Topraklarımızın bir bölümünün elimizden fiili olarak çıktığını söyleyen Osman Pamukoğlu’na karşı, ona “çapını ve gramını” soran matematikçi Tayyip Erdoğan. Bazen de çekilen sıkıntıların “teğet” geçtiğini söyleyen Tayyip Erdoğan. Ve Başbakana karşı, Oslo’da PKK’lılarla pazarlık yapmayan Pamukoğlu…Habur’daki teröristlerin ayağına devletin savcılarını yollamayan, KCK’ya zemin hazırlamayan Pamukoğlu…Ve de PKK’yla verdiği mücadelede iki defa “üstün cesaret feragat ödülü”, beş defa da “üstün birlik yetiştirme nişanı” alan Türk ordusundaki tek kişi…Ama Onun çapı ne? Hatta gramı ne?
Değil Türkiye’nin doğusu, artık batısında da şehirler büyük ölçüde teröre yenik düşmüş vaziyette. İzmir Foça’da bombalar patlarken, terör yıllarca hem güvenlik güçlerini hem de sivilleri hedef alırken, terörist Öcalan kadar değeri olmayan Paşalar hapishanelerde çürürken, Başbakan’ın gücüne giden şeye bakınız. Bugün size Milli Piyangodan trilyonlar vursa, hangi biriniz Şemdinli’de villa yaptırmanın, orada yaşamanın hayalini kurabilir? Peki ya arabayla veya otobüsle bir yolculuğa çıkmayı düşünen kaç kişinin aklına Hakkari gelir? Yüksekova’da dağlara tırmanmayı, Van gölünde yüzmeyi, el değmemiş alanlarda fotoğraf çekerek tatil yapmayı kaçınız hayal ettiniz? Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda artık birçok bölge, devletin kontrolünde değil. Dahası kendi halkını köy baskınlarıyla katleden, çocukları zorla dağa kaçırıp militan yetiştiren PKK yüzünden, halkın orada kalan kısmı yıllardır çaresizlik içinde. Bölge halkının büyük bölümü de 80’li yıllardan itibaren büyükşehirlere göç etti. Osman Pamukoğlu’na kızmanıza gerek yok, çünkü o sadece “kral çıplak” dedi. 
Kaçırılan CHP milletvekili Hüseyin Aygün’e gelince, tam bir paradoks. Bir yandan bakıldığında bu bir alıkoyma,kaçırma biçimi. Diğer yandan salıverilen Aygün, PKK’nın aleyhine konuşamıyor bile. Herkesin, hatta ATATÜRK’ün İsmet İNÖNÜ’nün aleyhine bile konuşan Hüseyin Aygün, salıverildikten sonra PKK’lı teröristleri neredeyse mazur gösterecek açıklamalar yaparak sözde “barışa hizmet ediyor” görünümü veriyor. Kaçırılmadan önce PKK’lıların aleyhine açıklamalar yapan, teröristlerin kendi halkını ve sivilleri öldürdüğünü söyleyen Aygün, konuyu kapatacak şekilde açıklamalar yapıyor. Çünkü Aygün gibileri, günümüzün yaşayan teröristlerini, yarınlarda “af” çıkarsa bağrına basar, hatta bütün o katliamları affedebilir ama tarihiyle ve Cumhuriyet dönemiyle asla barışamaz. 
Dolayısıyla burada hedefine ulaşan birilerini görmek istiyorsak, dönüp PKK’ya bakmamız gerekiyor. Evet, matematikte iki kere iki dört eder, ama satranç tahtasında sadece oyunun kurallarını bilen kazanır. Başbakan alışılageldik bir kahvehane kültürüyle konuşmak yerine, medeni bir siyaset adamı gibi davranmalı ve Türkiye’nin başını soktuğu Suriye belasından kurtarmanın yollarını aramalıdır. Bayan Clinton’la ve ABD’nin “pilli tavşan” ismini taktığı Davutoğlu ile anlayacakları dilden konuşmalı, şayet matematik formülünden anlamıyorlarsa, kendilerine başka dersler öğretmelidir. Suriye sınırlarındaki bütün hastanelerimiz ve ambulanslarımız Suriyeli yaralılarla dolup taşıyor. Dün itibariyle Kilis’te motosiklet kazası geçiren bir vatandaşımıza ambulans bulunamayınca öldü ve yakınları ambulanslara saldırdı. Ayrıca Suriyeli teröristler polislerimize saldırıyor ve bölge esnafını rahatsız ediyorlar. Vatandaşlarımız büyük bir tedirginlik içinde…
Suriyeli teröristleri beslememizin karşılığında, bundan önce PKK’ya mesafe koyan Suriye ve İran ise tavrını değiştirdi. Özellikle Suriye, kuzey bölgelerini PYD’ye bıraktı. Çünkü bu bir savaş ve herkes kendi kurallarıyla savaşır. Öte yandan hükümet, Suriyeli teröristleri Türkiye’de barındırmaya ve silah desteği vermeye devam ediyor. Oysa ki Türk halkının büyük bölümü bu kirli savaşa ve ABD’nin bölge politikalarına karşı. Fakat ABD’nin oyununa gelmiş hükümet, yanlışlarını bir türlü durduramayan, freni patlamış bir otobüse benziyor. Umarım daha geç olmadan otobüsünü durdurmayı başarabilir. Çap ve gram ölçmeyi de işin erbabına bırakır.