TÜRKAV Çorum İl Başkanı İsmail Deli, “Tarım ürünlerinin insan beslenmesindeki yeri inkâr edilmeyecek bir önemdedir. Bununla beraber, ülkemizde son yıllarda tarım sektöründe istihdam ve tarımın GSMH içindeki payı ise diğer sektörlere göre gittikçe düşmektedir. Tarımsal üretim açısından kendi kendisine yeten bir ülke olmaktan çıktık, tarım ürünleri ithal eden ülke konumundayız. Bunun belki birçok sebebinin olduğunu söyleyebiliriz. Ülke nüfusunun hızla artması, gıda çeşitliliğine duyulan talep, küresel iklim krizi, endüstri bitkilerinin yaygınlaşması ve alternatif ürün arayışı gibi. Ancak günümüzde tarım ürünlerinin yetiştirilmesi, pazarlanması ve tüketilmesi gittikçe artan stratejik bir hal almıştır. Türkiye hala önemli bir tarımsal üretim potansiyeline sahiptir. Bununla beraber ülkemiz acilen tarım, hayvancılık ve sulama alanında, köklü, akılcı reformlar yapmak zorundadır” dedi.

Deli, sektörün sorunlarını şöyle sıraladı.

1- Maliyet artırıcı unsurların çözümlenememesi

Girdi maliyetlerinin (elektrik, mazot, gübre, ilaç) dünya fiyatlarının üzerinde seyretmesi ve piyasa manipülasyonları sektöre büyük zarar vermektedir.

Çözüm: Tarımsal aracılara akreditasyon sistemi getirilmeli, tarımsal üretim için kullanılan motorinin,gübre ve zirai ilaçların yükü azaltılmalı, üretimde yenilenebilir enerjinin kullanımı teşvik edilmeli, tarımda kullanılan elektrik bedelinde ödeme kolaylıkları sağlanmalıdır.

2- Çiftçi eğitimi ve uygulamalarının yetersiz olması:

Çözüm: Yeni tarımsal mekanizasyon teknolojileri, üretim sistemleri, pazarlama sistemleri, teşvikler ve mevzuat konusunda üreticilerin bilinçlendirilmesine, genç nüfusun tarımsal üretime özendirilmesine ve teşvik edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

İlgili özel sektör kuruluşları, yayın kuruluşları ile beraber yaygın bir çiftçi eğitimi hedeflenerek, arazide uygulamalı ve kontrollü eğitim verilmeli. Tarım danışmanlığı sistemi yaygınlaştırılmalı. Tarım ve Orman Bakanlığı,Yerel yönetimler,Milli Eğitim Bakanlığı,Sivil Toplum Kuruluşları ve sektör çalışanları ile işbirliği geliştirilmeli. Gençleri tarım ekonomisine çekmek için eğitim ,maddi destek, hibe ve teşvik sağlanmalıdır.Çünkü günümüzde sektör çalışanlarının çoğunluğu orta yaşın üzerindedir.Yakın zamanda sektörde çalışacak üreticiler bulmakta zorlanabiliriz. Kırsal kesimde kalkınma potansiyelinin açığa çıkarılmasına yönelik genç çiftçiliğin ve kadın girişimciliğinin teşvik edilmesi gibi politikalar uygulamaya ivedilikle konulmalıdır.

3- Tarım arazilerinin parçalı ve dağınık yapısı:

Çözüm: Tarım arazilerinin çok parçalı ve dağınık olması üretim maliyetlerini artırmakta, modern tekniklerin uygulanmasını ve hizmet ve yatırımı zorlaştırmaktadır, çiftçinin kazancını düşürmekte ve tarımsal rekabet ile tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.

toplulaştırma çalışmaları hızlandırılmalıdır. Türkiye’de işletmelerin küçük ölçekli ve çok parçalı olması yapısal bir sorun olarak ortada durmaktadır. toplulaştırması kaynakların etkin kullanımı ve verimlilik açısından önem taşımaktadır.Bu alanda son yıllarda yapılan çalışmalar olumlu ancak yeterli değildir. Bugüne kadar yaklaşık 4 milyon hektar alanda arazi toplulaştırması tamamlanmıştır. Arazi toplulaştırması tarımsal yapının iyileştirilmesi ve verimliliği artırıcı tedbirlerin alınmasında hayati rol oynamaktadır. Ancak kırsalın kalkındırılmasında sadece küçük, parçalı ve dağınık parsellerin toplulaştırılması ve işletme ölçeğinin büyütülmesi bir araya getirilmesi yeterli değildir. Bu çalışmaların eğitim, sağlık, içme suyu,sulama suyu reformları ve kanalizasyon gibi sosyal altyapı projeleri ile desteklenmesi gerekmektedir.
4- Tarımsal üretimde verim ve kalitenin düşük olması:

