Sağlık çalışanlarının can yakıcı pek çok soruna sahip olduğunu söyleyen Saatcı, “Biz istiyoruz ki sağlık çalışanlarının sorunları yerine fedakarlıklarını konuşalım, alın terleriyle hayata tutunan hastalarının yaşama sevincine ortak olalım. Ancak bu çok da mümkün olmuyor. Çünkü bu sorunlar, bir türlü çözüme kavuşturulmuyor, haklı beklentiler karşılanmıyor, sadece zamana bırakılıyor. Şayet bu faydalı bir yöntem olsaydı, yıllara sari sorunların bir kısmını bugün konuşuyor olmazdık. Zamana bırakılması, zamanın geçmesi sağlık çalışanlarının sorununu çözmediği gibi belini büküyor, sorunları kangrene dönüştürüyor, ümitsizliğe sevk ediyor. O nedenle, Sağlık-Sen olarak buradan bir defa daha çağrıda bulunuyoruz; değerli yetkililer, sağlık emekçilerinin sorunlarını görmezden gelmeyin, ötelemeyin, yok saymayın. Çözün! Çözün ki moral ve motivasyonları artsın. Çözün ki tükenmişlik sendromu yaşamasınlar. Çözün ki mesai arkadaşları arasında ve iş yerlerinde çalışma barışı sağlansın. Ve çözün ki aile saadetleri artsın, yüzleri gülsün” açıklamalarında bulundu.

Pandemi süreciyle sağlık çalışanlarının sorunlarına yeni sorunlar eklendiğini ve yüklerinin arttığını kaydeden Saatcı," Mali ve özlük haklarındaki eksiklikler ile haklı talep ve beklentilerin karşılanması noktasında iyileştirmeye gidilmemiş, maaşlar enflasyon karşısında erimiştir. Ücret adaletsizliği sağlık çalışanlarının en temel sorunudur. Ücret adaletsizliği sorununun temelinde” hakkaniyetsiz döner sermaye sistemi” yatmaktadır. Bu sistem nedeniyle aynı tarihte ve aynı statüde işe başlayıp da aynı işi yapan hekim dışı sağlık emekçilerinin bazılarının payına 1 TL düşerken bazılarının payına 2000 TL düşmektedir. 2000 TL alanların oranı ise yüzde 3’ü bulmamaktadır. Alın teri ise alın teri ama paylaşım hak getire. Böyle bir sistem olur mu? Çalışma barışı başta olmak üzere pek çok soruna kapı aralayan bu sistem, sağlık çalışanlarının hakkaniyetli kazanç paylaşımlarının önündeki en büyük engeldir. Sürekli sorun üreten bu sistem rötuşla düzelecek gibi değil, neşter vurmak lazımdır” ifadelerine yer verildi.

Sağlık çalışanları merkezli yeni bir döner sermaye sisteminin kurulması gerektiğini belirten Saatcı, “Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), yapılan bir başvuru üzerine Covid-19 salgını ile mücadele çalışmalarında görev yapan sağlık emekçilerine ek ödeme yapılması yönünde tavsiye kararı verdi. Güzel bir gelişme bu. Ancak KDK tavsiye kararında, ‘salgınla mücadelede fiilen görev yaptıklarını kanıtlama’ şartını ise bizzat sağlık çalışanlarına yükledi. Bu kabul edilebilir bir durum olabilir mi? Çalışana çalıştığını ispat yükümlülüğü yüklenir mi? İdare ne güne duruyor. İdare kimin çalışıp kimin çalışmadığını bilmiyor mu? İşte bu nedenle, çalışan merkezli köklü bakış açısı değişikliği elzemdir diyoruz. Hem de tüm kurumlarda. Tabi bunun için de hakkaniyet de var. Alın teri söz konusu olduğunda hakkaniyetli olmayı asla elden bırakmamak lazım. Ama öyle olunmuyor maalesef. Bu konuda pek çok şey söylenebilir.” Dedi.

Memur maaşlarına yapılan zam oranına da değinen Saatcı, “TÜİK’in açıkladığı 2020 Aralık ayı enflasyon verileri ile memur maaşlarına ve emekli aylıklarına yapılacak zam oranları yüzde 7.36, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına da yüzde 8.36 olarak belirlendi. Tüm kamu çalışanları gibi sağlık çalışanları da bu duruma haklı olarak tepki gösterdi. Bu tepkiler karşılık bulmadı ama bir şey oldu. Olan şu; TÜİK’in açıklamasından bir hafta sonra, başta sağlık çalışanları olmak üzere kamu görevlilerini doğrudan ilgilendiren eğitim, dinlenme tesisleri, misafirhaneler, kreş ve çocuk bakım evlerine Hazine ve Maliye Bakanlığı yüzde 14 oranında zam yaptı. Olacak iş değil ama oldu. Her konuda hakkaniyetli olmak neden bu kadar önemli, sanırım bu çelişkili durumla çok daha iyi anlaşılmıştır” şeklinde konuştu.

Ocak ayında yayınlanan ek ödeme yönetmeliklerine tepki gösteren Saatcı,"Kasım ve Aralık aylarına ilişkin ödemeler hususunda ‘geçmişten ders alınsın, adaletsizlik, hakkaniyetsizlik yapılmasın, zamanında ödeme yapılsın” çağrısında bulunduklarını hatırlatarak şunları ifade etti: “Ne yazık ki çağrımız karşılık bulmadı. Bakanlık, Kasım ve Aralık ayları ilave ek ödemeleri hususunda yine saha gerçekliğinden uzak, hakkaniyetsiz uygulama modelinde ısrar etti. Yani sağlık çalışanlarına bu kadar da olmaz dedirtti. Dahası, pandemiyle mücadele süreci devam etmesine rağmen ilave ek ödeme uygulaması yeni yılla birlikte askıya alındı. Daha vahimini ise üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık çalışanları yaşadı. 2020 Ağustosundan beri ilave ek ödeme alamayan üniversite hastanesi çalışanlarına, Ocak 2021’de, sadece Kasım ve Aralık aylarına ait tavan ek ödeme yapılması öngörüldü. Yani Ağustos, Eylül, Ekim aylarına dönük ödemelerin üstü çizildi. Tüm bunlar olurken, yetkililerden her hangi bir açıklamanın gelmemesi ise ayrıca düşündürücüdür. Sağlık-Sen olarak bu durumu hiçbir zaman kabul etmedik, kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz de. Ocak ayı içerisinde COVID-19 nedeniyle 39 sağlık emekçisinin hayatını kaybetti” ifadelerine yer verdi.

“Tüm bunların yanı sıra Ocak ayında yüzleri güldüren en önemli gelişme sağlık çalışanlarının aşılanması olmuştur” diyen Saatcı, “Sayın Bakanın ifadesiyle sağlık çalışanları salgın karşısında daha ‘korunaklı’ olmuşlardır. Keşke sağlık çalışanları, mali ve özlük hakları noktasında da bir an önce ‘korunaklı’ hale gelseler. Sağlık-Sen olarak çabamız, gayretimiz ve mücadelemiz bunun içindir” dedi.