Yaşar yaptığı açıklamada, Sivas Katliamı’nı Türkiye siyasi tarihinde bir utanç olarak nitelendirdi.

Yaşar, “"Hor baktık mı karıncaya, kırdık mı kanadını serçenin, ya nasıl kıyarız insana!" dizelerini seslendirmişti Hasret Gültekin. 27 yıl önce bugün faşist güçlerin organize ettiği devasa bir linç kalabalığı Sivas'ta Madımak Otel'de O'nunla beraber 33 aydını ve 2 otel çalışanını yakarak "insana nasıl kıyıldığının", insana kıyanın nasıl insan olmadığının cevabını verdi.

Sivas Katliamı, Türkiye siyasi tarihinde bir utanç, milletin bilincinde kapanmaz bir yara olarak yer etti.12 Eylül faşizminin Kahramanmaraş'ta, Çorum'da örgütlediği karanlık organizasyonlar, 2 Temmuz 1993'te bu kez Sivas'ta denenmişti” dedi.

“Madımak'ta kalan aydınlara karşı faşist güruhu organize edenler, günler öncesinden gazetelerde aydınları yobazlara hedef gösterenler, iftira atanlar, kolluk kuvveti olmalarından ötürü güvenliği sağlamakla yükümlü olmalarına rağmen olay yerine bilerek geç gidenler, tekbir getirerek benzin bidonu ve meşale taşıyan kalabalık kadar cana susamıştı. Madımak'ı dumana, Türkiye'yi yasa boğdular” diyen Yaşar, “Katliamın ardından başlatılan göstermelik yargı süreci, evrensel hukuk ilkeleri "insanlık suçları zaman aşımına uğrayamaz" demesine rağmen, AKP döneminde zamanaşımı kararıyla sonlandırıldı. O dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın zamanaşımı kararını "Hayırlı olsun" diye duyurması, katliamın zanlılarından bazılarının ve zanlıların hararetli avukatlarından bir kısmının AKP'den siyasete atılması, katliamı protesto etmek için harekete geçen yurttaşların neredeyse her yıl engellemelere maruz kalması, insan olan herkesin genzini yakan o dumanın yükseldiği binanın kebapçıya dönüştürülmesi için iktidarın gayret etmesi, katliamın yaralarını sarmak bir yana, 27 yıllık yarayı tuz basarak açık tuttu.

Geçmişteki bu acı derslere rağmen bugün hala, farklı inanç grubundaki yurttaşlara, muhaliflere, laikliğin savunucularına tehditler yükseltilmekte ve hala ateşle oynanmaktadır. Mezhepçilik, tekleştirme, öteki gördüğünü sindirme ve ezme, bir devlet politikası haline getirilmektedir” ifadelerine yer verdi.

İlhan Yaşar, “Eğitim-İş olarak bu karanlık gayrettekilere sesleniyoruz: Ne ateşler yaktınız, ne canlara kıydınız, ne kanlar akıttınız; ancak bu toplum bölünmedi, yeri geldi bir bağlamanın acı sesinde beraber gözyaşı döktü. Çünkü bu ülke insanlarının ne yapsanız da yıkamayacağınız bir ortak çatısı vardır. Bu çatı, Atatürk'ün "kimsesizlerin kimsesi" dediği Cumhuriyet ve vatandır. Sizin baktığınızda yanınıza kâr kalan bir katliam gördüğünüz Madımak'a, biz baktığımızda bağlama sesi duymamız bundandır. Ne yapsanız da Sivas'ta katledilen aydınlarımız asla ve asla unutulmayacaktır!” açıklamalarında bulundu.