Anmada kısa bir konuşma yapan DİSK/Emekli-Sen Şube Başkanı Hikmet Aydın, amaçlarının barış ve kardeşliğin devamının sağlanmasından yana olduğunu belirterek, “Ama mağdurların acılarının anlaşılması ve paylaşılmasından yanayız” dedi.

Çorum’da 40 yıl önce yaşananların sıradan bir asayiş olayı olarak değerlendirilemeyeceğini kaydeden Aydın, bu olayın bir insanlık suçu olduğunu dile getirdi. Sorumluların yargılanıp cezalandırılmasının önünde hiçbir hukuki engel bulunmadığını belirten Aydın, “Bizlerin amacı 40 yıl önce olmuş katliamı acılarını tekrar tekrar hatırlatmak değildir. Bizler katliamın gerçek sorumlularının bulunması ile böyle katliamların bir daha yaşanmaması için toplumsal barış ve kardeşlik kültürün gelişmesini sağlamak istiyoruz” şeklinde konuştu.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen anma törenine CHP İl Başkanı Mehmet Tahtasız ve Merkez İlçe Başkanı Ulaş Tokgöz, Emek Partisi Merkez İlçe Başkanı Feyzullah Aygün, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy, Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz, DİSK/Emekli-Sen Şube Başkanı Hikmet Aydın, ADD Çorum Şube Başkanı Uğur Demirer, CHP Belediye Meclisi Üyesi Av. Ahmet Özdel ve Çorum Emek ve Demokrasi Platformu’nun diğer bileşenleri katıldı.

ATLAS VE ERDEN 40 YIL ÖNCE ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ

Çorum’da 4 Temmuz 1980 Cuma günü, “Alaaddin Cami bombalandı” anonsunun ardından kent karıştı. Raif Erden o esnada panzerlerin kurşunuyla öldürüldü. Tıp fakültesi öğrencisi Süleyman Atlas sol omzundan vurularak yaralandı. Yaralı haliyle panzerlerden kaçıp kurtulmak ister. Kendisini almak isteyen polislere karşı direnir. “Ben bu yarayla ölmem. Beni polislere vermeyin” diye çevreden yardım ister. Halkın Süleyman’a sahip çıkması üzerine polisler, “Biz onu hastaneye götüreceğiz” diye halkın elinden zorla alarak panzere koyarlar. Halk, “O’nu Sigorta Hastanesine götürmeyin. Orada öldürürler” diye polisleri uyarmasına rağmen, Süleyman’ı Sigorta Hastanesine götürürler.

Süleyman Atlas beklendiği gibi Sigorta Hastanesinde yaşamını yitirir. Ancak ölüm nedeni omzundan aldığı yaralar değildir. Süleyman’ın vücudu şişlerle delik deşik edilmiş, vücudunda sigara söndürülerek işkenceyle katledilmiştir.

5 Temmuz günü Süleyman’ın cenazesini teslim alan ailesini bir başka acı beklemektedir. Mezarlığa ve Süleyman’ın köyüne giden tüm yollar işgal edilmiştir. Süleyman’ın cesedi evde kokmaya başlar. Yaralıyken sahip çıkamadıkları evlatlarına mezar bile bulamamanın acısıyla kahrolan ailesi çaresizlik içinde evin bahçesine, balkonun altına mezar kazarlar.

Tam bu arada bir vatandaşın önerisi kabul görür ve doğduğu topraklara götürülemeyen ve şehir mezarlığına defnedilmesine izin verilmeyen Raif Erden ve Süleyman Atlas, Palabıyık köyüne, yiğit Palabıyık halkının misafirperverliğine emanet edilir.