TÜM BEL SEN Çorum Şube Başkanı Nevzat Veldet,“Modern kent yaşamında ihtiyaç duyduğumuz temel birçok kamusal hizmetin üretildiği ve aynı zamanda tarihsel olarak da demokrasinin beşiği olarak sayılan yerel yönetimlerde çalışan emekçilerin gerçek örgütü TÜM BEL SEN sendikal haklar ve demokrasi mücadelesinde 31 yılını geride bıraktı” dedi.

Veldet, “Emekçiler başta olmak üzere tüm toplumsal güçlerin hak ve özgülükleri için yeniden ayağa kalkarak 12 Eylül karanlığını parçalamaya başladığı 1980’lerin ikinci yarısında başlayan kamu emekçilerinin örgütlenme mücadelesi 1990 yılında Sendikaların kurulmasıyla yeni bir evreye taşındı. Kamu emekçilerinin eğitim iş kolunda başlayan ilk girişimlerinin hemen ardından yerel yönetim emekçilerinin daha öncesinde birçok kentte biriktirdiği mücadele deneyimleri 20 Aralık 1990 tarihinde 6 bin yerel yönetim emekçisi eşliğinde TÜM BEL SEN’ in resmi olarak kuruluşunun gerçekleştirilmesiyle daha ileri bir düzeye taşındı.

“Haklar yasalardan önce gelir” diyerek fiili ve meşru mücadele ile kurulan TÜM BEL SEN kuruluşu üzerinden üç yıl geçmeden 27 Şubat 1993 tarihinde Gaziantep Belediyesi ile toplu sözleşme imzalayarak, kamu emekçileri tarihinde bir ilk yarattı. Ve o günden bu yana örgütlü olduğu yerel yönetim kurumlarında yüzlerce toplu sözleşme imzalayarak hem üyelerine ekonomik, sosyal ve demokratik haklar kazandırdı hem de tüm kamu emekçileri için toplu sözleşme hakkının kullanımının önünü açmış oldu.Geride bıraktığımız her biri azim ve kararlılık örnekleriyle dolu bu yıllara baktığımızda bu günlere öyle kolay gelinmediğini görüyoruz. Bu mücadelede binlerce arkadaşımız baskı ve engellemelerle karşılaştı. Birçoğumuza adli ve idari cezalar verildi. Kimi zaman sürgünlerle ve ihraçlarla, kimi zaman gözaltı ve tutuklamalarla, kimi zaman da coplarla sindirilmeye, susmaya zorlandık. Ancak bunların hiçbirine teslim olmadık, sinmek veya yılmak bir yana bütün bu saldırılar mücadelemizle yaratacağımız gelecek güzel günlere olan kararlılığımızı ve direncimizi daha da artırdı” açıklamasında bulundu.

Nevzat Veldet’in açıklaması şu şekilde devam etti:

BAK İŞTE YAKLAŞIYOR FIRTINA

Tarihte defalarca yaşamak zorunda kaldığımız gibi bugün de Ülkemiz ekonomik, sosyal ve siyasal bir krizle uçuruma doğru sürükleniyor.

12 Eylül 1980 askeri darbe dönemine benzer bir şekilde bugün de; milyonlarca emekçinin her geçen gün daha fazla açlığa ve sefalete itildiği, gençlerimizin geleceğinin çalındığı, kadınlara yönelik şiddet ve katliamların adete bir cins kırımı düzeyine ulaştığı, tekçi söylem ve uygulamalarla topraklarımızın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile etnik, kültürel ve inançsal çeşitliliğinin yok edilmeye çalışıldığı, Saray fermanlarıyla parlamentonun işlevsizleştirilip, hukuk güvenliğinin yok edilerek adaletin ve demokrasinin ayaklar altına alındığı sivil bir darbe süreciyle tüm toplum teslim alınmak isteniyor.

