Çorum Emek ve Demokrasi Platformu, 12 Eylül Askeri Darbesinin 41. Yıldönümü nedeniyle Bahabey Caddesi üzerindeki eski TÖB DER binası önünde düzenlediği kitlesel basın açıklamasında darbeleri protesto etti.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri temsilcileri ile çeşitli siyasi parti temsilcilerinin de destek verdiği kitlesel basın açıklamasında askeri ve sivil her türlü darbe kınandı.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını okuyan Muharrem Özünel; “Ülkemiz bundan 41 yıl önce 12 Eylül 1980 sabahı gerçekleştirilen askeri darbe ile karanlık bir döneme girdi. Parlamento askıya alındı, siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri kapatıldı, grevler yasaklandı, birçok gazetenin kapısına kilit vuruldu, kitaplar, dergiler yasaklandı, on binlerce insan yıllarca hapishanelerde tutuldu, gencecik insanlar işkencelerde, darağaçlarında katledildi. Sindirilmiş, hak arayamayan bir toplum yaratmak için gerici, baskıcı 12 Eylül Anayasa`sı yaratılan korku, yıldırma atmosferinde işlerliğe konuldu” ifadesini kullandı.

“12 EYLÜLE GİDEN YOL KAN AKITILARAK HAZIRLANDI”

12 Eylüle giden yolun kan akıtılarak hazırlandığını, ülkenin aydınlarına, gazetecilerine ve sendikacılarına suikastlar düzenlenirken, üniversite ve bilim insanlarının hedefe alındığını, Maraş, Çorum, Ankara Bahçelievler gibi yerlerde katliamlar gerçekleştirilerek 12Eylül Darbesinin yapılışının meşrulaştırıldığını dile getiren Muharrem Özünel, “12 Eylül ülkemizin emperyalizme bağımlılık ilişkileri içerisinde doğrudan ABD’nin onayı ve desteğiyle gerçekleşmiş, 24 Ocak kararları ile neoliberal politikalar uygulanarak daha derin ve güçlü bağımlılık ilişkilerinin gelişmesine zemin hazırlanmasıdır ve ülkemizin açık sömürge haline dönüştürülmesinin yasal bir zemine oturtulmasıdır” diye konuştu.

12 Eylül askeri darbesinin sadece geçmişte kalan bir askeri darbe olmadığına dikkat çeken Muharrem Özünel, konuşmasını şu cümlelerle sürdürdü:

“12 Eylül askeri darbesi maceracı birkaç generalin girişimi değildi. 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan iktisadi rota değişikliğinin, sosyal devleti ve sosyal hakları ortadan kaldırmak amacıyla kabul edilen neoliberal ekonomik politikaların bir dirençle karşılaşmadan uygulanabilmesi için askeri darbe yapıldı. Bu nedenle 24 Ocak kararları ve 12 Eylül askeri darbesi madalyonun iki yüzü gibidir.

“DARBELERLE YÜZLEŞİLMEMESİ YENİ DARBELERİ HAZIRLAMAKTADIR!”

12 Eylül askeri darbesi sadece geçmişte kalan bir askeri darbe değildir, bugünkü Türkiye 12 Eylül’ün ürünüdür. Darbe sonrası oluşturulan siyasal düzen ve onu var eden yasal düzenlemeler, darbe ile uygulama imkânı bulan acımasız neoliberal iktisat politikaları Türkiye’nin son 41 yılına damgasını vurdu. 

1960 Darbesiyle yüzleşmemenin ürünü 12 Mart Darbesi 12 Mart Darbesiyle yüzleşmemenin ürünü 12 Eylül Darbesidir. 12 Eylül Darbesiyle yüzleşmemenin ürünü ise 28 Şubat Postmodern Darbesi ve 15 Temmuz Darbe Girişimidir. Darbelerle yüzleşilmeli, darbeciler yargılanmalıdır. 2010 referandumunda 12 Eylül darbecilerinin yargılanacağı ifade edilerek propagandalar yürütülmüş ve yetmez ama evet söylemiyle bu yargılamadan medet umanlar görülmüştür. Darbelerle yüzleşmek, darbecileri yargılamak birkaç generali yargılamak olarak görülmemelidir. 

12 EYLÜL’DEN KALAN KARANLIK MİRAS…

Bugünün Türkiye`sinin siyasi, kültürel, sosyal hayatının oluşumu, siyaset sahnesinde egemen olan ideoloji ve iktidar uygulamaları 12 Eylül Askeri Darbesinin ürünüdür, 12 Eylül`ün mirasıdır. Bugün, siyaset arenasında boy gösteren neoliberal gerici sistemin inşasına 12 Eylül`ün toplumu sindirmeye yönelik şiddet, baskı ve yıldırma politikaları ile o günlerde başlanıldı.

2021 Türkiye`sine gelindiğinde baskıların, 12 Eylül günlerindeki gibi devam etmektedir. Ülkemizde, öncüllerini bile geride bırakan, gücünü aldığı, varlığını borçlu olduğu 12 Eylül döneminin baskıcı uygulamalarını aşan, toplumun önemli bir kesimine bunu kanıksatan, halkı çaresizliğe sürükleyen bir hâkimiyet vardır. Düşüncelerini özgürce ifade etme, hak ve adalet arama, ekonomik krizi eleştirme suç olarak görülmektedir. 

Baskıların, yıldırma politikalarının amacı muhalefetin, karşı çıkışların gücünü kırmak, egemen anlayışın devamını sağlamaktır. Bu baskıcı uygulamalar toplumsal yaşamda kültürel, sanatsal, sosyal, etik boyutlarda gerilemeyi, bozulmayı da beraberinde getirmektedir. 

Kadın cinayetleri alabildiğine çoğalmıştır.  Kadın cinayetleri sıradanlaşmıştır. Bütün karşı duruşlara rağmen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmıştır.

12 Eylül aradan geçen 41 yıla rağmen varlığını ve etkisini güçlü bir biçimde sürdürüyor. 12 Eylül darbesi ile inşa edilen baskıcı siyasal ve iktisadi rejimin içinde yaşamaya devam ediyor. 12 Eylül darbesinin ürünü olan 1982 Anayasasının ve 12 Eylül sonrası sendikal yasalarla yapılan emek aleyhindeki hükümlerinin çoğu 41 yıldır yürürlüktedir. 

12 Eylül askeri darbesi açıkça sınıfsal tercihi sermayeden yana bir darbedir. Sınıf karakteri son derece net bir darbedir. 12 Eylül emeğe karşı sermaye darbesidir. Bu yüzden 12 Eylülle patronlar gülmüştür. 

41 yıldır;

– Sendikalar baskı altındadır. Sendikalaşma hakkı engellenmektedir. 

– Grevler yasaklanmaktadır. 

– Özelleştirmeler sürdürülmektedir. 

– Kamunun istihdamdaki payı sürekli gerilemektedir.

– Ücretler erimekte, sömürü artmaktadır. 

– Gelir dağılımındaki adaletsizlik sürekli derinleşmektedir.

– İşsizlik, yokluk ve yoksulluk artmaktadır. 

– Üretici köylü sürekli üretimden koparılmaktadır.

– İşçilerin kıdem tazminatı tehlikededir.  

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu olarak bizler yapılan her darbeyi kınıyor, her dönemde, her koşulda olduğu gibi bugün de adil, eşit, demokratik toplum mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi ifade ediyoruz.”