Emekli olduktan sonra çalışan bir kısım emekliye, devlet eliyle yapılan zulmü, gazetelerde okuyoruz. Bu kanun, büyük bir haksız uygulamayı bünyesinde barındırmaktadır. Emekli olduktan sonra çalışmaya başlayan emekliler, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’na, yüzde 15 oranında Sosyal Güvenlik ve Destekleme Primi (SGDP) ödemek zorundalar. Burada, bir iş yerinde çalışanlar için sorun yok. Onlar için çalıştıkları firma SGDP ödüyor. Anonim Şirketlerin yönetim kurulu üyesi olmayan ortakları, ticaret yapan milletvekilleri, milyonlarca lira kira, faiz ve borsa geliri olan ballı kesim için sorun yok. Onlar SGDP ödemiyorlar. Sorun, kendi işinde çalışan, ya da bir limited şirkete ortak olan emekliler için geçerli.
Bir emekli düşünün ki, maaşı ile geçinemiyor, yaşı ileri olduğu için iş de bulamıyor ve borç harç kendisine bir iş yeri açıyor. Eğer işleri umduğu gibi giderse ne âlâ, destek primini öder, sorun kalmaz. Peki ya aksi olursa? SGDP, küçücük iş yerlerinde birkaç kuruş kazanarak, daha da küçük olan emekli maaşlarına katkı sağlamaya çalışan, gariban emekliye büyük bir yük getiriyor.  Nasıl mı?
İşte gerçek bir emeklinin yaşadıkları;
“Altı yıl önce, çalıştığım işyerinin kapanması dolayısıyla 49 yaşında işsiz kaldım. İleri yaşım nedeniyle uzun süre iş bulamadım ve mesleğim ile ilgili bir ofis açtım. İlk iki yıl işlerim, kötünün biraz iyisi olarak devam etti. Ancak daha sonraki yıllarda kazancım ofis giderlerini bile karşılayamaz oldu. Pes etmemeye çalıştım ve emekli maaşımı aldığım bankadan iki kez de banka kredisi kullandım.  Ne yazık ki üç yıldır zarar etmekten, banka kredisi ödemekten kurtulamadım. Halen 1044 TL. olan emekli maaşımdan 664 TL. kredi borcuna kesiliyor. Elime kalan 380 TL. ve annemin üç aylığı ile geçinmeye çalışıyoruz. Çok şükür ki evimiz kira değil. Bu durumda, geçmişte 8000 günden emekli olan ve 1044 TL. emekli maaşı ile geçinemediğim için, kendi işimi yapmaya çalışan ben ve benim gibilerden kesilen SGK destek primi bir zulüm değil de nedir?”
Bu mesaj bana bir okurumdan geldi. Biraz düzelterek ve bazı kısımlarını da değiştirerek paylaşmak istedim. Bu durumda olan ve SGDP primlerini ödeyemeyen,  pek çok emekli mevcut.  Zira emekli maaşlarından kesilen yüzde 15, onlara göre çok yüksek bir oran.
Şimdiler de tabiri caiz ise, devlet eliyle bir cadı avı başlatıldı. Geçinemedikleri için kendilerini SGK’ ya bildirmeyen emeklileri yakalama operasyonu...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, bu acımasız ve adil olmayan uygulama neticesinde, gariban emeklilerin borçlarını ödeyemeyeceğinin elbette farkında. Bu durumda ne yapıyor?  “Emekliye 36 ay taksitli ödeme ” çözümü buluyor. Katlanarak büyüyen gecikme faizlerinin silineceğini, sadece TÜFE- TEFE oranında bir ilave yapılacağını açıklıyor. Lütuf büyük, büyük olmasına da, meselâ, 10 bin TL borcu olduğu tespit edilen bir emekli, ayda 280 TL’ yi bulan bu taksitleri nasıl ödeyecek?
Merdiven altı işyerlerini tespit etmekte, kayıt dışı ya da düşük maaşla işçi çalıştıran işyerlerini yakalamakta aciz kalan SGK; kayıtlı ancak, zar zor geçinebilen emekli esnafın yakasına yapışıyor.
Burada yeri gelmişken SGK’ nın bir haksız uygulamasından daha bahsetmeden geçemeyeceğim. Bir işyerinde bordrolu çalışan emeklilerden kesilen yüzde 30 SGDP. Bu durumda çalışan binlerce emeklinin ödediği pirimler, SGK’ ya hibe olarak kalıyor. Bu durumda pek çok işveren, çalıştırdıkları emeklileri, “bu primlerin sana faydası yok, nasılsa emeklisin” bahanesiyle sigortaya bildirmiyor. “Kör tuttuğunu öpermiş” misali SGK’ da tuttuğunu yani kayıtlı olanı öpüyor. Bu durum elbette Maliye için de geçerli.
Ne yazık ki bu durum geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle. Her durumda vatandaş “yolunacak kaz gibi göründüğü” müddetçe gelecekte de böyle olacak. Emekliye yapılan zulmün ardı arkası kesilmeyecek. Devlet, vatandaşının cebinden,  dolaylı ya da dolaysız, elini çekmeyecek.
Yıllarca çalışarak, alın teri dökülerek elde edilen emekli aylıkları, hibe değil, haktır. Bu hakkın her fırsatta, türlü bahanelerle, devlet eliyle gasp edilmesi bir zulümdür!
Emeklinin cebinden elinizi çekin!
Yeter artık!