışmalar etrafında yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Alelacele olan bir değişiklik teklifi söz konusu. Bu nedenle bir tartışma başladı.

Bu süreçte bizler sürecin sağlıklı olmadığı kanaatindeydik. 19 Mayıs’ta video-konferans usulüyle bir toplantı yapıp bu sürecin sağlıksız olduğunu ve ertelenmesi gerektiğini bir bildiriyle söyledik. Yine 1 Haziran’da Ankara’da bir toplantımız oldu. Yine aynı şekilde karar aldık ve duyurduk. Ama çalışmalar devam edince bazı başkanlarımız bir eylem planı oluşturmak istediler. Barolar Birliği’nin bir eylem planı vardı. Burada birliğin eylem planından ziyade diğer bir grup baro başkanımızın eylem planı kabul gördü.

Çoklu baronun içinde bulunduğu bir çalışmaya ‘hayır’ denilmesi noktasında bir basın toplantısı yapıldı. Bunu biz de yaptık. Daha sonra da başkanlarımızın çalışması eylem planı niteliğinde olan illerinden Ankara’ya sembolik bir yürüyüş yapma konusu vardı. Yürüyüşten ziyade Meclis Başkanına, parti gruplarına bu konuyu anlatmak istemiştik. Onlar yürüyecekti, Ankara’da buluşacaktık ve eylem en son Anıtkabir’de son bulacaktı. 30 kadar baro başkanımız illerinden Ankara’ya yürüdüler. O gün 15 baro başkanı da Barolar Birliğinde onları beklemekteydik. Anıtkabir’de buluşmak üzere oraya geçtik. Niyetimiz onların gelmesi ve Anıtkabir ziyaretiydi. Biz orada Aslanlı yoldan yürüdük. Tam o sırada bir haber geldi. Bu haber de diğer yürüyen baro başkanlarımızın engellediğine yönelikti. 100 metre sembolik bir yürüyüş yapmalarına engel olunduğu ifade edildi.

Orada da buraya gelmişken Atatürk’ün anıtını bir ziyaret edelim ve ondan sonra geçelim diye karar aldık. Oradan bütün başkanlarımız diğer başkanlarımızın beklemekte olduğu Eskişehir yoluna yöneldiler. Metin başkan da bu süreç içerisinde bakanlarla görüşmeler yaparak meseleyi çözmeye çalıştı. İlk gün çözüme ulaşılamadı. İkinci gün İçişleri Bakanlığı ile görüşülerek çözüm sağlandı. Bizler de oradaydık ve oradan Anıtkabir’e geçip saygı duruşunda bulunduk ve eylemimizi tamamladık” diye konuştu.

“YARGIYA GÖLGE DÜŞÜRÜR”

Çoklu baro sisteminin barolarda ayrışmaya yol açacağını bu nedenle de yargıya gölge düşürüleceğini vurgulayan Yaşar, “Netice itibariyle yapılan kanun çalışmasıyla ilgili halen aynı şeyi söylüyoruz. Çoklu baronun olduğu her türlü değişikliğe karşıyız. Bu yargıya gölge düşürecektir. Bu nedenle bunu doğru bulmuyoruz. Yasama organına da önerimiz bunu uzun süreç içerisinde tartışılması noktasında önerilerde bulunuyoruz. Avukatlık yasasında birçok değişikliğin yapılması gerekiyor. Anayasada nasıl ufak değişiklikler farklı sıkıntılara yol açıyorsa Avukatlık yasasının da bir bütün halinde ele alınıp değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çoklu baro dediğimiz şey 5 bin üyeyi aşan yerlerde 2 bin üyeyi bulanın yeni bir baro kurmasını öngörüyor. Oysa ki mevcut sistemde barolar il düzeyinde kurulmaktalar ve her avukat meslektaşımız hangi ilde avukatlık yapıyorsa o ilin barosuna kayıt olmak durumunda. Çorum’da iki baro kurulduğu zaman ayrışma yaşanacaktır. Bu ayrışma yargı karar verirken belki tedirginlik yaşayacaktır veya öyle bir algı oluşacaktır. Yargıya gölge düşürecek bir seçeneği kabul etmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.

“ASIL SORUNUMU SİSTEM DEĞİL”

Avukatların seçim sisteminden hariç birçok sorununun olduğunu vurgulayan Yaşar, şöyle devam etti:

“Bizim asıl sorunumuz baroların sayısının azaltılması veya çoğaltılması değildir. Genç meslektaşlarımızın bir takım sorunları var. Ekonomik problemleri var. Mesleği icra ederken başında yaşadıkları zorluklar var. Bunların aşılması gerekiyor. Biz tutup esas sorunu bir kenara bırakıp da sadece seçim sistemine yönelik bir değişiklik yapmamız doğru değildir. Hiçbir şey tabu değildir. Her şey konuşulabilir. Çoklu baroya 80 baro başkanı da karşıdır. Barolar Birliği de karşıdır. Bunu isteyenlere bunun neden yanlış olduğunu anlatacak zamanın bize verilmesi de önemlidir. Daha demokratik, daha çoğulcu bir seçim sistemi amaçlanıyorsa bunu da yine üretecek olan hukukçulardır. Barolar herhangi bir meslek örgütü değil. İşleri yasalarla olan insanlardır. O yasanın nasıl olması noktasında kendi aralarında konuşup belirlemelerinde fayda vardır ki dünyanın birçok yerinde baroların seçim sistemleri konusu barolara inisiyatif bırakılmıştır.

İlk başta bu çalışmalar yapılırken bütün illerde 30 kişiyi bulan ayrı bir baro kurabilecekti. Bizim itirazlarımız neticesinde bu önce bin sayısına daha sonra da 5 bine kadar çıktı. 5 binin üzerindeki barolarda 2 bin üyeyi bulabilen bir baro kurabilecek. Bu durumda direkt anlamda üç ilimizi ilgilendiriyor. Yani Ankara, İzmir ve İstanbul’u ilgilendiriyor. Çorum’da 5 bin sayısını bulmamız yüzyıllar alacaktır. Direkt bizi ilgilendirmese bile herhangi bir baromuzu ilgilendiren konuda bizim sessiz kalmamız mümkün değildir. İlkesel anlamda oralarda çoklu baro kurulmasına karşıyız.”

Kaynak:ÇRT