En son ne zaman kendi istediğiniz ve içinizden gelen bir şeyi yaptınız? Ne zaman konu komşu ya da etraftakiler ne der diye düşünmeden iç sesinizi dinlediniz? Yapmayı çok istemenize rağmen yüreğinizde beyninizde baskı altına aldığınız şeyleri düşündünüz mü hiç? Ailem ne der? Komşularım, iş arkadaşlarım ne der? Ya arkadaşlarım ne tepki verir ya da sıradan yoldan geçen hiç tanımadıklarımız ne düşünür?
Hiçbirimiz tamamen kendimiz değiliz aslın da. Kimimiz tamamen başkası, kimimiz bir kısım başkası. Ama mutlaka bir başkasıyız. Üzerimizde el alem ne der baskısıyla büyümek ve nedense kendi hayatından çok başkasının hayatına mercek tutanların çokluğundan içimizden gelen birçok şeye dur deriz. Birçok şeye set kurup bilinçaltında birikmesine sebep oluruz ve buda zaman zaman büyük patlamalara sebep olur. Kısacık hayatlarımızı komşu Fadime teyzeye, bakkal Veli dayıya kem gözlü arkadaşımız Hatçe’ye göre şekle sokarız. Hayat bu sarhoşlukla çok zaman tatsız, tuzsuz geçer ve içimizde kalanların sayısını hatırlamayız bile. Neden peki? Hangi yaranıza el alem merhem oldu? Neden kendi istediğimiz olmayız da etrafımızdakilerin dayatmalarına göre hareket ederiz? Sebep; sadece arkamızdan dedikodumuz yapılmasındır. Yapılsa ne olur peki? Sizin isteklerinizden daha mı önemli? Kendinize verdiğiniz sıkıntı daha mı az? Bir başkası sizden daha mı değerli? Unutmayın arkanızdan dedikodu yapacak karakterler için bir şey yapmanıza gerek yoktur. Onlar her şekilde konuşur. Yapsanız da yapmasanız da. Bu sebeple ki; bir kez geldiğiniz hayatınızda içinizden, yüreğinizden ne geliyorsa sizi ne mutlu ediyorsa, size ne doğru geliyorsa onu yapın. İstediğinizi yiyin, istediğinizi giyinin, istediğiniz kişilerle arkadaşlık edin, istediğiniz yere gidin, istediğiniz tüm hayalleri gerçekleştirin. Başkalarının doğruları değil kendi doğrularınızı ve isteklerinizi yaşayın kısacası bu hayat sizin ve kendi hayatınızı yaşayın bir başkasınınkini değil. O onu dedi, bu bunu dedi, bırakın bu işleri ve mutlu olmaya bakın.