15-16 Haziran’ın işçilerin ortak bir talep ve çıkarları için sınıf olmayı başardıkları tarih olduğunu kaydeden Gökmen, “Eylem, Süleyman Demirel Hükümeti’nin sendikal hakları kısıtlamak için Meclis’e getirdiği tasarının kabul edilmesi üzerine asıl olarak DİSK’te örgütlenen işçilerin başlattığı ama giderek diğer işçileri de harekete geçiren bir direniş olarak gerçekleşti. Sendika bürokrasisi yasanın arkasında durmasına rağmen Türk İş, üyesi olan işçilerin bu eylemden uzak durmasını sağlayamamış; işçiler sendika yönetimlerinin tutumunu çiğneyip geçmişlerdir.

Böylece eylem sınıfın birliğinin ve ortak mücadelesinin, her türlü engeli yıkarak kurulabildiğini göstermiştir” ifadelerini kullandı.

15-16 Haziran’ın işçilerin kendi öz güçlerine dayandıkları bir eylem olduğunu dile getiren Gökmen, açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Sendika yöneticilerinin boyunu ve azmini aşan eylemleri yöneten doğrudan doğruya işçilerin kendisidir. Fabrikalarda kurulan direniş komiteleri aracılığıyla örgütlenen ve hareketi yöneten işçilerin İstanbul’da üç koldan başlattıkları yürüyüşe müdahale eden askeri birliklerle de çatışmak zorunda kaldılar. Kendilerine açılan ateşe rağmen metanetlerini koruyan işçilerin eylemi bittiğinde gölgesi sendikal örgütlenmeyi zora sokan yasayı çıkarmaya cüret edenlerin üzerinde kaldı. Yasa 1971’in ocak ayında iptal edildi.

15-16 Haziran’ın bugün de önem taşıması salt onun tarihin en şanlı direnişlerinden biri olmasından kaynaklanmaz. Gerçek bir sınıf refleksi gösteren işçilerin sahip olduğu dönüştürücü gücü açığa çıkaran eylem 50 yıl boyunca ve bundan sonra da fabrikalarda, atölyelerde ve işyerlerindeki potansiyelin neye muktedir olduğuna işaret etmesi bakımından önemlidir. En ağır baskı koşullarında, en durgun zamanlarda, sendikal bürokrasinin ihanetine ve işçilerin ortak duyusunun gelişmesini ketleyen her önleme rağmen tezgah başında kesintisiz biçimde mayalanmaya devam eden birlik, dayanışma ve mücadele kararlılığı bugün de iktidarların en büyük korkusudur. Dün bir yasayı geri çektirebilen güç başka bir zaman o yasayı çıkaran iktidar mekanizmasını ve toplum düzenini değiştirebilme kudretindedir.

15-16 Haziran kısmi, belirli bir bölge ile sınırlı bir hareket olmanın ötesine taşarak İstanbul emekçilerinin kent hareketi haline gelmiştir. Yürüyüş kollarına katılan işçilerin sayısı her adımda artmış, grev diğer kent sakinlerinin de desteğini kazanmıştır.

15-16 Haziran 50 yıl sonra hak ve sınıf mücadelelerine dair hala önemli bir tarihsel birikimin kaynağı olmaya devam ediyor. Zonguldak yürüyüşünde, Tekel Direnişinde, Metal Fırtına’da, Şişe Cam, Seka grevi, salgın koşullarında yapılan 1 Mayıs kutlamaları vb. her işçi eyleminde yaşatıldı ve yaşatılmaya devam ediyor.

50 yıl sonra işçi sınıfının bu ilk büyük eylemini yıldönümünde yeniden hatırlıyor ve selamlıyoruz. Önceki kuşakların taşıdığı mücadele bayrağını devralan yeni kuşaklar bu bayrağı taşımaya devam edecek. İşten atmaların yasaklanması ve kıdem tazminatına uzanan ellerin kırılması başta olmak üzere, sağlıklı ve insanca çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmak için mücadele sürdürecek, 15-16 Haziran hiç unutulmayacaktır.”

EMEP İl Başkanı Gökmen, 16 Haziran Salı günü saat 18.00’de Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Kadeş Barış Meydanı’nda 15-16 Haziran’ın 50’nci yıldönümü nedeniyle düzenlenecek basın açıklamasına tüm işçi ve emekçileri beklediklerini bildirdi.