Ancak aynı geçmişte olduğu gibi bu toprakların ezilenleri, emekçileri bir kez daha tarih sahnesine çıkarak bu gidişata “DUR” demeye başlıyor.18 Aralık ve 19 Aralık’ta dört büyük kentte “GEÇİNEMİYORUZ” diyerek meydanlara çıkan on binler, yıllardır yüksek faize alınan iç ve dış borçlar ve halkın olan kamu kaynaklarını yerli yabancı sermayedarlara satarak sürdürülen; üretimden kopuk, spekülasyona, ranta, betonlaşmaya ve emeğin değersizleştirilmesine dayalı sömürü odaklı ekonomi politikaları sonucu yaratılan bugünkü krizin faturasını halkın sırtına yüklemeye çalışanlara “ARTIK YETER” diyor.

Sadece kamu emekçileri değil tabi ki; çoğunluğu kayıtsız kaçak çalıştırılan milyonlarca işçi; üniversite kapılarında kalacak bir yurt dahi bulamayan, şimdiden işsizler ordusunun müstakbel üyeleri ilan edilen öğrenciler; ballı ihaleler, yedi-sekiz yerden alınan yüksek maaşlar, lüks, şatafat ve hatta “pudra şekerleriyle” gelecekleri çalınan gençler; her türlü şiddet ve baskıya rağmen eşitlik ve özgürlük diyerek sokaklara çıkan kadınlar; yani kimliğinden, inancından, düşüncesinden ve aydınlık düşlerinden vazgeçmeyen milyonlar, ülkenin dört bir yanında “ARTIK YETER” sesine ses katıyor.

Dipten gelen bir dalga misali her geçen gün daha yaygınlaşan ve yükselen bu isyan sesi önümüzdeki büyük fırtınanın habercisidir. 12 Eylül karanlığını parçalayan toplumsal başkaldırıyı anlatan dizeler yeniden söyleniyor ve kökleri bu toprakların yüzyıllar öncesine dayanan direniş geleneği bir kez daha mayalanıyor. Ve pek tabi ki bu geleneğin bir parçası olarak 31 yıldır her türlü baskı ve zulme karşı kesintisiz bir şekilde mücadele sürdüren TÜM BEL SEN’ liler olarak bizler de mücadelemize geçmiştekinden çok daha kararlı bir şekilde devam ediyoruz.

Türkiye’nin geleceğinin karanlık ile aydınlık gibi birbirinin ters iki ayrı yol ayrımı gerçeğinde aydınlık bir geleceğe yürüyebilmek için laik ve demokratik bir ülke, baskı ve sömürünün olmadığı gerçek bir adalet, barış ve özgürlük için her gün daha kararlı, her gün daha güçlü mücadeleye devam ediyoruz.

Çünkü, hak verilmez alınır diyerek sürdürdüğümüz her biri dişe diş direnişlere tanık 31 yıllık tarihimizin bize gösterdiği şudur ki; hakları için mücadele etmeyenlerin sonu sefaletten, kulluktan ve kölelikten başka bir şey değildir. Hiçbir faşizan uygulamanın halkların emek, demokrasi, barış ve özgürlük taleplerini susturamayacağına inanan biz TÜM BEL SEN’ liler, kazandığımız değerlere sahip çıkmak ve bunlara daha yenilerini eklemek için sürdürdüğümüz fiili ve meşru mücadelede tüm yerel yönetim emekçilerini sesimize ses katmaya, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz. Karanlığa karşı aydınlığın, korkuya karşı umudun bu mücadelesinde

“KAZANAN AYDINLIK OLACAK, KAZANAN UMUT OLACAK KAZANAN BİZ OLACAĞIZ”

Çünkü özgürlüklerin daim olduğu çağdaş bir ülkede eşitliği, kardeşliği ve barış içinde birlikte bir yaşamı yaratacak olanlar bizleriz. Birliğimiz ve Mücadele Kararlılığımız Engelleri Aşacak. En Büyük Gücümüzdür. Gelecek güzel günleri, birliğimiz, dayanışmamız ve mücadelemizle yaratacağımıza olan inancımızla tüm örgütümüze, emek dostlarına saygı ve sevgilerimizi sunuyor, daha nice yıllarda birlik ve mücadelemizin sürmesi dileğiyle bir kez daha 31. kuruluş yılımızı kutluyoruz.Zafer direnen emekçinin olacak.”