Doğruların peşinde olmak!

Abone Ol

ABD’li yetkililerden bir kısmı şunu biliyor ki, Suriye politikalarında yanlışlıklar var. PKK ve YPG ilişkisini çok iyi gördükleri halde terörist yapı ile girdikleri taktik ilişkinin bedeli NATO için de, ABD için de, dünya barışı için de hiç hayırlı olmayacak. Bunu da söylüyorlar. Kendi ülkelerini uyarıyorlar.

Türk- Amerikan ilişkileri önemlidir. Tüm gerginliklere, sorunlara rağmen bunları aşmanın iki ülke çıkarları, bölgenin güven ve huzuru bakımından gerekli ve şart olduğunu kabul etmeyecek kimse yok.

Müttefiklik ilişkimiz yeni değil. Yetmiş yılı bulan bir NATO var ve bu yapının içinde çok büyük ve etkili bir güç olarak Türkiye yer alıyor.

Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir NATO soğuk savaş döneminde de bir hiç olur idi, bu gün de bir hiçe dönüşür.

Bir takım çevrelerin ve kişilerin Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir NATO arzuları, tasavvurları olabilir. Normaldir. Ama bunlar da zaten samimi ve ısrarcı değiller ki. Laf olsun diye konuşan, açıklama yapan boş tipler…

Türkiye’nin hava savunma sistemi sıkıntısı vardı. Patriotlara talip oldu. Parasını vermek kaydıyla istedi. Olumlu cevap alamadı. Dört bir yanından pek çok tehdit ve tehlikeye maruz bir ülkeye bu sistemin verilmemesinin doğru bir şey olmadığını ABD Başkanı Trump da vahim bir hata olarak görüp değerlendiriyor.

Türkiye S 400 hava savunma sistemine yöneldi. Rusya ile anlaştı. Aldı, getirdi ve konuşlandırdı.

Kıyamet kopuyor. “Almayın” baskıları “kurmayın ve kullanmayın” biçimine evrildi. Yaptırımlar ve asılsız Ermeni soykırım iddialarının ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu tarafından kabulü aşamalarına geçildi. Türkiye ortak olarak yer aldığı ve yine parasını ödediği F 35 uçak projesinden çıkarıldı ve uçakları teslim edilmedi.

Türkiye’ye rağmen Suriye’de bir uydu PKK devleti kurulması girişimi yaşandı, Türkiye bu girişimi hızlı bir şekilde ortadan kaldırınca esas kıyamet koptu.

Tüm zihin bulanıklıkları ve art niyetler, müttefiklik ilişkileri ile bağdaşmaz tutum ve davranışlar birbirini takip etmeye başladı.

Tam da bu noktada Türkiye’nin duruşunu bozmaması gerektiğini düşünüyorum. Bulanık suda balık avlamak isteyenlerin fırsattan istifade NATO karşıtı, batı karşıtı söylemlerini ve önerilerini ciddiye almak ve buna göre politika üretme çabasına girmek makul ve mantıklı olmayacaktır.

Türkiye yönü batıya dönük bir ülkedir. NATO içinde güçlüdür. NATO ile birlikte de güçlüdür. NATO’ya dair mükellefiyetlerini bu güne kadar eksiksiz yerine getirmiştir ve ortaklığının gereklerini çok samimi bir şekilde ifa etmiştir. Türkiye’nin yönünü batıdan çevirmek, NATO’nun Türkiye unsurlarını ortadan kaldırmak gibi öneri ve düşünceler hiçbir yarar sağlamaz.

ABD’nin, AB’nin ve NATO’nun bize ilişkin çifte standartlarını gözden geçirmek, eleştirmek ayrıdır, buna mukabil onlardan ayrılmak gibi çok uç önermelere başvurmak daha da ayrıdır.

Elbette Türkiye bu kadar büyük katkı verdiği NATO’nun her karar mekanizmasında kendi milli
menfaatlerini gözetecek bir duruşu gösterecektir. Bu son derece doğal ve gereklidir.

İşi “Ben burada durmam, çıkar giderim” noktasına taşımak isteyenlerin reelpolitikle bağdaşmayan siyaset önerilerini ciddiye almamak lazımdır.

Kürecik ve İncirlik’in kapatılması gibi hususlarda elbette egemen bir devlet olarak hakkımız vardır.

Şayet Türkiye’nin milli menfaatlerine aykırı gelişmeler varsa ve bunları kapatmakla bu neviden gelişmeleri önlemek mümkün olacaksa bunu da konuşup tartışalım.

Bu konularda eskilerin ifadesiyle teenni ile hareket en iyisidir.

Devlet geleneği olan, gücü ve saygınlığı olan, uluslararası anlaşmalara, taahhütlerine harfiyen uyan bir ülke olarak nitelikli diplomatlarımız eliyle sorunları aşmak hepimizin yararına olacaktır.

Bir kısım basireti bağlı, silah lobilerinin ve çıkar gruplarının oyuncağı olmuş, muhteris ve iki ülke ilişkilerinin önemini kavrayamamış Amerikan siyasetçilerine, yaşlı Avrupa’nın önünü göremeyen devlet ricaline, Arap dünyasının birtakım köle ruhlu yöneticilerine Türkiye’nin uluslararası ilişkileri kurban edilemez.

Tepkisel değil, etki gücü yüksek adımlar önemli. Kanal İstanbul mükemmel. Libya ile gelinen nokta müthiş. Kuzey Kıbrıs’ta SİHA ve İHA üssü muhteşem… İşte böyle adımlarla Türkiye netice alabilir.

{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }