Alpar Bilan yaptığı açıklamada, “Arapça bir sözcük olan ‘vakf’; sözlük anlamı ile durdurma, hareketten alıkoyma, hareketsiz bırakma manalarına gelir. Ayrıca “tamamen verme, büsbütün verme” anlamını da içerir.İktisadi anlamda vakıf; kişisel çalışma ve gayretle elde edilen imkânların ve mal varlığının gönül rızasıyla paylaşılmasını öngören hukuki bir sistemdir” dedi.

Bilan, “Türk Medeni Kanununa göre vakıf; gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleri ile oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Vakıf, tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumsallaşmış halidir. O halde vakıf tüm insanlığın mutluluğunu amaçlayan bir sistemler bütünüdür.Tarihte ilk vakıf; Hazreti Ömer (r.a.)ın Hayber’in fethinden sonra ganimet olarak kendisine düşen bir arazinin satılmaması, miras bırakılmaması ve hibe edilmemesi şartı ile fakir, köle, misafir ve Allah yolunda olanların istifadesi için vermesi ilk vakıf olarak kabul edilmektedir.Vakıfların Anadolu’da hızla yaygınlaşıp önemli hale gelmesinde “sadaka, infak ve hayırda yarışma” ya teşvik edici mahiyetteki ayetlerin yanı sıra şu hadis-i şerifler etkili olmuştur.“Ademoğlu vefat edince ameli kesilir, ancak üç hususta müstesna: Sadaka-i cariye, faydalı ilim ve kendine dua eden hayırlı evlat”“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Malın en hayırlısı Allah yolunda harcanandır. Vakfın en hayırlısı da insanların en çok duydukları ihtiyacı karşılayandı ” açıklamalarında bulundu.

“Günümüzde modern devletin yüklendiği kamusal hizmetlerin neredeyse tamamı Osmanlı’da vakıflar eliyle yerine getirilmiş, sahip oldukları maddî imkânlara rağmen “hayr u hasenat kültürüne” katkıda bulunmayanlara cemiyet tarafından iyi gözle bakılmamıştır” diyen Alper Bilan, “Vakıflar kanalıyla, toplumsal servetin önemli bir bölümü, hukuken bir daha geri dönmesi mümkün olmayacak şekilde toplumun en zengin tabakalarından en alt tabakalarına ulaşacak şekilde; bir başka deyişle özel mülkiyete konu olmaktan çıkartılarak toplumsal mülkiyet kategorisine aktarılmıştır. Üstelik bu aktarımın, açık bir zorlama olmaksızın, gönüllü bir şekilde yapıldığı düşünüldüğünde, vakıf konusundaki şuurun ve duyarlılığın Osmanlı döneminde bütün medeniyetleri geride bırakan bir çıtaya ulaştığı görülebilir. Bundan dolayıdır ki Osmanlı medeniyeti, "vakıf medeniyeti" olarak nitelendirilmiştir.Cumhuriyet döneminde de vakıflarla ilgili çalışmalar ciddiyetle devam etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bazı söylemleri ile vakıflara nasıl baktığını ve verdiği önemi dile getirmiştir.

1 Mart 1922'de T.B.M.M.'nin Açılış Nutku’nda "Vakıflarla ilgili konulara gelince; bilinmektedir ki vakıflar memleketimizin mühim bir servetini teşkil eder. Bu servetten millet ve memleketin gerektiği şekilde istifade edebil​mesi için Şer'iyye Vekâletiyle beraber bütün Bakanlar Kurulunun ve hatta Yüce Meclisin bu hususu ehemmiyetle tetkik ile bu büyük müessesenin haraplıktan korunmasını ve memlekete faydalı bir hale konulmasını temenni eylerim.

Efendiler;Vakıfların varoluş esprisi göz önüne alınınca; bunun dinî müesseseler ile beraber hizmet ve sosyal dayanışmayı hedeflediği ortaya çıkar. ​​Vakıfların imarethaneler, bîmarhâneler, hastahaneler, kütüphaneler, kervansaraylar, hamamlar, çeşmeler, mektepler, medreseler, ve diğer irfan müesseselerini kapsamış olması, vakıflara ait konuların çözümünde uyulması zorunlu olan esasları göstermektedir."​ K. AtatürkHer dönemde vakıflar devletin yükünü hafifleten daha az geliri olan ya da hiç olmayanların sığınacağı bir gönül kapısı bir yuva olmuştur” ifadelerine yer verdi.

Alper Bilan, “Vakıf 19 Çorumlular Vakfı’ da Çorum ilini ve kültürünü ulusal ve uluslar arası alanlarda tanıtabilmek için projeler üreten, faaliyetler yapan, ihtiyaç sahiplerine hizmet vermeye çalışan, tarihi dokulara ve kent mirasına sahip çıkan, üniversite öğrencilerimize de eğitim bursları veren bir sivil toplum örgütüdür. Kültürel tanıtımlarda birçok kaliteli projeye imza atan vakfımız en son Dünya Hitit Gününü ilan ederek ilimizi marka şehir yapma yolunda başka bir kulvara taşımıştır.

Son dönemde toplumda ahlaki değerlerin kaybolduğunu gören vakfımız örnek çalışmalar ve ödül törenleri ile toplumda bu yönde bir duyarlılık yaratmaya çalışmaktadır. Vakfımız korona virüs günlerinde “Ülkem İçin Bende Varım” diyerek 756 koli temel gıda yardımını organize ederek yoksul ve sıkıntıda olan hemşehrilerimize dağıtılmak üzere Valiliğimize teslim ederek bu konuda ki duyarlılığını da göstermiştir. Vakıf çalışmalarımız duyarlı insanlarımız ve vakıf mütevelli heyetinde bulunan birbirinden değerli üyelerimizin sağladığı olanaklarla çok güzel devam etmektedir. Destek olan tüm hemşerilerimize teşekkür ediyorum. Desteklerinin giderek artmasını bekliyorum. Vakıf 19 Tüm Çorumluların vakfıdır. Ayırmadan, ayrılmadan, siyasallaşmadan, ötekileştirmeden herkesi kucaklayarak kaliteyi esas alan çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Küçük birde sitemimi iletmek istiyorum. Yazımın baş kısmında Osmanlı zamanında “sahip oldukları maddî imkânlara rağmen “hayr u hasenat kültürüne” katkıda bulunmayanlara cemiyet tarafından iyi gözle bakılmamıştır” ibaresi vardı. Bende ekmeğini ve servetini Çorum ilinde ve Çorumluların katkıları ile kazanan ama maalesef vakfetmekte zorlanan bazı zenginlerimize de dünya malının dünya da kaldığını hatırlatmak isterim. Tüm hayırseverlerin Vakıf Haftasını Vakıf mütevelli heyeti adına kutluyorum. Yaklaşan Ramazan Bayramı içinde tüm insanlarımıza sağlıklı, mutlu ama sosyal mesafe kurallarına dikkat ederek nice bayramlar geçirmelerini ve bu zor günleri bir an önce atlatarak herkesin sağlığına kavuşmasını diliyorum. Kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet yakınlarına da baş sağlığı dileklerimi iletiyorum” açıklamalarında bulundu.