İslam “Bütün dünyanın gözleri önünde devam eden Çin zulmü insanım diyen herkesin karşı çıkmasını gerektiren elzem bir durumdur. BM'nin 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesine göre bir halkı toptan imha etmek ya da onları etnik veya dini kimliklerinden ötürü zor şartlarda yaşamaya, kimliklerini tahribe yönelmek, çocuklarını alıkoymak soykırımdır.

Çin, yüzlerce yıldır Müslüman kardeşlerimizi asimile etmeye yani soykırıma tabi tutmaya çalıştığını bir şekilde gösteriyor. Çin, soykırımını eğitim olarak lanse edip bahane bularak meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu insanları eğittiğini iddia eden Çin, insanları bir makinenin parçaları olarak görüyor. Üretim endeksli insanlar olarak. Doğu Türkistanlıları asimile etmeye çalışan Çin’in zihniyeti, bize asıl eğitilmesi gerekenin kim olduğunu da çok açık bir şekilde gösteriyor” açıklamalarında bulundu.

Murat İslam açıklamasına şu şekilde devam etti;

Çin’in ekonomik gücü yaptıklarını meşrulaştırmamalı

Çin’in askeri, ekonomik ve siyasi gücü var bazı ülkelerden bundan korktukları için Müslümanların mağdur edilerek baskılanmasına karşı seslerini çıkarmıyorlar. Onlara şunu hatırlatıyoruz, Doğu Türkistan’da Çin’in yaşattıklarının benzerleri dünyanın birçok yerinde yaşandı, Avrupa’da Naziler kendilerine benzemiyor diye insanları toplama kamplarına alıp onlara zulüm ederek öldürdüler. Naziler de güçlüydü, dünyayı titretiyordu. Aynı bugün Çin’in dünyayı korkutması gibiydi ama bugün baktığımız zaman bütün dünya ve insanlık vicdanı Nazileri, Nazilere destek olanları ve Nazilere sessiz kalanları lanetle anıyor. Dolayısıyla bugün birilerinin güçlü görünmesi onların yaşattıkları zulümlerin görmezden gelinmesini beraberinde getirmemeli.

Son dönemlerde Çin adına hareket eden ve PR çalışmaları yapan bir takım yapılar Doğu Türkistan mücadelesini karalamaya çalışıyorlar. Bu duruma müsaade edilmemeli, TV ve gazeteler de Çin propagandası yapan kendi halkını katleden ve milyonlarcasını da mülteci konumuna getiren Esed’in ve destekçisi Putin’in ve Bosna’da Müslüman kadınlara tecavüz eden askerleri komuta eden Karadziç ve Miloseviç’in avukatlığını yapmış kişilerin bu ülkede hiçbir karşılığı yoktur.

Suçluların İadesi Anlaşması Uygurluları Tedirgin Ediyor

2017'de Türkiye ve Çin arasında imzalanan fakat TBMM'nin onaylamadığı ‘Suçluların İadesi Anlaşması’ Pekin yönetimi tarafından kabul edildi. Türkiye ise henüz anlaşmayı onaylamış değil. Çin, yurtdışında, özellikle Türkiye'de yaşayan Uygur Türklerini "terör" suçlamasıyla mercek altına almış durumda. Kanun teklifi yasalaşırsa, Çin'in gıyabında mahkûm ettiği Uygur Türklerini, Türkiye Pekin'e iade etmek zorunda kalabilir. Siyasi suçların kapsam dışı bırakıldığı ve Türkiye’nin geri göndermeme hakkı olduğu belirtilse de uygulamada yaşanabilecek sorunlar Doğu Türkistanlıları tedirgin ediyor.

Bizler Allah iman etmiş kimseleriz ve sabrın sonu selamettir. İzzetini, iffetini, hakkını ve hukukunu korumak için mücadele eden bir kişi de olsa değerlidir, o bir kişinin sesi de değerlidir. Rabbimiz katında, insanlık nezdinde ve tarihin şahitliğinde muhakkak surette karşılık bulacaktır. Ve zalimler inşallah pek yakında tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gidecekler ve bizde ona şahitlik edeceğiz…