Açıklamalarında iktidarın ekonomi politikalarını sert sözlerle eleştiren Saadet Partisi Çorum İl Başkanı Faruk Cıdık, gelinen noktada milletin porsiyon küçülterek, öğünlerini azalttığını söyledi.

Açıklamasında ‘Ülkemiz her yönden kutuplaşma ortamına girdi. Toplumsal kutuplaşmadan farklı olarak bir de ekonomik şartlar bakımından kutuplaşan bir Türkiye ile karşı karşıyayız.’ diyen Saadet Partisi İl Başkanı Faruk Cıdık, gündeme dair değerlendirmelerinde şunları kaydetti.

‘Ülkemiz şu an iki kutba ayrılmış durumdadır. İki farklı toplum kesimi, iki farklı hayat görüyoruz.

-Bir tarafta kamu kaynaklarından beslenen, birden fazla kurumdan maaş alan “tuzu kuru”lar…

-Diğer tarafta ise yoksulluk sınırının 15 bini geçtiği bir dönemde; 4 bin küsür lirayla ev geçindirmeye, 650 liralık KYK bursuyla günde bir öğün yemek yiyerek hayatta kalmaya çalışan, masraflarını karşılayamadığı için okulu bırakmak zorunda olanlar, gün be gün fiyatları artan temel tüketim maddelerine ulaşamayıp sofrasına tuz koyamayanlar var.

-Bir tarafta sırça köşklerine kapanıp, köşkün içindeki samimiyetsiz ve gerçek dışı fısıltılardan gayrı seslere kulaklarını tıkayan iktidar ve iktidar yanlıları…

-Diğer tarafta ise; her geçen gün artan hayat pahalılığı nedeniyle sesini iktidara duyurmaya çalışan, geçim derdiyle boğuşan milyonlar var. Bir tarafta lüks, şatafat, gösteriş ve israf; diğer tarafta yoksulluk, fakirlik, açlık, sızlanma ve feryat var…

İNSANIMIZIN HAYAT KALİTESİ HER GEÇEN GÜN TÖRPÜLENİYOR

Daha dün, "sadece 6 ayda, cari açığı kapatacaklarını vadeden" türküler söyleyerek, Türk Lirasını pula çeviren Erdoğan iktidarının yol açtığı ekonomik yıkım insanımızın hayat kalitesini, yaşama sevincini her geçen gün törpülüyor.

Enflasyonun üzerine benzin dökerek Türkiye’yi adeta bir yangın yerine çeviren iktidar ve ortakları ülkemizin büyüdüğünü söyleseler de vatandaşın kursağına giren ekmek her geçen gün küçülüyor.

İnsanlar her geçen gün biraz daha geriye giden bir yaşam kalitesine mahkum ediliyorlar.

•Geçinebilmek için yemek öğünlerini azaltanların sayısı %50,3…

•Vatandaşlarımızın %31,9’u geçinebilmek için zaman zaman aç kaldıklarını ifade ediyorlar.

•%61,8’i et yemeyi bırakmış.

•%57,9’u artık daha az çamaşır yıkıyor.

•%62,5’i özel araçlarını kullanmayı bıraktığını söylüyor.

ÜNİVERSİTELİ GENÇLERİMİZE KULAK VERELİM

Değerli arkadaşlarım; bir de üniversiteli gençlerimize kulak verirsek, durumun vehametini çok daha net görürüz diye düşünüyorum.

-Bir üniversite öğrencisi gencimiz şu satırlarla derdini anlatmış; “Beslenmeyi iki öğüne düşürdüm. Gece yatağa aç giriyorum. Yurt dağın başında ama yürüyerek gidip geliyorum. Her gün hazır su alamayacağımdan musluktan klorlu su içiyorum..”

-Bir başka evladımız; “Alışveriş yapmıyoruz, dışarıda yemek yemiyoruz, her yere yürüyerek gidiyoruz. Mümkün olduğu kadar yurttan dışarı çıkmıyoruz; çünkü çıkarsak cebimizdeki para kendiliğinden uçacak. Bir pantolon 300 lira olmuş. Kendimi hiç bu kadar mutsuz, depresif, yorgun hissetmemiştim hayatımda..” demiş.

-Bir başkası ise; “Okul yemekhanesi dışında yemek alamıyorum. Haftasonu kapalı olduğu için evde makarna-bulgur ile geçiştiriyorum. 3 aydır yumurta yemedim..” diyor.

