Eğitim-Sen Çorum Şubesi, Fransa'da yaşanan saldırışı lanetlemek, eğitim camiasında yaşanan baskı, sürgün ve soruşturmaları protesto etmek amacıyla kitlesel basın açıklaması düzenledi.
Bugün İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde yapılan basın açıklamasına KESK'e bağlı sendikaların şube başkanları, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile Eğitim-Sen üyeleri destek verdi.
Grup adına bir açıklama yapan Eğitimsen Çorum Şubesi Hukuk Sekreteri Sezgin Kundukan, "Fransa’da yaşanan saldırıyı lanetliyor, acılarını paylaşıyoruz!" dedi.
Kundukan, siyasi iktidarın eğitim başta olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında etkisi hissedilen baskıcı, otoriter ve anti demokratik uygulamaları hız kesmeden devam ettiğine dikkati çekerek, "baskı, sürgün ve soruşturmalar son bulmalı, cadı avı derhal durdurulmalıdır!" ifadesini kullandı.
Kundukan, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Dün Fransa’da, Fransa için önemli bir gün olan 14 Temmuz’da yine acımasız bir saldırı gerçekleşmiş, resmi açıklamalara göre 84 kişi hayatını kaybetmiş, yaralı sayısı 100’ü aşmıştır. Eğitim Sen olarak Fransa’da gerçekleştirilen bu acımasız saldırıyı ve arkasındaki güçleri lanetliyoruz.
Aylardır başta Türkiye olmak üzere, Ortadoğu’nun ve Avrupa’nın önemli merkezlerinde yaşanan saldırı ve katliamların hedefi hangi ırk, inanç ya da siyasi düşünceden, kadın, erkek ya da çocuk ayrımı yapmadan masum ve savunmasız insanlar olmuştur. Kimler tarafından ve ne amaçla gerçekleştirildiği bilinen bu tür acımasız korkutma ve yıldırma amaçlı olduğu açıktır.
Türkiye ve Avrupa halkları başta olmak üzere, tüm dünya halklarının geleceğini tehdit eden bu yaşam ve insanlık düşmanı saldırılara ve arkasındaki karanlık güçlere karşı ortak tutum alınması ve enternasyonal dayanışmanın güçlenmesi gerektiği açıktır.
Bizleri insanlığın ortak evrensel değerlerine karşı saldırılarla susturacaklarını, korkutacaklarını zannedenler amaçlarına asla ulaşamayacak ve kazanan mutlaka dünya halklarının emek, demokrasi ve barış mücadelesi olacaktır.
Eğitim Sen olarak, yaşanan saldırı nedeniyle Fransa halklarına bir kez daha başsağlığı diliyor, benzer acıları defalarca yaşamış olmanın üzüntüsüyle acılarını yürekten paylaştığımızın bilinmesini istiyoruz.

BASKI, SÜRGÜN VE SORUŞTURMALAR SON BULMALI, “CADI AVI” DERHAL DURDURULMALIDIR!
Siyasi iktidarın eğitim başta olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında etkisi hissedilen baskıcı, otoriter ve anti demokratik uygulamaları hız kesmeden devam etmektedir. Siyasi iktidar önünde engel olarak gördüğü tüm kişi ve kurumları etkisiz hale getirerek bertaraf etmek için elindeki bütün olanakları sonuna kadar kullanmakta, Eğitim Sen’i ve Eğitim Sen üyelerini yoğun baskı, sürgün ve soruşturmalar üzerinden sindirmeye ve hizaya getirmeye çalışmaktadır.
Sadece son birkaç ay içinde, özellikle 29 Aralık grevi sonrasında üye ve yöneticilerimize yönelik olarak büyük bir “cadı avı” başlatılmış, çok sayıda Eğitim Sen üyesi sendikal faaliyetleri ve demokratik eylemleri nedeniyle soruşturma geçirmiştir. Bazı arkadaşlarımız keyfi kararlarla sürgün edilmiş, bazı arkadaşlarımız sosyal medya paylaşımları ve attıkları sloganlar gerekçe gösterilerek açığa alınmıştır. Büyük bölümü siyasal talimatlarla hayata geçirilen ve tamamı keyfi olan hukuk dışı tutumlar üzerinden en temel sendikal faaliyetlerimiz bile “yasa dışı” gösterilmeye çalışılmakta, sendikal faaliyetlerimiz açıkça engellenmek istenmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı, bugüne kadar en temel sendikal hak ve özgürlükler konusunda, sendikal hakların kullanılması sürecinde çok sayıda hukuk dışı girişimde bulunmuş, hukukun en temel ilkelerini yok sayan kararlara ve uygulamalara imza atmıştır. MEB’in yasakçı ve hukuk dışı kararları, keyfi cezaları mahkemelerden, yüksek yargı organlarından birer birer dönmesine rağmen bakanlık, özel olarak Eğitim Sen’e yönelik baskıcı, dışlayıcı ve ayrımcı politikalarını sürdürmektedir.
İktidarın ideolojik çizgisinde olan ve tamamı “siyasal kadro” olarak atanan idari makamların yoğun baskı ve yıldırma girişimleri, üyelerimize yönelik olarak açılan disiplin soruşturmaları, verilen sürgün ve açığa alma kararları tamamen hukuk dışı ve anti demokratiktir. İktidarın politikalarına itiraz eden herkesin hedef haline getirildiği böylesi bir dönemde ülke çapında üyelerimize yönelik olarak yalan propagandalar eşliğinde başlatılan “cadı avı” ile örgütlü mücadelemiz engellenmeye çalışılmaktadır.
Eğitim Sen üyeleri hakkında hukuki temelden yoksun ve tamamı siyasal nitelikli olan soruşturmalar sürerken, takipsizlik ile sonuçlanan dosyaların siyasi talimatlarla yeniden yeniden açılması, hukuk dışı bir şekilde soruşturma üzerinden “suç yaratma” maçı taşımaktadır. Bu tür hukuk dışı girişimlerin asıl amacının bizleri korkutmak, yıldırmak ve sindirmek olduğu bellidir. Üye ve yöneticilerimizin hemen her sendikal faaliyetinin baskı ve soruşturma gerekçesi olması, siyasi iktidarın anti demokratik uygulamalarına itiraz eden herkese yönelik bir gözdağıdır. MEB, en temel sendikal hak ve özgürlükleri yok sayarak ve hukuk dışı kararlara imza atarak resmen “sendikal faaliyeti engelleme” suçu işlemektedir. Sendikal örgütlenme ve ifade özgürlüğünü ayaklar altına alan, hukuku ayaklar altına alarak hareket edenler karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamız elbette mümkün değildir.
Bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı ve fiili uygulama, Türkiye’nin tehlikeli bir yola girdiğini ve iktidar güçlerinin denetimi altındaki tüm devlet organlarını ve medyayı kullanarak karşısında engel olarak gördüğü tüm kişi ve kurumları bertaraf etmek istediğini göstermektedir.
Eğitim Sen, nereden gelirse gelsin, baskı ve tehditlere pabuç bırakmayan mücadeleci bir geleneğin temsilcisi ve savunucusudur. Eğitim Sen üye ve yöneticilerine yönelik her türlü baskının, soruşturma ve sürgünlerin durdurulması için örgütsel ve hukuksal mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir! Üyelerimize yönelik baskı, sürgün ve soruşturmalara son verilmeli, ülke çapında başlatılan cadı avı derhal durdurulmalıdır."