Devlet Bahçeli gündem belirleme gücü en yüksek siyaset ve devlet adamları arasındadır. Çok konuşmaz. Her gün açıklama yapmaz. Konuştuğunda ise gündem değişir. Gazeteciler Meral Akşener’in Ayasofya ziyaretini ve namaz kılmasını sormuşlar. Devlet Bey, CHP ve HDP’nin Ayasofya’nın ibadete açılışına ilişkin yaklaşımlarını değerlendirdikten sonra “… İYİ Parti Genel Başkanı Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’i geçtiğimiz günlerde ziyaret ederek iki rekat Tahiyyetü'l-mescid namazı kıldı. Tahiyyetü'l-mescid namazı mescidin selamlanması, saygı gösterilmesi demek ise de esasen Yüce Allah'a şükür, saygı ve tazimdir. Bana göre bu ziyareti ve ibadeti ziyadesiyle memnuniyet vericidir. Allah kabul etsin. Zillet ittifakının üç asıl ortağından ikisinin, yani CHP ile örtülü ortak HDP'nin Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'e menfi yaklaşımı ortadadır. Ancak İYİ Parti Genel Başkanı son hareketiyle onlardan ayrışmış, ayrı düşmüştür. Meral Hanım'ın kendisi adına hayırlı bir gelişmedir. Sayın Akşener'in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde evine dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. Evinde rahatı ve huzuru bulacaktır. İkbal ile idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, kaldı ki zillete düşmektense evde olmak isabetli bir tercihtir." demiş. Şimdi gazeteciler buradaki “ev” sözcüğü üzerinde konuşuyorlar. Bunu Meral Akşener’in son ayrıldığı partisi MHP’ye daveti olarak mı, CHP ve HDP ittifakının bir parçası olarak yakışmadığı Millet İttifakı’ndan ayrılarak ait olması gereken yere yani Cumhur İttifakı’na dâhil olması daveti olarak mı veya doğrudan siyasetten ayrılıp gidip evinde oturması bağlamında mı değerlendirmek gerektiği üzerinde tartışıyorlar… Siyasette “olmaz” olmaz. Her gün sürprizlere gebedir. Aksi takdirde zaten siyaset olmaz. Devlet Bahçeli, hiçbir zaman hazırlıksız konuşmaz. Hiçbir sözcük onun ağzından bir ölçüye ve tartıya konulmadan çıkmaz. Burada sarfettiği her kelimenin tam olarak nasıl anlaşılacağını, hangi tartışmaları açacağını da kesinlikle düşünerek konuşmuştur. Her ihtimal üzerinde konuşmak, değerlendirmek ve Devlet Bahçeli’nin açıklamasının içeriği üzerinde durmak gayet doğaldır. Yusuf Kaplan bizi Allah'a havale etmiş ama... Malatya'da şiddetli deprem Genç doktor korona nedeniyle vefat etti Malatya'da çok şiddetli bir deprem daha oldu... / Birinci ihtimali, yani Akşener’i MHP’ye davet biçiminde değerlendirmeyi ben çok da makul görmüyorum. Orada kurmuş oldukları bir parti var. Parti kurmadan önce girişmiş oldukları bir mücadele var. Bu esnada yaşananları, yapılanları, söylenenleri Devlet Bey’in unutması mümkün değil. Yani bu Meral Hanım’a “MHP’ye gel, burası evindir” daveti diye düşünülemez. Devlet Bey, Meral Hanım DYP’de siyaset yaparken bu daveti yapmış, Meral hanım kabul etmiş ve MHP’ye gelmek üzere istifa etmişti. Ancak MHP’ye gelmesi beklenirken AK Parti’nin kuruluşunda yer aldı. Orada sıkıntılar yaşayınca Devlet Bey davetini “MHP’ye katılmak için istifa etmişti, yine kapımız açık” diye yineledi. Meral Hanım’ın MHP’ye katılımı bu şekilde gerçekleşti. Ayrılma süreci de malum, çok sancılı ve kırıcı oldu. MHP’den ayrılıp kendi partisini kurdu. Dolayısıyla Devlet Bey’in Meral Hanım’a bu çağrısını “üçüncü bir davet” olarak değerlendirmek çok makul değil. İkinci ihtimal yani Millet İttifakı yerine Cumhur ittifakı içinde yer alması yönünde bir davet anlamına gelir mi? Kanımca, doğru değerlendirme budur. Ortada girdiği ilk seçimde % 10’a yakın oy alıp Parlamento’da yer almış, siyasi rüştünü ortaya koymuş bir parti var. Bu partinin seçmenleri ve teşkilatları var. Partinin seçmenleri, teşkilatları da bu ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana, CHP ile birlikteliğe sıcak bakmakla birlikte, özellikle HDP ile açık veya örtülü bir ittifaka sıcak bakmayan, bu partinin politikaları ile asla buluşmayacak insanlar. Bu güzide insanların CHP’nin son kongresinde ortaya konulan “dostlar” ve “Kürt sorunu” söylemi üzerinden Türkiye’nin üniter yapısının federatif bir yapıya dönüştürülmesi pazarlıkları ile birliktelikleri olamaz. Doğal olarak, CHP’nin HDP ile birliktelikteki aşırı ısrarı, İYİ Parti için tabanı ve teşkilatları açısından rahatsızlık vericidir. Bu ısrar sadece İYİ Parti için değil, dikkat edilirse CHP açısından da ciddi sıkıntılar yaratmaktadır ve Muharrem İnce gibi her hücresi ile CHP’li bir politikacı bile ayrışmaya doğru gitmektedir. Kısacası, buradaki “Eve dön” çağrısı, “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne dönülmesi” çağrısıdır. Üçüncü ihtimal, yani “evinde oturması, siyaseti bırakması” çağrısı olabilir mi? Siyaset dünyasında elbette bu yönde söylemler her zaman vardır. Meral Hanım bu çağrıyı dikkate alır mı? Bu karara seçim sonrası varmıştı. Parti teşkilatları ikna etti ve döndü…