HaberTürk köşe yazarı Fatih Altaylı'nın, Hitit Üniversitesi ve 4 farklı Fakülte'de Dekanlık görevine atanan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halil İbrahim Şimşek hakkında ki yazı şu şekilde;

"Dün bu köşede bir “yanıt” vardı.

Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve çeşitli fakültelerin “vekil” dekanı Prof. Halil İbrahim Şimşek’in yanıtı.

İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Şimşek’in Mimarlık Fakültesi'ne dekan olmasını eleştirmiştim.

Ona yanıt verdi.

Yanıt aslında Türkiye’de üniversite ortamının ne olduğunun, çok övündüğümüz "200’ü aşkın üniversitemiz var" cümlesinin aslında ne kadar boş olduğunu anlatıyordu.

Çok üzücü bir yanıttı.

Prof. Şimşek, “Mimarlık Fakültesi'nde profesör olmadığı için mecburen vekaleten beni atadılar ki evrak işleri yürüyebilsin” demiş. Durumdan duyduğu sıkıntı satırlarına yansımış zaten.

Bir üniversite düşünün ki, Mimarlık Fakültesi var. Ama öğretim üyesi yok. Bir tane bile. Tek profesör resim bölümüne atanmış ama onun da işlemleri henüz tamamlanmamış.

Şimşek’in mektubunu okudukça insanı afakanlar basıyor.

Prof. Şimşek başka bölümlerin de vekil dekanı.

Turizm Fakültesi’nin ve Spor Bilimleri Fakültesi’nin.

Bu dekanlıklar da Prof. Şimşek’in üzerine yıkılmış açık biçimde.

Çünkü her iki bölümde de profesör yok.

Mecburen rektör yardımcısı vekalet ediyor. Bir profesör olsa görev ona verilecek ama yok işte.


İş burada da bitmiyor.

Fen ve Edebiyat Fakültesi de Şimşek’e bağlanıyor. Çünkü oradaki dekan da başka bir üniversiteye geçip gitmiş.

Belli ki orada da profesör kalmamış.

Hadi Şimşek Hoca nöbete.

Üstelik de bu görevlerden dolayı bir ek ödeme, bir maaş artışı da yok. Açık bir angarya.

Yani devletin işlediği bir Anayasal suç.

Halil İbrahim Şimşek’in böyle bir talebi falan da yok zaten.

Onun derdi belli ki üniversitenin durumu.

Benim derdim de o.

Sadece “O” üniversitenin durumu değil elbet.

Gerine gerine övünülen “200 küsur üniversitemiz var” cümlesinin ardında yatan gerçek.

Pek çoğu bir tabeladan ibaret, kiminin binası olmayan, çoğunun öğretim üyesi, sözde var olan bölümlerinin tek bir profesörü bile olmayan üniversiteler.

Ve o üniversitelere girmek için çırpınan, girip bitirdikten sonra iş bulmak için çırpınan gençlerimiz.

Göz boyayarak, kendi kendini kandırarak bir yere varacağını zanneden bir ülkenin geleceği."

Fatih Altaylı'nın köşe yazısını okumak için tıklayınız