Çözüm:Toprak ve iklim şartlarına uygun tür ve çeşit seçiminde, uygun gübreleme, sulama gibi araçların doğru kullanılmaması nedeniyle verim ve kalite düşüktür. Artan nüfus ve beslenme zorunluluğu dikkate alınarak yeni tarımsal üretim teknolojileri geliştirilmeli. Bu amaçla Araştırma kuruluşları tarafından Tarımsal Ar-Ge başlığı altında özel bir destek programı geliştirilmeli. Bitkisel üretimde verimlilik ve kalitenin artırılmasında en etkin girdilerden birisi kimyasal gübreler ve dengeli gübrelemedir. Türkiye’de kimyasal gübre tüketim, üretim, ithalat ve ihracatı yıllara ve özelliklede döviz kuruna bağlı olarak çok önemli düzeylerde değişiklik göstermektedir. Potansiyel kimyasal gübre ihtiyacımıza göre hem tüketimimiz hem de üretimimiz çok yetersizdir. Ülkemizde kimyasal gübre üretimi için ana hammaddeler yeterince olmadığından yaklaşık yüzde 95’i ithal edilmektedir. Bu gerçekten hareketle yerli gübre üretimini artırmaya yönelik çalışmalara hız verilmelidir.

5- Sulanabilen arazi miktarının azlığı ve mevcut su kaynaklarının etkin kullanılamaması:

Çözüm:Sulanabilen arazi miktarının azlığı nedeniyle ülkemiz, özellikle yağlı tohumlar ve endüstri bitkilerinde ithalata bağımlıdır. Suyun etkin kullanılamaması nedeniyle, hem gereksiz su israfı olmakta hem de üretim artırılamamaktadır.Sulanabilen arazi miktarı artırılmalı. Başta damlama sulama sistemi, basınçlı sulama sistemi olmak üzere, yeni sistemler uygulanarak suyun etkin ve tasarruflu kullanımı sağlanmalı, bu tür projelere verilen destekler artırılmalı. Toplulaştırılan arazilere sulama sistemlerini inşa etmek hem kolay hem daha ucuz hem de sürdürülebilir olacaktır.

6- Sığırcılık sektörünün problemleri:

Çözüm:Türkiye'de sığırcılık sektörü sadece tarımsal üretimden sağlanan gelirin ve hayvansal üretimden sağlanan proteinin önemli bir kısmını üretmekle kalmamalı, istihdama da katkı sağlamalıdır. Sığırcılık sektörünü tehdit eden birçok unsur vardır. Bunlardan ilk akla gelenler plansız yatırımlar, hastalıklar, kaçakçılık ve ithalattır. Ne yazık ki yıllardır bu alanlardaki sorunlar çözülememiş, hatta bir kısmının olumsuz etkisi iyice artmıştır.Bu alanda aile işletmeleri ve küçük ölçekli işletmeler kooperatifleşmeye gitmelidir.Bu konuda örnek teşkil edecek yatırımlar desteklenmelidir.Hızlı bir şekilde ıslah çalışmaları yapılmalıdır.Verimliliği artırıcı tedbirler alınmalı.Buzağı kayıpları en aza indirilmelidir. Son yıllarda, küçükbaş hayvan yetiştiricisinin desteklemelerden yararlanmasına ve örgütlenmesine yönelik adımlar atılmış olsa da işletmelerin küçük ve dağınık yapısı, sermaye yetersizliği, pazarlama zincirindeki çarpıklıklar, mera alanlarının ve kalitesinin giderek azalması, kaçak hayvan girişleri, yaygın hastalıklar, kırsaldan göç, yetiştiricinin üretim kültüründeki eksiklikler, ürün ve maliyetlerdeki dalgalanmalar gibi faktörler olumsuz etkilerini sürdürmektedir.
Kanatlı hayvan yetiştiriciliği hızlı ve kararlı bir büyüme göstermektedir. Kanatlı sektörü, son 20 yıldaki değişim ve gelişim süreci sonrasında gerek beyaz et, gerekse yumurta üretimi ile dünya sıralamasında ilk on içinde yer alma başarısını göstermiştir. Bu gelişime karşın sektör çok sayıda sorunu bulunmaktadır. Deli 2023 giderken yolumuzda bulunan engelleri bertaraf etmemiz gerekir.Tarımda reformlarını yapmış bir Türkiye bölgesinde ve dünyada lider ülke olacaktır.”