Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Mustafa Balbay, 4 yıl ay süren hapis hayatının sonunda özgürlüğüne ve ailesine kavuştu. Onların sevinçleri ve sergiledikleri mutlu anlar, sanırım en duygusuz insanın bile gözlerinin yaşarmasına sebep olmuştur.
Mustafa Balbay’a uzun tutukluluk süresi için beş bin TL. tazminat verilmesine hükmedildi. Her yıl için bin TL. Bir insanın bir yılına, 365 gününe değer mi, çekilen acıların bedeli olabilir mi? Yaşanların üzerine bir sünger çeker mi?
Uzun tutukluluk süresinin ardından 34 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası ver ve ardından özgür bırak… İnsana önce ölümü gösterip,  sonra sıtmaya razı etmek gibi bir şey.
Şimdi sırada MHP Milletvekili ve efsane komutan Engin Alan var. Daha sonra eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ ve belki de eski emniyetçi Hanefi Avcı ve gazeteci Tuncay Özkan. Hepsinin genel seçimlere kadar serbest bırakılması olasılığı yüksek gibi görünüyor.
Burada kamuoyunun kafasını karıştıran bir hukukî uygulama söz konusu. Önce Prof. Dr. Mehmet Haberal; Uzun tutukluluk süresi, 14 yıl hapis cezası ve akabinde serbest bırakıldı. Şimdi de Mustafa Balbay… Demek ki kamuoyunun vicdanını rahatsız eden bu tutuklamalar haksız ve mesnetsiz… Demek ki bu insanlar suçsuz ki serbest bırakıldılar.  Peki, madem serbest bırakılacaklardı o zaman neden tutuklandılar? Sanırım bu sorunun cevabını pek çoğumuz biliyoruz. Geçmişin intikamını almak, kendilerine muhalefet edecek sesleri kısmak, boşalan meydanlarda yandaşlarına at oynatmak… Türkiye’yi, kafalarında ki 2023 yılına hazırlamak…
Tutuklama sebeplerini anladık ancak, şimdi de neden serbest bırakılıyorlar sorusunun cevabına bakmak gerek, Öyle ya,  hazır ellerine geçirmişler, limon gibi sularını sıkıp posalarını çöpe atmak varken, neden serbest bıraktılar?! Üstelik serbest bırakılanların ikisi de milletvekili…
Kamuoyunda bu soruların cevabı şöyle yer bulmakta;  Kürt partisinin tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasının önünü açmak. Ardından terör örgütünün şehir yapılandırılmasında görev alanları salıvermek ve dağdaki teröristlere “eve dönün!” çağrısı yaparak, af çıkartmak. Uygun ortam sağlandığında tüm Ergenekon ve Balyoz tutuklularını serbest bırakıp, İmralı canisine özgürlük kapılarını sonuna kadar açmak. Belki de örgüt başına siyaset yapma imkânı getirip, meclise sokmak! 
Tüm bu sorular ve cevapları kamuoyunun çoğunluğunda bu şekilde yer buluyor. Türkiye’de bir şeyler değişiyor ve dönüştürülüyor.
Hiç kimse özgür değil!
Ne zamana kadar?
İşte o sorunun cevabını veremiyoruz; Şimdilik!..