Bu ifadeler gösteriyor ki; insanlar geçinebilmek için yiyecekleri yemekten kısar hale geldiler. İktidar ve ortakları kendi çevrelerinin "nimetlerini" büyütürken; halkımız geçinebilmek için porsiyonları küçültüyor, daha da üzücü olanı ise artık öğün atlıyor.

HİÇ BİR HEDEFİNİ TUTTURAMAYAN İKTİDAR, HER GÜN YENİ BİR TARİH VERİYOR

İşte bu tablo; "rekabetçi kur politikasının Türkiye’yi prangalarından kurtaracağını ve Türkiye’ye yeni kapılar açacağını" söyleyen Erdoğan’ın eserinden başka bir şey değildir.

-Sadece ilk 2 ayda cari açık geçen yıla oranla %186 arttı.

-Enflasyon birkaç ay içinde azalacaktı. Yılın 3. ayında, yani daha şimdiden %61’e çıktı.

-Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’daki dolar kuru ve enflasyon hedefini 6 ayda sollayan; iktidar, şimdi bize "2023 sonrasında Türkiye’yi bu krizden çıkarabileceğini" söylüyor.

Hiçbir hedefini tutturamayan iktidar, her gün yeni bir tarih veriyor ne yazık ki.. Beceriksizliklerini örtbas etmek için başvurmadıkları yol ve söylem yok!

"Enflasyonun yalnızca Türkiye’de değil; dünyada da genel bir sorun" olduğunu tekrarlamayı da alışkanlık haline getirdiler..

“Sadece bizde değil, tüm ülkelerde enflasyon var” diyorlar. Ancak dünyanın hiçbir ülkesinde, sadece bir senede enflasyon böylesine hızlı artmıyor. Ayrıca onlar da bal gibi biliyorlar ki; Türkiye, OECD ülkeleri arasında enflasyon şampiyonu.

DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BÖYLE BİR İKTİDAR YOK!

-Türkiye’ye en yakın ülke Litvanya’nın enflasyonu %12; OECD ortalaması ise %7.7

-Türkiye %61 enflasyonla; Estonya’yı 5’e, OECD ortalamasını 8’e katlamış bulunuyor.

-Euro bölgesindeki enflasyon ortalaması ise %5,9.

-Dünyanın her yerinde enflasyon olabilir; ama dünyanın hiçbir yerinde bir yılda enflasyonun böylesine hızlı arttığı başka bir ülke yok ey iktidarda bulunanlar!

-Dünyanın hiçbir yerinde sizin gibi gerçeklerle, matematikle, ekonomiyle bile isteye kavga edip; ülkesini hiper enflasyona sürükleyen bir iktidar yok!

-Dünyanın hiçbir yerinde 20 yıl boyunca iktidarda kalıp, krizin sorumlusu başkalarıymış gibi suçu rakiplerine atan ve “daha yeni başlıyoruz, bu işi çözeceğiz” diyen pişkin bir iktidar yok!

-Dünyanın hiçbir yerinde Ak Parti ve Cumhur ittifakına benzer bir yönetim anlayışı olmadığı için, bizdeki gibi yüksek enflasyona da rastlanmıyor haliyle...

GELİN ZİRVEDE(!) BIRAKIN

İktidarın anlattığı masallar ve hayaller ile gerçekte yaşattığı hayatlar arasında uçurum var!

-Hayalde; ekonomisi en güçlü 10 ülke arasına girecektik.. Gerçekte; enflasyonu en yüksek 10 ülke arasına girdik..

-Hayalde; tek haneli işsizlik ve enflasyon rakamları olacaktı.. Gerçekte; 3 haneli enflasyon rakamları ve her geçen gün sayıları artan işsizler ordusu...

-Hayalde; iyiler arasındaki ligde zirvede yer almak... Gerçekte; olumsuz istatistikler ve sıralamalar listesinde hep zirvede bulunmak..

-Enflasyon 20 yılın zirvesinde..

-Zamlar 20 yılın zirvesinde..

-Cari açık 20 yılın zirvesinde..

-Dış borçlar ve faiz ödemeleri de; sayenizde 20 yılın zirvesinde..

Gelin bu işi zirvede bırakın.. Gelin daha dazla zorlamayın..

Çünkü bu zirvenin sonu uçurum, sonu felakettir! Hem millet hem de sizin için...’